Translate.vc / Français → Turc / Veritable
Veritable traduction Turc
5,739 traduction parallèle
Tu sais ce qui serait une véritable ruée.
Çok heyecanlı olurdu...
C'est un véritable enfer, Fred, et je vais l'affronter.
Bir olay çıkacak, Fred ve çıkartan ben olacağım.
Pour avoir montré à Oz la véritable nature du magicien et pour lui tenir tête.
Oz'a büyücü olmanın gerçek doğasını gösterdin ve ona karşı koydun.
Et toi, mon chéri, tu es le plus innocent de tous... Le produit du véritable amour.
Ve sen tatlı şey, en gerçek aşkın meyvesi olarak gelmiş geçmiş en masum şeysin.
Il cache sa véritable identité en utilisant de multiples cyborgs. On l'a surnommé Scylla.
Pek çok beden kullanarak kimliğini gizlediğinden Skulla yani Scylla diye bilinen biri.
Cyborg ou bombe. Quelle est la véritable nature du problème?
Protezlerinin yahut patlamanın bir özelliği olsa gerek.
C'est toi, la véritable Scylla.
Scylla sendin.
Le véritable lion de pierre a presque 200 ans.
Gerçek aslan heykeli 2000 yaşında.
Ouais, c'était affreux, un véritable enfer.
Evet, çok iğrençti, bildiğin cehennem.
Tu sais, certains mecs peuvent être de véritable abruti.
Yani, bazı erkekler gerçekten pislik oluyorlar.
Je suis le produit d'un amour véritable.
Gerçek aşkın meyvesiyim.
Tout cela me fait penser si le véritable amour existe.
Tüm bu çile ister istemez gerçek aşk diye bir şeyin var olup olmadığını sorgulamama sebep oluyor.
" Kate McPherson... vous êtes une véritable emmerdeuse, vous le savez?
Kate McPherson enfessin, biliyor musun?
un véritable jour surréel, Directeur.
Sahiden, gerçeküstü bir gün, Müdür Bey.
Voici un véritable dilemme éthique.
Bu durum oldukça zor bir etik ikilem.
Il n'y a aucun moyen de contrôler les soldats à moins qu'il y ait un véritable gestionnaire sur la machine.
Makinenin başında gerçek bir idareci olmadan askerleri kontrol etmenin yolu yok.
Un véritable enfer.
- Hem de nasıl.
Mais pour ton véritable anniversaire, tu étais à un million de kilomètres sans compagnie et personne pour te chanter "Bon anniversaire."
Ama asıl doğum gününde, yanında kimse olmadan veya kimse sana şarkı söylemeden buradan milyonlarca mil uzaklıktaydın.
Je ne savais pas que vous alliez voler l'identité d'un véritable agent secret.
Gerçek bir Gizli Servis ajanının kimliğini çalacağınızı düşünmemiştim.
Peut-être que je le ferai quand vous m'aurez dit ce que vous avez fait du véritable agent Abbott.
Gerçek Ajan Abbott'a ne yaptığınızı söylediğinizde belki söyleyebilirim.
Ils sont prêts à vous donner leurs cœurs, à vous, la véritable reine.
Kalplerini sana vermeye hazırlar, Gerçek kraliçeye.
Mais rappelez-vous qui est le véritable ennemi.
Ve gerçek düşmanın kim olduğunu unutma.
Bien, et ce four est un véritable trésor de tissus calcinés qui auraient du être vaporisés si la chaudière était nettoyée proprement.
Bu haznede fırın doğru dürüst çalışmış olsaydı buharlaşmış olacak olan yanmış dokularla dolu.
Oui, Dr Harper a fait de sa vie un véritable succès.
Evet, Dr. Harper hayatında çok büyük bir başarı elde etti.
Votre véritable nom.
Gerçek isminiz!
Si vous êtes venus pour me connaître ce soir, il n'y a aucune meilleure façon que de me rencontrer avec mon seul véritable amour.
Eğer hepiniz buraya beni tanımaya geldiyseniz beni tek gerçek aşkımla beraber görmekten daha iyi bir yol yoktur.
Mesdames et messieurs, l'homme de l'année est une véritable inspiration.
Bayanlar baylar, bu yılki Yılın Adamı hepimiz için ilham kaynağı.
Miranda a été un véritable coup de poing.
Miranda boğazında tam bir yumruydu.
Un véritable carton, Eddie.
Hakkında araştırma yaptım, Eddie.
Seul... l'argent véritable... les blesse.
Sadece gümüş onlara gerçekten acı veriyor.
Nous prenons notre étude et nous allons trouver une véritable revue
Çalışmamızı alacağız ve gerçek dergilere satacağız.
C'est une véritable... une véritable peur, ça.
Haklı bir panik var. Anlarsın.
Salut, le remplaçant de Travis. qui ne pourrait jamais être le véritable Travis?
N'aber asla Travis olamayacak Travis'in yedeği?
"le véritable Charlie".
Orijinal Charlie.
Un véritable assortiment d'influences de différentes cultures asiatiques.
Bir çok Asya kültüründen gelen hakiki pu-pu tabağı etkisi.
D'accord, j'annule ma journée de congés de merde maintenant que nous avons un véritable meurtre.
Şu izin günü saçmalığını bitirmenin zamanı geldi. Artık gerçek bir cinayetimiz var.
Je pense que nous devrions faire - un véritable roast.
Bence gerçek bir taşlamaya dönüştürelim.
" La prison est le véritable zoo.
Hapsi gerçek bir hayvanat bahçesi.
Yoder a indéniablement rassemblé un véritable trésor d'informations.
Yoder kendisine kesinlikle değerli bir bilgi hazinesi toplamış.
C'est notre véritable test pour combattre l'inégalité.
Bu bizim en doğru sınavımız : Denkler arasında savaş.
Le véritable Pape, l'homme choisi par Dieu, pourrit dans une cellule au Vatican.
- Tanrı tarafından seçilen esas Papa Vatikan'daki bir hücrede çürüyor. Onun ikizi.
Peut-être les citoyens devraient t'apprendre la véritable histoire du décès de ton père.
O zaman vatandaşlarına babanın vefatının asıl sebebini açıklayalım.
C'est mon seul véritable ami.
- Çünkü benim tek gerçek arkadaşım o. - Tamam.
C'est une véritable et original opinion.
Bu her yönüyle orijinal bir fikir.
Tu vois, mon véritable plan..... c'était qu'on sorte.
Anladın mı, benim asıl planım,... dışarı çıkmaktı.
L'important, c'est de faire la différence... entre une indulgence inoffensive et une véritable indiscrétion...
Asıl önemli olan zararsız bir zevkle gerçek bir düşüncesizliğin arasındaki farkı bilmekte.
Mon plan était qu'on ai une véritable chance d'être ensemble, mais apparemment tu ne faisais que m'utiliser.
Başından beri planım ilişkimiz için samimi bir şanstı ama sen, belli ki, sadece beni kullanıyordun.
Je suis un véritable hermaphrodite.
Aslan gibi bir çift cinsiyetliyim.
Juste sous vos yeux, la véritable naissance d'un monstre.
Gözlerinizin önünde, canlı kanlı ucube doğumu!
La véritable chirurgie aura lieu à l'hôpital.
Ameliyat hastanede olacak.
Alors, quelle est la véritable raison de ce voyage?
Peki, gerçekten niye gidiyorum?