Translate.vc / Français → Turc / Vancouver
Vancouver traduction Turc
336 traduction parallèle
Seattle et Vancouver essaient de le contacter.
Seattle da Vancouver da onu arïyor.
Ici Vancouver.
Burasi Vancouver.
Griffin, avion britannique, répondez.
Griffin, KHG savasçisi cevap ver, Vancouver.
Partons à Vancouver.
Vancouver'a gideceğiz. Vancouver mı?
Il y a un bateau japonais.
Japon gemisi bir ay içinde Vancouver'dan ayrılacak.
- C'est loin?
- Vancouver uzakta mı?
Le type voulait qu'on prenne l'avion pour gagner du temps.
Vancouver'a uçarak gitmemizi istemişti. Zaman kazandırır demişti.
J'ai rendez-vous à Vancouver.
Vancouver'da görüşmem var.
Ça doit être beau, Vancouver.
Vancouver eminim çok güzeldir.
- Non, tout ce qu'il y a de plus bourgeois, Vancouver et Valparaiso.
Hayır, gayet burjuvazi dolu şehirlerdi. Vancouver Kanada ve Valparaíso.
Et appelez Vancouver.
Ben Vancouver'a gidiyorum.
Ce doit être mon appel de Vancouver.
Vancouver'dan arıyor olabilirler.
Vancouver, Canada, Sir James.
Vancouver, Kanada, Sör James.
Je vais à Vancouver avec eux. Je vais m'en payer!
Bu adamlarla Vancouver'a gidiyorum.
Tous ceux qui ont des parents à Bedford, Eugene, Portland, Seattle, Vancouver... sont priés d'aller à la mairie.
Bedford, Eugene, Portland, Seattle, Vancouver'da yakını bulunanlar Belediye Binası'na gidiniz.
- M. Toledo, M. Vancouver.
- Bay Toledo, Bay Vancouver.
Et il y a sa sœur de Vancouver.
Vancouver'da bir kız kardeşi var.
Je pensais que tu devais aller à Vancouver?
- Vancouver'a taşınacaksın sanıyordum?
Je pense que je vais partir pour Vancouver.
Ben hemen Vancouver'a gideyim.
Mon vol de 19H45 pour Vancouver a été annulé.
7.40 uçuşum iptal edildi.
C'est un homme de Neandertal macho mais au moins, il ne s'en cache pas.
Bekle bir saniye. Bekle. Vancouver?
Je n'aurais jamais cru dire ça un jour mais Steven Rhoades, sous cette apparence d'être sensible et attentionné, tu n'es qu'un...
Sana şunu sorayım : ... eğer Vancouver'da birilerini tanıyorsam burada olmaktansa onlarla yaşayacağımı düşünmüyor musunuz?
Nous pourrissons petit à petit mais ça semble plaire aux enfants. Non, pas ça.
Al, Vancouver'ı aramadım ve annem 200 kiloya kadar zayıfladı.
Nos maris reluquent la réparateuse.
Kimse Vancouver'ı aramadı mı? Tamam, bir hata var.
Des femmes de 130 kg en chemise de flanelle et coupées en brosse. En fait, certaines portent du tweed.
Hazır çocuklar yokken sana bir kez daha soruyorum Vancouver'ı sen mi aradın?
Alors personne n'a appelé Vancouver? Donc c'est une erreur. Je ne paye pas pour une erreur.
Anne, dün gece burada küçük bir deprem mi oldu?
As-tu appelé Vancouver?
Taksiniz de geldi. Lütfen, anne.
Demain, je vais faire supprimer cet appel à Vancouver de ma facture et je vais faire déplacer ce stupide lampadaire.
Evet, ben de Al. Yani, şüpheli. Al?
Excuse-moi. Il n'y avait pas un peu d'accent de Vancouver, Steve?
Sence yapışkan daracık kıyafet giymeleri başka bir kadının "Kalçaların ne kadar dolgunmuş" demesi için mi?
- Ou à Vancouver, ou à Anchorage.
- Vancouver'a ya da Anchorage'e.
La Maple House à Vancouver.
Vancouver'da Maple House...
Mon couvent de Vancouver me plaisait.
Vancouver'daki manastırımı severdim.
Bon, demain matin je pars pour Vancouver, entretien avec les types de Lyndon, j'en ai pour trois, quatre jours maximum.
Pekala, yarın Lyndon kardeşlerle buluşmak için ilk uçakla Vancouver'a uçacağım. Dönmem en fazla üç dört gün sürer.
Il allait à un petit aéroport à Hartford pour prendre un avion privé jusqu'à Vancouver.
Hartford tarafında küçük bir havaalanına gideceğini söylediğini açıkça duydum. Ve oradan küçük bir uçakla Vancouver'a geçecek.
Que se passe-t-il?
- Hayır, hayır, Vancouver değildi. - Neler oluyor?
On essaie de le savoir.
- Evet, Vancouver'dı. - Üstünde çalışıyoruz.
Je devais rentrer à Vancouver ce matin-là, mais j'avais changé d'idée.
O sabah Vancouver'e dönmem gerekiyordu. Ama fikrimi değiştirdim.
Il est ici, à Vancouver.
O şimdi burada, Vancouver'da.
Nous avons eu la liste des passagers ayant quitté Vancouver le jour où Emu O'Hara a fui l'hôpital.
Vancouver'dan gelen yolcu listesini ele geçirdik. Emu O'Hara'nın hastaneden ayrıldığı gün.
Mais l'équipe de Hartford, elle ne bat Vancouver qu'une fois par siècle.
Ya Hartford, Balinalar? Vancouver'ı tarihlerinde ya bir, ya iki kez yenmişlerdir.
Les passagers de l'Express nord-ouest pour Vancouver doivent embarquer quai quatre.
Vancouver'a gidecek Kanada Northwest Ekspresinin tüm yolcuları,... dördüncü perondan trene binmek üzere hazır olsunlar.
- Quel quai pour l'Express pour Vancouver?
- Vancouver'a giden tren hangi peronda?
Je suis un psychiatre, basé à Vancouver.
Ben Vancouver üssünde psikiyatristim.
C'est Vancouver ou le fiasco.
Çatlarsa düşeriz.
- Je dois aller à Vancouver.
- Vancouver'a gitmeliyim.
Je dois retourner à Vancouver. A plus tard.
Vancouver'a dönmek zorundayım.
- Vancouver?
- Vancouver?
Mes gosses sont dans un camp de vacances de luxe.
Ve çocuklarım nerede biliyor musun? Vancouver Island'daki çok pahalı bir kamptalar.
Il me faudra un mois pour arriver à Vancouver... et si je peux les vendre $ 5,00 la pièce...
Herhalde Vancouver'a gitmem bir ayı bulur.
Marcy, je t'ai apporté des fleurs.
Yarın, şu Vancouver görüşmesini faturamdan sildireceğim. Sonra da şehre inip o aptal ışığın yerini değiştireceğim.
Vancouver? 80 dollars?
Evet, ama önce...