Translate.vc / Français → Turc / Travelling
Travelling traduction Turc
54 traduction parallèle
- On fait ce travelling?
- Kamerayı çevirelim mi?
On commence par un long travelling. Un panoramique.
Uzun, tam bir koşu şeyiyle başlıyoruz.
Je fais un travelling sur les pom-pom girls.
Ponpon kızları da ben çekeyim.
Eh bien, il y a le long travelling arrière, vous savez, la caméra recule, recule et recule...
Uzun, yavaş uzaklaşma var. Kamera geri çekilir ve karıştırır...
Ça s'appelle un "travelling matte".
İşte buna yol arkadaşı denir.
Travelling arrière.
Yavaşça geri çık.
Sous les lèvres et dans les gencives, attention, dentier, j'arrive! TRAVELLING ARRIÈRE
Büyükbaban ölmeden önce bana haftalık on dolar vermeni söyledi.
Pour le point de vue extérieur, on filmait sur un chariot de travelling.
İlerlemeliyiz. Buradan çıkmalıyız. - Bırak beni.
Vous avez un travelling avec un manche?
- Kamera taşıyıcın var mı?
Il donne le ton du film en un travelling.
Bütün filmi bu takip çekimiyle yaptı.
Je déteste toutes ces coupures. Et Bertolucci alors, et son grand travelling, avec Winger dans Un Thé au Sahara? Oui?
Tüm bu "Kes, kes, kes" lerden nefret ediyorum
Un travelling traverse la pièce crasseuse.
Kamera kötü döşenmiş bir odaya girer.
Travelling sur le sol.
Kamera yerde ilerler.
Début du travelling à "professionnel".
Pekala, "profesyonel". İşaretimiz bu.
Chad a encore foutu le travelling en l'air!
- Chad yine işareti kaçırdı. Dolly tamamen işlevsiz kaldı.
Travelling avant et plan moyen.
Pekala sonra dolly'yle girip yarım çekim alıyoruz.
Tito, après le travelling avant, un petit rire.
Tito, dolly girince, o en sonda küçük bir kahkaha at.
On faisait un travelling et on a heurté un sac de sable.
Yakın plan için kamerayı ilerletirken bir kum torbasına çarptık.
Tu veux le travelling par la fenêtre.
Pencerenin içinden mi itmemi istiyorsun?
Le vitrail avec le chien, si tu veux le travelling, je perds le plan.
Çünkü pencere sahnesinde bir köpek var. İçeri itmemi mi istersin, yoksa çekim şansını kaybetmeyi mi?
" Travelling arrière...
" Geniş açıya geri çekilir.
Stanley avait préparé une prise de vue assez compliquée... avec un long travelling.
Stanley çok karmaşık bir sahne planladı. Uzun bir doli çekimiydi.
Lucien dit que c'est OK... et prépare l'installation des lumières et du travelling.
Kamerayı kurdu ve Lucien'e devretti. Lucien "tamam" dedi... ... ışığı ayarlamaya ve doliyi yerleştirmeye başladı.
Stanley va voir Jimmy par hasard... et remarque que le travelling... est beaucoup trop loin de la caméra.
Stanley Jimmy'yle konuşmaya gitmişti herhalde. Omzunun üstünden bakarken dolinin kamerayı koyduğu... ... yerden çok uzakta olduğunu fark etti.
Le travelling...
Çocuğun takip...
On a fait ce travelling où j'entre dans la pièce.
Benim odaya girişimin steadicam çekimini yapıyoruz.
On a failli mettre une fusée sur un chariot de travelling... pour zoomer très vite.
Tartışma, rayın üstüne... ... bir roket koymak ve hızIa iIerIetmekti.
Ça permet d'obtenir des arrière-plans... là où on n'aurait pas pu utiliser la caméra... sans risquer de voir les rails de travelling, le matériel... l'équipe de tournage...
Kamera iIe yapıIması imkansız... Yardımcı Efekt Amiri ... çekimIer için arka pIan yapmakta kuIIanıIır.
J'ai fini par comprendre... il faut un travelling, pas un plan fixe. Alors, la caméra en mouvement, on devra régler la mise au point.
Biraz uzun sürdü... bunu rayla yapmam gerekti... yürümeniz yerine... yani bunu biraz iterek yapacağız.
On fera tout ça en un seul travelling.
Bir kamerayı nasıl gezdireceğiz?
D'accord, préparez un long travelling, d'accord?
Pekâlâ, uzun bir yavaş çekim istiyorum, tamam mı?
Préférez un travelling au zoom arrière.
Dışa zum yapacağına, geri gel. Tümünü al.
Non, c'est un chariot de travelling, pour le film du mariage.
Hayır, hayır, düğünü kaydetmem için bir sandalye sadece.
Travelling avant sur notre héros.
Kahramanımızı görüntüleyelim.
On va faire un travelling, mais tu dois avancer très lentement.
Sürekli çekim yapacağız, ama çok ağır hareket etmeniz gerek.
Puis un travelling ici.
Sonra şuradan devam edeceğiz.
C'est un artiste : travelling, et écran partagé.
Çok klastır. Kaydırarak çekmeler, zaman aralarındaki kurgular.
Le plan sera un travelling au milieu du bois, où les plantes pousseront et les fleurs écloront. L'évolution du bois pendant toute une année.
Bitkilerin büyümesini, çiçeklerin açmasını ve ormanın yıllık yaşam döngüsündeki canlanışını görüntüleyebilmek için hareketli bir çekim olacak.
Après deux jours de construction, d'essais divers et d'incidents techniques, tout est fin prêt pour le travelling.
İki gün süren yapım, ayarlamalar, testler ve hatta birkaç ufak kazadan sonra ray nihayet hazır.
- Dans Varsovie en ruine, Hitler se fait filmer par une équipe.. ... de la propagande. Ici, au fond, sur une voiture travelling.
Hitler küplere binmişti ama şüpheye yer yoktu ve Batı'ya saldırmaları için planlar yaptı.
Regarde la douceur de ce travelling.
Yakinlasmadaki yumusakliga bakin.
Je lui disais : " Tu avances. Tu fais un travelling.
Moebius'u aldım, "Şimdi ilerle." "Şimdi yolculuğa çık."
Fais-moi un travelling!
- Kaydırmalı çekimleri * bana bırak!
Moi, c'est Miki, le roi du travelling!
Ben Miki, kaydırmalı çekimlerin kralıyım!
- The Travelling Wilburys?
- The Traveling Wilburys?
♪ For I must be travelling on now, ♪
^ For I must be travelling on now, ^
Travelling arrière!
Kamerayı çevir! Kamerayı çevir!
Et tout en un travelling, bien sûr.
Elbette hepsi, kaydırmalı tek çekim olacak.
La caméra avance en travelling sur vous, votre visage.
- Ona zorla yaptıkları bir ameliyat. - Bu pis bir yalan! - Tanrı bizi köreltmeni mi söyledi?
L'utilisation du travelling dans les tranchées... donne une vision très objective :
Daha da şok edici yapan şey ise, çekiliş tarzıydı. Siperlerdeki tracking çekim. Bakıs acısı.
Il faudra reconstruire les rails pour le travelling et reproduire à l'identique tout ce qui se trouve ici pour placer les plantes aux bons endroits.
Evet. ... buradaki tüm nesnelerin aynısını yapmalıyız ki bitkileri doğru yerlere koyabilelim,... sonra da zamanlamayı öyle ayarlamalıyız ki büyümeleri sırasında kamera tam onları çekiyor olsun.