Translate.vc / Français → Turc / Use
Use traduction Turc
865 traduction parallèle
Ils veulent que j'use de mon influence auprès de toi en tant que banquier.
Bankacın olarak, senin üzerindeki nüfuzumu kullanmamı istiyorlar.
Il s'use la santé à obéir aux ordres.
O da emirleri uygulamaktan delirmek üzere.
Je ne les mâchouille pas, je les use.
Daha önce de demiştim, hüpletmiyorum. Azar azar tüketiyorum.
L'effondrement viendra. Je vous use.
Sizi rahatsız mı ediyorum?
Elle s'use à apprendre à lire et à écrire à tes sales gamins.
Çocuklarına öğretmenlik yaparak kölelik etmesi yetmez mi?
Elle use toutes mes lames de rasoir à se raser les jambes.
Tüm tıraş bıçaklarımı bacaklarını tıraş etmede kullanıyor.
Si le tissu ne s'use pas, on en fabriquera moins.
Ama bu şey hiç eskimiyorsa, fazla üretmeye gerek yok demektir.
A toujours devoir se cacher, l'amour s'use.
Hep saklanmak, hep kaçmak. Bir gün yorulacaktık.
Art Carver voulait que j'use de mon influence pour lui avoir une interview de toi.
Ve Art Carver aradı, senin üzerindeki nüfuzumu kullanıp... ona bir röportaj ayarlamamı istedi. Denerim dedim.
- Use de ton charme.
- Tüm cazibeni kullan. - Hı-hı.
J'aime qu'on use les livres, c'est bon pour les droits d'auteur!
Kitapları yalayıp yutanları severim. Daha çok telif ücreti alıyorum.
Tant qu'à emprunter la voie du démon... fais-le sans réserve, use de toute la cruauté possible!
Eğer kötülüğün zirvesine ulaşmak istiyorsan kanlı yolu seç.
Tu as le pouvoir, use de force!
Hiç kimseye güvenme. Güç senin elinde. Kullan onu!
Use du pouvoir que t'a donné Dieu pour maîtriser le tsar!
Tanrı'nın sana verdiği yetkiyi kullan ve çarı buraya getir!
Le problème, c'est qu'il use une lampe.
Zararı, lambaları boşa harcaması.
Et j'use de ce pouvoir.
Ve bu gücü kullanıyorum.
Je n'arrive pas ŕ croire... que l'Armée rouge use de violence sur les civils.
Buna inanamıyorum. Kızıl Ordu sivillere kötü davranmaz bilirdim.
Tu es jeune et fraîche. Moi je suis usé.
Genç ve hayat dolusun.
Vous avez usé de votre influence sur mon mari pour que le roi et le tout Paris vous voient.
Krala ve Paris'e göstermek için kocamın yanında nufuz sahibiymiş gibi gösteriş yaptın.
Je suis si fatigué, si usé.
Öylesine yorgunum, öylesine sefilim.
" Votre mari est usé et il peut rapporter gros.
Siz de uzun zamandır ortalıkta dolaşan, nakite çevrilebilecek bir tane var mı?
J'attendrai, comme un vieux policier usé, ce que vous daignerez me dire.
Bütün emniyet bana söyleyeceğin şeyi beklerken benim tek yapabileceğim şey zavallıca, çökmüş bir şekilde beklemek.
Vous en avez usé pour séduire l'Américaine? - Je l'aime.
Bu genç Amerikalı hanımı baştan çıkarmak için bunu kullandınız mı?
C'est étrange : vous êtes un évêque Et moi un vieil érudit usé,
Çok garip, sen bir piskopos... bense işi bitmiş bir bilginim.
Qu'il a usé de toi.
" Seni kullandığını.
- Qu'il a usé de toi.
" Neyi, lordum?
Pendant 35 ans, j'en ai usé honnêtement.
Ve aklımı tam otuzbeş yıl dürüstçe kullandım.
- Il est plus usé que nous.
Bizden daha kötü durumdalar.
Il n'y a pas de pièces de rechange pour ça, et il est usé.
Ama senin kadar çok yaşamayacağım Celia. Bunun için yedek parçaları yok ve benimki oldukça yol katetti.
On a usé de son influence pour vous faire rentrer au pays.
Kısa bir süre için Birleşik Devletler'e gitmen konusunda baskılar var.
Avant d'avoir usé les souliers des funérailles.
Daha eskimedi o gün giydiği pabuçlar, babamın tabutu ardında yürürken Niobe gibi, iki gözü iki çeşme.
Mais j'ai beau être vieux, je suis pas encore usé.
Şu anda kemirilmiş kemik gibiyim ama o ruhun kaybolduğunu sanmayın.
J'ai été payé 13 yens pendant 25 ans. J'en ai usé, des chaussures!
25 yılda çok ayakkabı eskittim.
On a bonne allure, mais le travail use.
Tabiki harika görünüyoruz...
Le talon gauche un peu usé?
Sol tekinin de topuğundaki lastik gevşemiş durumda.
Le talon gauche usé.
Sol tekinin topuğundaki lastik gevşekti.
J'ai usé de mon influence.
- Hayır. Nüfuzumu kullandım.
Toi, Malabar... Quand tu auras usé tes dernières forces... qu'adviendra-t-il de toi?
Sen Boksör, muhteşem gücünü yitireceğin zaman geldiğinde.
et j'use mes vieux costumes.
Eski elbiseler giyiyorum.
Quand c'est usé, c'est usé.
Kullanılmışsa, kullanılmıştır.
C'est une combine où je me suis usé. En toute modestie... Un verre?
Biz bu saçları değirmende ağartmadık yani bu işleri ben de az çok bilirim.
Voilà un mot bien usé, mais si jamais j'ai aimé, c'est elle.
- Kasvetli bir sözcük. Eğer tek bir kimseye aşık olduysam, o da Anne'dır.
J'ai usé toute l'eau chaude.
Sıcak suyun hepsini kullandım.
Que Dieu me pardonne d'avoir faiblement usé de sa force.
Gücünü yeterince kullanmadığım için Tanrı beni bağışlasın.
Je devrais avoir une gouvernante mais j'en ai déjà usé deux.
Bir kâhya bulmalıyım ama zaten iki tane eskittim.
C'est un homme usé qui a dû perdre quelqu'un qui lui était cher.
Baba! Hastalanmışınız! Niye bize bir şey demediniz?
Votre petit jeu est un peu usé.
Küçük oyunların artık sıkmaya başladı.
Powtee s'est usé les dents à assouplir les peaux... à présent ce sont ses filles qui le font pour elle.
Anne'nin dişleri gönleri yumuşatmak için dişetlerine kadar körelmiş olduğundan bebekken onlar için yaptığını şimdi kızları onun için yapar. Hadi yiyin.
Je me suis usé jusqu'aux os pour cette côte.
Ben... Çok çalıştım... Kemiklerime, parmaklarıma kadar.
"Il n'a eu de cesse d'ignorer mes désirs et mes droits, de façon cruelle, et a usé plusieurs fois de violence physique contre moi."
"Kendisi sürekli ve kabaca, kişisel istek ve haklarımı görmezden geliyor ve arasıra bana karşı fiziksel şiddete başvuruyordu."
Et mon rasoir usé car tu les utilisais pour tes jambes.
Sevgili Verbena, sen ne gizemli oldun böyle. Gizemli olmak? Ben gizemli falan değilim.