English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Téléfon

Téléfon traduction Turc

27,421 traduction parallèle
Dame téléphone, trouver des écoles militaires pour enfants que t'aimes pas.
Telefon hanım, çocuklar için olan sevmediğin askeri okulları bul.
N'appelle pas maman.
Telefon anneciğimi arama.
Oui, j'aimerais passer un appel pour Chicago.
Evet, Şikago'yla bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
Voilà ton portable.
Telefon bu.
J'ai une carte téléphonique.
Telefon kartım var.
Pas d'empreintes, pas d'appel?
Bizi kayıt etmedin. Parmak izi ve telefon hakkı yok mu?
Je me suis renseigné quand je vous ai vu arriver.
İçeri daldığınızı görünce onunla ilgili telefon ettim.
Téléphone.
Telefon.
Un appel et tout est annulé.
Bir telefon aramasıyla hepsi hallolur.
Je devais prendre un appel.
Bir telefon görüşmesi yapmak zorunda kaldım.
Quand le coup a éclaté, je leur ai téléphoné pour vérifier.
Çünkü darbe başlar başlamaz onlara telefon edip kontrol ettim.
J'allais appeler les flics.
- Sadece telefon. - Bırak onu! Ellerini başının arkasına koy.
Le New York Times m'appelle.
New York Times'dan telefon gelmeye başladı.
Je dois passer un coup de fil. C'est privé.
- Bir telefon açmam lazım, özel bir telefon.
Aucun appel n'est privé.
- Özel telefon görüşmesi yok.
Y a-t-il un moyen de passer un appel en privé, ici?
Özel bir telefon görüşmesi yapabileceğim bir yol var mı?
Vous cherchez encore un chargeur?
Hey, hala telefon uzatması arıyor musun?
Mais ne vous inquiétez pas. Demain, vous aurez Internet et le téléphone, mais seulement vous.
Yarın güvenli bir telefon ve internet hattın olacak ama sadece senin.
Je fabriquerai un téléphone pour appeler à l'extérieur de la zone blanche.
Ölü bölgeden dışarıyı aramak için güç kaynağıyla bir telefon yapmaya çalışacağım.
Et pour le mobile?
Telefon işi nasıl gidiyor?
Je me disais, les pauvres isolés Tony et moi, on devrait passer le premier appel.
Düşündüm ki, karantinada olarak Tony ve ben, ilk telefon hakkını biz kullanmalıyız.
T'as eu un appel?
Telefon mu geldi?
Votre copine a un portable?
Sevgilin telefon mu bulmuş?
Quand j'ai mis Johnnie dans le car, je lui ai demandé de passer un coup de fil pour moi quand elle serait à Reno.
Johnnie'yi otobüse koyduğumda ona söyledim Reno'dan bir telefon görüşmesi yapmak için.
Tu croyais qu'on allait se faire avoir avec ce coup de fil à la con de Johnnie?
Gerçekten düşeceğimizi düşünüyor musun Johnnie'den gelen şu telefon için mi?
Les portables de Hank et Malik ont l'application "téléphone rouge."
Hank ve Malik'in telefonlarında kırmızı telefon uygulamaları varmış.
- "Téléphone rouge?"
- Kırmızı telefon mu?
- Point-à-point le cryptage téléphonique a conçu pour éviter l'interception des communications.
- İki telefon arası şifreleme yapıp kullanıcıların güvenli konuşmalarını sağlıyor.
Je croyais que "téléphone rouge" les effaçait tous.
Kırmızı telefon uygulaması tüm mesajları siliyor sanıyordum.
Un des boy-scouts de la société m'a passé un coup de fil.
Firmadaki izcilerin birinden telefon geldi.
Pas de téléphone dans le dossier mais il y a une adresse à Long Island.
Dosyadan telefon numarası çıkmadı ama Long Island'da bir adres vardı.
- Désolé. Je savais pas. J'étais...
- Telefon geldi, şey yapıyordum...
Où est le téléphone?
Telefon nerede bakalım?
Cette ligne est uniquement utilisée pour des affaires officielles.
Telefon hattı sadece iş için kullanılıyor.
Il a passé un appel mystérieux et il a jeté sa carte d'indentité après avoir réalisé qu'il était malade.
Hasta olduğunu fark eder etmez, gizemli bir telefon konuşması yapıyor, ve kimlik bilgilerini yok ediyor.
Et les coups de fil de Burns?
Peki ya Burns'ün telefon kayıtları?
Maintenant que tu es de retour dans la police, tu penses que tu peux avoir ces enregistrements téléphoniques?
Yetkini geri aldığına göre, telefon kayıtlarını da alabilecek misin?
Je dois avoir ces enregistrements téléphoniques.
O telefon kayıtlarına mutlaka ulaşmam lazım adamım.
J'avais les conteneurs et les entreprises de téléphonie en attente depuis le premier jour.
Konteynırları da telefon şirketlerini de, ilk günden hazır etmiştim.
- Votre patron vous donne un téléphone pour que la marque apparaisse à l'écran quand vous appelez.
İş telefonumu mu? Evet, patronunuz size sipariş gelince arayın diye müşterilerin kayıtlı olduğu bir telefon veriyor ya, kullanabilir miyim?
J'ai juste besoin d'un enregistrement téléphonique.
Tek ihtiyacım olan telefon kayıtları.
C'est son nom et le moment où il a passé l'appel depuis son téléphone.
Adı ve saat kaçta telefon ettiği burada yazıIı.
Tu as demandé les appels d'Henry Burns...
Henry Burns'ün telefon kayıtlarını istemiştin.
Le ligne que ton patient zéro a appelé était une ligne protégée.
Birinci hastanın aradığı telefon korumalı bir hatmış.
Et cet appel?
Peki telefon konuşması?
Les enregistrements téléphoniques de Burns ont été effacés.
Burns'ün telefon kayıtları tamamen silinmiş.
Le téléphone est bien.
Telefon sağlam.
Le téléphone est dans la cuisine. Pourquoi?
Telefon mutfakta da ondan.
Le téléphone m'a échappé des mains.
Telefon elimden uçtu gitti.
Mlle Miles, on peut téléphoner?
Bayan Miles, telefon kullanabilecek miyiz?
- Je l'appelle illico.
- Telefon ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]