Translate.vc / Français → Turc / Vanderbilt
Vanderbilt traduction Turc
133 traduction parallèle
Je pensais que l'Harvard du Sud était Vanderbilt.
Ben güneyin Harvard'ını Vanderbilt diye biliyordum.
Oui, mais combien me paierez-vous?
Gould'ları, Astor'ları, Vanderbilt'leri göreceksiniz.
Vous aurez une première comme on n'en a jamais vu... avec les Gould, les Astor et les Vanderbilt...
"Elmas Jim" Brady, Lillian Russell. - Lillian Russell mı? - Evet.
Equipage Vanderbilt!
- Lillian Russell'ı yeğlerim.
" Dora Vanderbilt.
Dora Vanderbilt.
J'aimerais assez épouser un Vanderbilt.
- Bir Vanderbilt'le evlenmek hoş olur.
Non, en fait, c'était à Nashville. Promotion Vanderbilt 1944.
Hayır, aslında Nashville'de okumuştum.
D'accord, Vanderbilt 1944.
1944 Vanderbilt mezunuyum. Tamam, Vanderbilt'44.
Il reste toujours le fameux Vanderbilt 44.
Vanderbilt'44 hep hazır nasıl olsa.
Tout ce temps, il m'appelait "Vanderbilt 44" et "Lobe frontal". J'aurais dû lui mettre mon poing dans la figure.
Onca ay bana Vanderbilt 1944 ve sivri zekalı derken suratının ortasına yumruğu geçirmeliydim.
On ne rencontre pas tous les jours une Vanderbilt et une Rockefeller!
Ne zaman böylesine zengin birine rastlamak mümkün oluyor ki?
A l'Est, certains avaient fait fortune : les Morgan, Vanderbilt, Carnegie.
Morgan'lar, Vanderbilt'ler ve Carnegie'ler doğuda servet yapmışlardı.
Avoir de la chance, c'est être né Vanderbilt ou Carnegie.
Şans, Vanderbilt ya da Carnegie ailesinde doğmak demektir.
Elle est à l'hôpital, elle récupère à l'hôpital Vanderbilt.
Şu anda hastanede. Vanderbilt Hastanesi'nde iyileşiyor.
L'adresse est Hôpital Vanderbilt, Nashville, Tennessee 27322 et dites-lui que Haven vous a dit de lui écrire.
Vanderbilt Hastanesi Nashville, Tennessee, 27322. Ona, Haven yazmamızı söyledi dersiniz.
M. Rockefeller, M. Vanderbilt, M. Du Pont, M. Carnegie.
Bay Rockefeller, Bay Vanderbilt, Bay Du Pont, Bay Carnegie.
"vous ne passeriez pas autant de temps à jouer Emily Vanderbilt"
"tüm bu zamanı Emily Vanderbilt ile oynaşarak ziyan etmek zorunda kalmazdın!"
Venable. Tracy Venable.
Tracy Vanderbilt.
Je connais mon travail, Mme Venable.
Bayan Vanderbilt, görevimi bilirim.
Mme Venable.
Bayan Vanderbilt!
Mme Venable.
Bayan Vanderbilt, kimi arıyorsunuz?
Dans l'excitation qui suivi son acquittement, Walker fut invité par le célèbre industriel Cornelius Vanderbilt, considéré par certains comme l'homme le plus riche et le plus puissant au monde.
Davada beraat edişinin yarattığı coşkulu rüzgâr nedeniyle Walker, sanayinin ünlü lideri, bazılarının dünyanın en güçlü adamı olduğunu söylediği Cornelius Vanderbilt'ten bir davet aldı.
Commodore Vanderbilt, Colonel William Walker.
Amiral Vanderbilt, Albay William Walker. - Kimin Albayı?
Walker décida de ne pas se retourner, mais d'aller de l'avant.
Walker geriye bakmamaya ve sadece geleceğe yüzünü dönmeye kararlıydı. Vanderbilt'in teklifini kabul etti ve Nikaragua'ya yelken açtı.
Il accepta l'offre de Vanderbilt et gagna le Nicaragua, accompagné de 58 hommes que la presse populaire appelait les "lmmortels de Walker".
Yanında popüler basının "Walker'ın Ölümsüzleri" diye adlandırdığı 58 adam vardı. - Ben Yüzbaşı Siegfried Henningson.
- Bien sûr. "Sautez sur un steamer du Commodore Vanderbilt, et venez nous voir."
