Translate.vc / Français → Turc / Tracey
Tracey traduction Turc
318 traduction parallèle
Servez-nous à boire, Tracy.
İçki getir, Tracey.
A bord de l'USS Exeter, dont le capitaine, Ron Tracey, est l'un des plus chevronnés de Starfleet.
Yıldız filosunun en deneyimli kaptanlarından Ron Tracey'in yönettiği USS Exeter.
Vite. Le capitaine Tracey est...
Kaptan Tracey...
le pressentiment que le Cap. Tracey a changé l'évolution de la planète.
Kaptan Tracey'in bu gezegenin evrimine müdahale ettiği inancı.
Ils se comportent comme des fous. Ce qu'a dit Tracey correspond bien à la réalité.
Tracey, savunduğu bazı şeylerde, gerçekçiydi.
Le capitaine Tracey a lancé une attaque contre ce village la semaine dernière.
Bir hafta önce köye yapılan saldırı Kaptan Tracey tarafından yönetilmiş. Köylüler doğrulayacaktır.
Capitaine Tracey de l'Exeter.
Kaptan Tracey, Exeter'dan.
Capitaine Ronald Tracey, en vertu du règlement de Starfleet Command...
Kaptan Ronal Tracey, Yıldız Filosu komutası gereğince, kurallar...
Ne me laissez pas m'endormir. Tracey a dit qu'il y avait eu une grande civilisation ici.
Kaptan, Tracey bir ara burada bir medeniyetin olduğunu söylemişti.
Tracey voit ces agents immunisants comme une fontaine de jouvence.
Tracey, bu bağışıklık maddesinin gençlik iksiri olabileceğini düşünüyor.
On peut tous se téléporter, Tracey.
Işınlayabiliriz, Tracey. Hepimiz.
Arrêtez le capitaine Tracey.
Kaptan Tracey'yi ise tutukla.
Stig O'Tracey lui aussi s'est fait clouer la tête au sol.
Garsonu aşağılayacak. Tacize başlıyor. Onu küçük düşürüyor ve öne geçiyor.
- N'est-ce pas, Mme O'Tracey?
Sutyenleri çıkartmaları gerek.
Alors, j'ai envoyé un message disant que Mlle Tracey Winters était ici,
Bayan Tracey Winters'ı buraya çağıran bir mesajdı.
Tout ça à cause de Mlle Tracey Winters,
Tüm sebebi Bayan Tracey Winters.
Tracey et toi étiez fous, Jess, Pire que ça, vous étiez très stupides,
Sen ve Tracey deliydiniz Jess. Daha da kötüsü, kör gözlü aptallardınız.
J'oublie toutes les autres filles quand je vous vois, Mlle Tracey,
Sizi gördüğümde, gördüğüm her kızı unutuyorum Bayan Tracey.
Tu vas nous suivre dans la rue pour qu'on puisse discuter gentiment?
Tracey ve beni o güzel konuşma için Dışarıda takip mi edeceksin?
Laissez partir Mlle Tracey et venez avec moi,
Şimdi Bayan Tracey'i bırak gitsin ve sen de benimle gel.
Saviez-vous que les yeux de Tracey sont marrons?
Tracey'in gözlerinin kahverengi olduğunu biliyor muydun?
Je vais sortir Billy Roy du saloon de Mlle Tracey, le faire dessouler, revenir ici et observer la route qu'ils prennent,
Billy Roy'u Bayan Tracey'in salonundan çıkaracağız. buraya döneceğiz ve ne yapacaklarına bakacağız.
Belle journée, Mlle Tracey,
Güzel bir gün Bayan Tracey.
Bonjour, Mlle Tracey,
Günaydın Bayan Tracey.
Belle journée, Mlle Tracey.
Güzel bir gün Bayan Tracey.
Tracey.
Tracey.
Je suis content de te revoir, Tracey,
Seni yeniden gördüğüme sevindim Tracey.
Non, Mlle Tracey,
Hayır Bayan Tracey.
Tracey, même si je dois vous retenir, vous n'irez pas,
Tracey seni yakalayıp tutarsam oraya gidemezsin.
Allez, Mlle Tracey,
Hadi Bayan Tracey.
Stig O'Tracey a eu aussi le tête clouée sur le plancher.
Kafası yere çivilenen bir başka adam da Stig O'Tracey idi.
- N'est-ce pas exact, Mme O'Tracey?
- Doğru değil mi, Bayan O'Tracey? - Ah, hayır.
Tombé près de Bovey Tracey.
Bovey Tracey yakınında düştüm.
Ici Tracey.
Ben Bayan Tracy.
Tu te souviens de Tracey?
Tracey'i hatırlıyor musun?
Tracey?
Tracey mi?
- Tracey était folle de moi?
- Tracey benim için deli mi olurdu?
Tracey, dans la chambre?
Tracey orada mı?
- Tracey est dans la chambre.
- Tracey yatak odasında mı?
- Tracey...?
- Tracey? ...
Tracey, inutile de raconter l'autopsie, parlons émotions.
Tracy, otopsi görevlisinin raporunu tekrarlamayalım, hislerimizden bahsedelim.
On y va, Tracey?
Hadi, Tracey.
- Salut, Tracey.
Ne haber, Tracey?
Tracey?
- Tracey?
Éprouves-tu parfois le sentiment que... tu n'as pas demandé à venir au monde?
Bazen sen de hisseder misin, Tracey bu dünyaya gelmeyi sen istememişsindir?
Je te remercie, Tracey.
Sana teşekkür etmek istiyorum, Tracey.
- Merci pour la couverture, Tracey. - De rien.
- Battaniye için sağol, Tracey.
C'est Ron Tracey.
Bu, Ron Tracey.
Tracey.
Bayan Tracy...
On y va?
Pekâlâ, Tracey.
Tracey!
- Yüce Tanrım!