Translate.vc / Français → Turc / Vente
Vente traduction Turc
5,448 traduction parallèle
Non, pour parler de la vente de cet endroit.
Hayır, burayı satmaktan bahsediyorum. Evet.
Parlez en à Subway dans une heure, à la fin de la vente.
Bunu Subway'e anlat, bir saate kadar anlaşma sonlanıyor.
Grâce à la vente de mes actions, je peux aligner mes avocats sur les vôtres.
Stok satışlarım sağ olsun avukat tutabiliyorum.
Tu n'avais pas par hasard mis en vente une sextape?
Şans eseri seks kasetini satılık olarak koymuş olamazsın, değil mi?
Ça te manque pas, de te salir les mains à la vente?
Ellerini kirletmeyi ve satış yapmayı hiç özlemiyor musun?
Je t'obtiendrais un bon prix de vente pour cette machine.
Bu otomatı iyi bir fiyata elden çıkarabliriz.
- Une vente à Ikéa?
- Bir Ikea satışı mı?
J'ai fait une grosse vente hier, 10.000 pièces.
Dün büyük bir satış yaptım ; 10000 parça.
Mais nan, c'est le but de la vente.
Hayır, satış noktası gibi oldun.
Les chiffres de votre première semaine de vente sont sortis.
Albümünün ilk haftalık satış rakamları geldi.
Maman. J'ai réfléchi... Je veux que tu gardes ma part de la vente du lit, OK?
Anne, düşünüyordum da yataktan kazandığımız komisyon sende kalsın tamam mı?
Comme une vente de gâteaux?
Kurabiye satışı gibi?
J'ai pensé qu'on pourrait en prélever quelques-uns pour la vente de cette semaine.
Sığırları damgalamaya hazır mısın? Belki bu hafta birkaçını mezatta satabiliriz.
Vos deux marshals ont démantelé un site de vente de drogue appelé le Black Market Bazar.
Uçaktaki iki Federal, Karaborsa Çarşısı adındaki yasadışı maddeler satılan bir sanal marketi çökertti.
Il a monté le plus important marché de narcotiques sur le darknet. Des milliards de dollars de vente.
İnternet üzerindeki en büyük uyuşturucu pazarını yarattı, satışlardan milyarlarca dolar kazandı.
J'ai fait tout ça sans utiliser votre script de vente, soit dit en passant.
Bu arada bütün satışları senin satış pusulan olmadan yaptım.
J'ai du donner mes rapports de vente.
- Satış raporlarımı teslim etmem gerekiyordu.
As-tu trouvé l'argent qu'il a eu pour la vente du software?
Yazılım satışından elde ettiği parayı bulabildin mi peki?
J'ai besoin de cette vente... monsieur, s'il vous plaît essayez de comprendre...
Bunu satmak zorundayım... lütfen efendim, anlamaya çalışın...
Il s'est avéré qu'il y avait un panneau pour la vente sur la fenêtre, et, comme c'était le plus beau jour de ma vie, je l'ai achetée.
Camında satılık olduğu yazıyordu ve o gün hayatımın en güzel günüydü, bende satın aldım.
Alors tu vas me le dire, ou je vais faire fermer ce trou à foutre pour possession, intention de vente et prostitution. - Ok?
O yüzden ya söylersin, ya da bu les mekani uyusturucu bulundurmaktan satma niyetinden veya seks isçiliginden kapatirim.
J'ai trois appels de vente sur lesquels je t'envoie aujourd'hui.
Seni bugün gönderecegim üç tane siparis var.
Un article de la vente qui est génie.
Satılık bir mal. Bu çok zekice.
Tout juste, mais regarde chérie, si la vente est conclue, nous trouverons juste un autre endroit.
Haklısın tatlım ama eğer satış sona ererse başka bir yer buluruz.
Première vente.
Satılan ilk fotoğrafın.
La première vente.
Satılan ilk fotoğrafın.
Je veux juste vous confirmer notre rendez-vous à 13h aujourd'hui à propos de la vente de Curios Chelsea.
Chelsea Curios'un satışıyla ilgili bugünkü toplantımızı kontrol etmek için aradım.
