English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Tupperware

Tupperware traduction Turc

191 traduction parallèle
Ils étaient dans un Tupperware prétendument hermétique qui s'est ouvert au contact du macadam de la route.
Kaptaydılar, güya sızdırmazmış katranlı makadam yola çarpınca açılıverdi.
Il devait y avoir une réunion Tupperware chez Mme Zimmerman, mais il n'y avait plus de films pornos à louer, alors je suis rentrée.
Hayır, çıkmıyorum. Bayan Zimmerman'ın evinde Tupperware partisi yapacaktık. Ama kırmızı noktalı kaset kalmamış, ben de eve geldim.
La mère de Robby est rentrée furax en disant : "Pas de film, pas de Tupperware."
Öyleydi, fakat aksilik işte Robby'nin annesi eve geldi. "Film yoksa, Tupperware de yok." gibi bir şeyler söyledi.
Ca aurait pu être un salon Tupperware.
Neden züccaciyeciler toplantısı değil sanki?
J'imagine qu'ils ne vont pas à une réunion Tupperware.
Bağış partisine gidiyormuşa benzemiyorlar.
Le célèbre Tupperware de la Mer Morte!
bu ünlü Ölü Deniz Tupperware'i Dinle.
C'est la première fois que j'en vois un intact! Le célèbre Tupperware de la Mer Morte! Écoutez!
Mücevher çiçeğini neden sen alıyorsun Abis Mal?
Je vais reprendre le Tupperware.
Dinle. Plastik kabı alacağım.
- Je ne donne pas un Tupperware!
Plastik kap dağıtmıyorum.
Pour un Tupperware, ça me paraît évident!
Plastik kap. Tahmin etmeliydin.
- Un Tupperware.
- Plastik kap.
J'ai fait un petit délice qui ne se gardera pas sans Tupperware!
Çok lezzetli güveç yaptım, ama saklayamayacağım çünkü plastik kabım yok.
- A la réunion Tupperware de sa mère.
Bir Tupperware partisi için annesine yardım edip yemek yapıyor.
Helen, je représente Tupperware.
Ben Helen, Tanıtım'dan.
Je prépare cette réunion Tupperware depuis des semaines.
Bu Tanıtım partisini haftalardır planlıyorum.
- Une réunion Tupperware.
- Büyük Tanıtım partisi.
Debra a organisé une réunion Tupperware?
Debra tanıtım partisi mi veriyor?
Pour gagner encore des Tupperware, "Devinez â qui est cette nuisette".
Tamam, biraz daha bedava tanıtım için şimdi, "Bil bakalım kimin geceliği" oynama vakti?
Les amis de Ray ne s'intéressent pas aux Tupperware.
Marie, eminim Ray'in arkadaşları Tanıtım ile ilgilenmiyorlardır.
C'est pas mal, ces produits Tupperware.
tatlım, bu tanıtım ürünleri oldukça iyi.
L'invitation pour la réunion Tupperware.
Tanıtım partisi için davetiye
Les Tupperware qu'on a commandés sont arrivés â la maison.
Tanıtım'lar geldi ve evde duruyorlar.
Je n'ai plus de Tupperware propre.
Hiç temiz Tupperware'im yok.
Ma tante a fait une vente Tupperware.
Teyzem saklama kabı satarak köşeyi döndü.
- Tupperware?
- Saklama kabı mı?
Vous voulez qu'on vende des Tupperware?
Siz bize Amway'i mi satmak istiyorsunuz?
C'est pas une réunion Tupperware.
Kadın günü değil bu.
J'oubliais le Tupperware.
Tupperware'i unuttum. ( tupperware ; Plastik mutfak eşyaları üreten bir firma )
Mets-le dans un tupperware, je le réchaufferai au micro-ondes.
Ve şu plastik kaplardan birine koy. eve gelince mikrodalgada ısıtırım.
Ce genre de petites réunions, c'est pas trop mon style.
Potlucks ve Tupperware tarzı partiler bana göre değil.
Ma mère veux t'inviter à sa Tupperware partie, la semaine prochaine.
Annem seni gelecek haftaki partisine davet etmemi istedi.
J'ai une réunion Tupperware.
Ben de yarın plastik kap partisi veriyorum.
- Toi, Tupperware?
- Sen, plastik kaplar?
Si vous en voulez, ils sont dans le Tupperware bleu ciel.
Akşam yemeğinde yemek isteyen olursa, gök mavisi saklama kabında.
Si j'avais eu un dollar pour chaque Tupperware perdu, j'aurais 13 dollars, aujourd'hui.
Eğer Tupperware'in her parçası için bir dolarım olsaydı asla geri adım atmazdım... 13 dolara aldım.
Et que tu aimes les soirées Tupperware.
Ve umarım sen de Tupperware partilerinden hoşlanırsın.
Je suis venu rendre le tupperware.
Kutuyu geri getirmiştim. Hoşçakalın.
Vous ne portez pas de "La Perla" pour aller à une réunion Tupperware.
plastik bardakların kullanıldığı partiye giderken böyle giyinilmez.
Sortez les Tupperwares.
Tupperware'liler heyecanlı.
Comme par exemple son Tupperware plein de merde!
Belki şu içi dışkı dolu plastik kabını da satar.
Vito, où est passé mon Tupperware?
Vito, saklama kabım nerede?
On ne mange pas dans un Tupperware.
Saklama kabı, yemek kabı değildir. Selam.
Je vais aller voir Mme Chose, qui vend du Tupperware.
Adını sen söyle, şu plastik kap satan kadını görmeye gideceğim.
- Mme Chose qui vendait du Tupperware avait réalisé le rêve de ma mère.
Adı her neyse, şu plastik kap satan kadın annemin ne istediğini anlamıştı.
Combien est-ce qu'elle t'a vendu de Tupperware avec ça?
Bunun için kaç tane kap alman gerekti?
T'es pas venu me voir juste pour mes petits plats Tupperware?
Buraya sadece plastik kap almak için gelmedin değil mi?
Ils veulent tous un Tupperware, ces trucs en fibre de verre, conçus par ordinateurs.
Herkes o plastik bilgisayarda tasarlanmış sentetik şeylerden istiyor.
Pas un Tupperware. C'est du plastique toujours très sale.
Hayır, olmaz, çünkü o plastik ve plastik çok kirli bir maddedir.
C'est pour ça que les cow-boys avaient des Tupperware.
Gördünmü Ray bu yüzden kovboylar Tupperware kullanıyorlar.
Qui nous faisait des beignets et les mettait dans un Tupperware, un pour toi, un autre pour moi?
Plastik kaplara pastaları koyan kimdi? Biri sana, diğeri bana.
Les réunions Tupperware?
Tupperware partisi var mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]