Amiral Vanderbilt'in buharlı gemilerine binip, buraya bizi görmeye gelin.
Mais pour cela, il faut nous transférer l'actuelle concession de Vanderbilt.
Ama bunu yapmak için, Vanderbilt'in iznini yürürlükten kaldırıp bize vermeniz gerek.
Vanderbilt ne me paie pas ce qu'il me doit.
- Yani Vanderbilt bana borcunu ödemediğini mi söylüyorsunuz? - Buna hiç şüphe yok.
- Sans doute, mais n'oublions pas que nous ne serions pas ici sans Vanderbilt.
Ama Vanderbilt olmasa, bugün burada olamayacağımızı unutmamalıyız. Bu doğru.
Messieurs, que Commodore Vanderbilt est responsable de mes... nos grandes victoires sur le champ de bataille.
... Amiral Vanderbilt savaş alanında kazandığımız büyük zaferlerden sorumlu değil. Özel olarak görüşebilir miyiz William?
Je ne veux pas minimiser nos éclatantes victoires, mais nous dépendons de Vanderbilt.
Büyük zaferimiz dayanıksız değil William. Vanderbilt'e bütünüyle bağımlıyız. Gemileri Amerika'yla aramızdaki tek ticari rota.
Je ne me laisserai pas trahir par un homme aussi vulgaire que Vanderbilt.
Vanderbilt gibi basit ve sinsi bir adam tarafından kötüye kullanılmayacağım. Bu yüzden iznini iptal edeceğim.
Vous avez pigé?
Kimse Vanderbilt'le aşık atamaz!
Vanderbilt a détourné ses bateaux vers le Panama, et nous a coupé les vivres.
Yeni destek birliklerimiz yok, paramız da.
On est restés, Cosby a disparu et notre audimat est très élevé.
- Duke değil. - Vanderbilt mi? Biraz daha güneyde.
Gloria Vanderbilt.
"Gloria Vanderbilt Kolleksiyonu."
A ces créateurs comme Calvin Klein, Gloria Vanderbilt ou Antoine Bugle Boy?
Calvin Klein, Gloria Vanderblit ya da Antonie Bugle Boy gibi çalışkan tasarımcılar?
Gloria Vanderbilt vient se venger.
Gloria Vanderblit intikam için geldi.
En Amérique, ils ont financé les Harrolmen en chemin de fer, les Vanderbilt en chemins de fer et dans la presse, et Carnegie dans l'industrie de l'acier, parmi tant d'autres.
Herman'ları, demiryolu ve basın-yayında Vanderbilt'leri, demiryolu ve basın-yayında Vanderbilt'leri, çelik endüstrisinde Carnegie'yi sayabiliriz. İşin gerçeği I. Dünya Savaşı sırasında J.P.Morgan dünyanın en zengin adamı olarak biliniyordu.
D'après le "Manuel de savoir-vivre" d'Amy Vanderbilt
Bu Amy Vanderbilt'in görgü kuralları kitabındandı.
Mon frère est dans les premiers à Yale et il est fiancé à une Vanderbilt!
Ağabeyim Yale Hukuk Fakültesinde ilk üçte ve bir Vanderbilt ile nişanlı!
Ne pas être une Vanderbilt fait de moi une prolo?
Vanderbilt değilim diye süprüntü müyüm yani?
Pour certains, c'est mieux qu'une Vanderbilt moisie.
Çoğu bunun Vanderbilt olmaktan daha iyi olduğunu düşünür.
Il travaille pour Cornelius Vanderbilt.
Adam Cornelius Vanderbilt için çalışıyor.
Mr.
Bay Vanderbilt, buraya davetiniz üzerine geldim.
Vanderbilt, je suis ici parce que vous m'avez invité.
Aşağılanmak için gelmedim.
En réalité, Président Walker, Cornelius Vanderbilt vous exploite.
Gerçek şu ki, Amiral Vanderbilt sizden yararlanıyor.
Personne n'entube Vanderbilt!
İkimiz de bir tür uzlaşmaya varacağımızdan emindik.
II se pavane, se prend pour un roi.
Ama işleri Vanderbilt'in yönettiğini anlamıyor.
Il ne comprend pas que c'est Vanderbilt qui tient les rênes.
Bu onlara engel olmalıydı.
- Tout va bien?
Vanderbilt buharlı gemilerini Panama'ya çevirdi ve erzak hattımızı kesti.