English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Tt

Tt traduction Turc

5,061 traduction parallèle
C'est 300 dollars.
Her biri 300 kağıttır.
Je l'induisais en erreur.
Zavallı kızı yanıttım.
Qui laisse le marié monter leurs valises?
Kim bavulunu damadına taşıttırır ki?
Un 7.62 mm, tiré par une arme soviétique, un Tokarev TT-33.
7.62 milimetre. Sovyet yapimi Tokarev TT-33.
Tokarev. TT-33.
Tokarev TT-33.
TT-33.
TT-33.
Et Helena incarne le contraire?
Senin için Helena tam zıttın vücut bulmuş hali mi?
Oui, elle est tout le contraire.
Evet tamamen zıttı.
Encore moins l'opposé de Sigrid.
Ama çoğunlukla Sigrid'in zıttı.
Mais selon moi, ça a l'effet inverse.
Ama bana göre kabul edersen tam zıttı gerçekleşir.
... jusqu'au jour où il a sucé un 38 millimètres.
... beynini dağıttığı güne dek ona büyük haz vermişti.
Un imbécile de chauffeur de limo qui impressionne un flic.
Gerzek limuzin şoförü kendini polis diye tanıttı.
L'autre propriétaire a dit qu'elle avait souillé l'endroit, alors elle a perdu l'argent en garantie.
Diğer ev sahibi evi dağıttığı için depozitosunu kaybettiğini söyledi.
Un des hommes de mon père s'appelait Dickman.
Babamın dağıttığı maaş bordrolarında Dickman diye biri vardı.
Je suis hyper désolé, je sais que ça fait beaucoup.
Çok özür dilerim, Maymun, Attila falan derken çok başını ağrıttık.
Ouai, mais techniquement tu deviens un membre seulement quand ta chambre est détruite, alors ça dépend de l'ordre dont on l'a fait.
Evet, ama teknik olarak odan dağıtılınca üye olursun, yani bu ilk önce kimin odasını dağıttımıza göre değişir.
Nous l'avons fait à Ryle en premier, donc techniquement...
İlk Ryle'ın odasını dağıttık, yani teknik olarak...
Vous êtes allé au MTV Movie Awards, récemment, et quelqu'un vous a offert des pochettes cadeaux avec des tablettes chargées d'un logiciel espion.
- Geçenlerde MTV film ödüllerine katıldınız. Ve oldukça eminim ki ödül töreninde size hediye sepeti veren kişi dağıttığı tabletlere önceden casus yazılım yüklemiş.
- Vous m'avez préchauffé le siège.
- Benim için yerimi ısıttın.
Non, ce qu'elle verra, c'est que sa mère aura paradé dans la maison avec un minable de plus!
Hayır göreceği şey annesinin yine eziğin tekini, tüm hane halkına tanıttığı olacak.
Ça fait mal.
- Acıttın! - Acıttım mı?
Tu l'as pas volé.
İyi! Canını acıttım, iyi!
Eh bien, tout d'abord, quand je rappe je me sens, genre, les gens déforment mes paroles.
Pekala, her şeyden önce, Ben rap yaparken, insanların kelimeleri çarpıttığını düşünüyorum.
Grâce à cela, son efficacité est proportionnelle au niveau de persuasion qu'il peut projeter.
Bunun yüzünden, yansıttığı gerçeklikle doğru orantıda etkili oluyor.
Non c'est l'opposé du fun.
Hayır, bu tam olarak eğlencenin zıttı.
Ça me tombe sur les nerfs.
Kafamı ağrıttı iki saattir.
La bague en main, vous m'avez distraite en renversant le sel.
Yani, yüzüğü avcunda sakladın ve tuzu dökerek dikkatimi dağıttın.
Mais il apportait toujours des bonbons et les distribuait aux enfants, juste pour voir leurs visages s'illuminer.
Ama dostum, o çocuklara şeker de dağıttı. Sırf yüzlerindeki o ifadeyi görmek için.
Elles te font mal?
Canını acıttılar mı?
Celui-ci est un peu blessant, en fait.
Bu biraz acıttı aslında.
Ils ont fait une descente et ont arrêté les filles.
İçeri dalıp herkesi dağıttılar sonra da kızları götürdüler.
S'ils lui disent qui ils sont, ne dis rien.
Kendilerini tanıttıklarında bir şey demene gerek yok.
Ça fait mal?
Acıttı mı bu?
Eh bien, ce... putain.. Offensé.
Bu epey acıttı.
Je m'y suis Laissé prendre Et ça fait mal, putain.
Sazan gibi yakalandım ağına ve gerçekten acıttı.
Je t'ai fait mal?
Acıttım mı?
- Cirage tiédi?
- Cilâyı ısıttın mı?
Donc je fais griller les pizzas et j'attends, j'attends.
Bende pizzaları ısıttım bekledim bekledim ve bekledim.
Et pour moi, c'est l'opposé c'est-à-dire que ça a été très dur d'avoir de l'espace de la part de mes parents.
Bende, ailemden ayrı kalıp kendime bir alan yaratabilmek için bende bana zor gelen senin tam zıttın şeyler yaşadım.
Je n'ai fait que vous transmettre un message.
Sınıfa notları dağıttım.
Tu as fait les frais de leurs frustrations!
Tüm hayal kırıklıklarını sana yansıttılar!
Je l'ai réchauffé pour toi.
Sırf senin için ısıttım.
J'ai essayé de rejoindre ma cabane, ça fait trop mal.
Kulübeme yürüyeyim dedim ama çok acıttı.
l'humour n'est pas mon point fort.
Espri anlayışım kıttır.
Vous périrez Dans la gueule qui tombe d'en haut!
Hepiniz... - Hop! Acıttı bu!
Putain, ça fait mal!
Sokayım, acıttın!
Nouveau message BRAD dsl pr tt à l'heure tu viens à la fête?
Yeni Metin Mesajı BRAD Bugün için özür dilerim. Bu akşam partimize gelsene.
Ce n'est pas Grace que je blesse.
Canını acıttığım Grace değil.
Oh, pause.
Bu acıttı.
Ce gaz à effet de serre a réchauffé le climat.
Bu sera gazı da iklimi ısıttı.
- Oui.
Mutfağın içine kadar taşıttırdı size.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]