Vous ne l'avez pas trouvé, alors vous l'avez cru perdu, jusqu'à ce que la Pie le remette en vente.
Onu bulamadın, kayıp olduğunu düşündün ta ki Saksağan'ın sattığını öğrenene kadar.
Comme l'achat de vraies concessions et la vente de concessions - fantômes.
Gerçek araziler satın alıp olmayan araziler satmak gibi fırsatlar.
La vente de la concession d'Haskell.
Bill Haskell'in arazisinin tasfiye planı.
Elle a été installée après la vente par la compagnie de location.
Araç kiralama şirketi tarafından satın alındıktan sonra takılmış. Wi-Fi'li.
Nous allons rouvrir ce point de vente, ou Lobos va bouger.
Burayı açmamız lazım yoksa, yoksa Lobos ilerleyecek.
Je ne pouvais pas donner à ces connards de la régulation des débits de boissons directement du cash provenant de la vente de la coke.
Devlete, yüzlerce kokain ile kaplı likör veremezdim.
Ghost, on peut pas stopper net toute la vente.
Ghost, tüm işi öylece kapatamayız.
Actuellement seule la vente au détail marche.
Şu anda satış işi bizim yürüttüğümüz gibi.
Le marché a perdu 600 points... on est déjà en mode vente, mon téléphone ne dérougit pas... et je suis coincé ici à vous attendre.
Borsa 600 puanlık düşüşle başladı, hâlâ menkul satışındayız telefonum susmak bilmiyor ve sizi beklemek için buraya tıkıldım kaldım.
Depuis la vente, les rumeurs vont de bon train.
Satın alma sürecinden itibaren söylentiler ayyuka çıktı.
Alors, Helen Lovejoy m'a dit qu'elle a fait son fameux gâteau à la cannelle pour la vente de l'église, et elle a mis du sel au lieu de mettre du sucre!
- Evet. Helen Lovejoy bana dedi ki ünlü kurabiyesini ve kekini kilisenin satışı için yapıyormuş ve içine şeker yerine tuz koyuyormuş!
- Il se planque? Il a mis sa maison en vente hier.
- Evini satılığa çıkarıp dün taşınmış.
J'ai acheté une de ses mèches de ses cheveux à une vente aux enchères.
Onun bir miktar saçını bir açık arttırmada satın almıştım.
Quoi? Vous ne l'avez pas trouvé, alors vous l'avez cru perdu, jusqu'à ce que la Pie le remette en vente.
Onu bulamadın, kayıp olduğunu düşündün ta ki Saksağan'ın sattığını öğrenene kadar.
Je "ressentirai l'excitation" quand un clone portant notre logo supportera Lotus 1-2-3 et sera en vente sur les tablettes chez Sears et que les gens se bousculeront pour les obtenir avec leurs porte-feuille bien ouvert.
Heyecanlanacağım bir bilgisayarımız şık bir plastikle kaplı Sears'in raflarında Lotus 1-2-3 çalıştırıp insanların ellerinde bilgisayarımızdan yer olmadığı için açık cüzdanlarıyla birbirlerine kapıyı tuttuklarında.
Il y a une récompense pour la vente de drogues?
En çok hap satan kişiye cidden ödül veriyorlar mı?
Donc, commençons la vente à 10 $.
Öyleyse teklif vermeye 10 $'dan başlayalım.
Je l'ai eu à une vente aux enchères de la police.
Polis açık artırmasından aldım.
On a l'air d'un couple de gays en vente pour toi?
Sana satılık iki ibne gibi mi göründük?
Donc... je mets en vente la nouvelle maison.
Yeni evi satıyorum.
Des gars comme toi ne deviennent pas réglos et ne font pas dans la vente de bien immobiliers à de riches investisseurs.
Sizin gibi adamlar hapisten çıkıp zenginlere ev satmaya başlamaz. En azından yasal yollarla olmaz.
La mère travaille dans une salle de vente.
Annesi müzayede evinde çalışıyor.
- Vente aux enchères d'esclaves. Ici lundi.
- Köle müzayedesi Pazartesi günü buraya geliyor.
Une vente aux enchères d'antiquités grecques.
Yunan antikçağ açık arttırması.