English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Téléport

Téléport traduction Turc

29 traduction parallèle
Un téléporteur.
Teleport.
Vous me montrez cet endroit, chaque monstre, chaque pièce, tout ce qui rampe, vole, se téléporte.
Buraya bana açacaksın, her canavarı, her odalayı, sürünen, uçan, teleport olan her şeyi.
Alors, elle a dû se téléporter récemment.
Evet. Demek ki yakın bir zamanda teleport olmuş.
Il y a un téléport!
Burada bir isinlama araci var!
Comme le téléport, tu perds ton temps.
Zamanini bosa harciyorsun.
Le rayon désintégrateur Farnsworth est un simple rayon téléporteur.
Farnsworth'un yeni ayrıştırıcı ışını aslında bildiğimiz teleport ışınından başka bir şey değil.
C'est qu'un téléporteur.
Bu sadece ucuz bir teleport silahı.
Le pistolet téléporteur?
Teleport silahı mı?
Même s'il peut se téléporter, alors sa queue préhensile est...
Teleport yapabiliyor olsa da kendi kendine...
- J'ai fabriqué un téléporteur, et je me suis dit que c'était l'occasion de le tester.
- Geçenlerde bir teleport cihazı geliştirdim. Fark ettim ki bu yolculuk denemek için harika bir fırsat olabilir.
Puisque le téléporteur n'a pas marché, on a plus qu'à prendre l'avion.
Teleport cihazı bizi Vegas'a götüremediğine göre uçağa yetişsek iyi olur.
Mon téléporteur a fonctionné.
- Teleport makinam çalıştı.
Y'a quelqu'un? Un, deux, trois, téléport!
Işınlan!
C'est un nid à emmerdes. C'est quoi, téléportation?
- Teleport yeteneği mi var?
On sait tous que Thinman peut se téléporter.
Kapalı veya değil bu önemli değil. Herkes Thinman'in teleport olabildiğini biliyor.
C'est rien qu'une hypothèse, mais "téléportation", ça me fait penser à "Démon des Croisements".
Tamam. Şimdi düşünüyorum teleport deyince aklıma Kesişen Yollar Şeytanı geliyor.
Alors ce truc s'est téléporté mais il a un job et une voiture?
Bu şey teleport olabiliyor ama bir işi ve arabası var.
Comment vous êtes-vous téléporté au restaurant?
Şeytan mı? Nasıl lokantaya teleport oldun?
Il n'y a pas eu de téléportation.
Demek teleport olayı yok.
Surtout quand il a un téléport intégré.
- Özellikle içinde gömülü ışınlayıcı varsa. - Harika!
Le téléport a marché finalement.
Işınlayıcı çalıştı nihayetinde.
Un démon qui se téléporte. Un truc qui traverse des murs en béton.
Evet ya da teleport olan bir şeytan veya bu duvarlardan geçebilen bir şey.
Où a-t-il eu ce téléport?
- Işınlayıcıyı nereden aldı?
J'ai piraté votre téléporteur.
Teleport cihazını hack'ledim. Affedersin.
- J'attends près du téléport.
- Işınlama için beklemede kalın.
C'est le téléport interne.
O dahili ışınlanma.
Et j'ai fait une version portative du téléport...
Ayrıca ışınlanma cihazının avuç içi versiyonunu yaptım...
- C'est le seul endroit qui peut empêcher Aida de se téléporter.
- O oda yüzünden mi? - Orası Aida'nın teleport yeteneğini bastıracak tek yer.
Il nous a téléportés tous les trois à 200 mètres à travers deux murs.
Bir şekilde üçümüzü iki duvar öteye 180 metre ileriye teleport etti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]