Translate.vc / Français → Turc / Verity
Verity traduction Turc
117 traduction parallèle
Monsieur Vérité!
Bay Verity.
M. Vérité a tendance à exagérer.
Bay Verity biraz abartır.
... il prend son élan.
... ve Verity'de. İlerliyor.
3e adversaire éliminé par Verity.
Bu sabah Verity'nin 3. topu.
" Verity a sorti 14 adversaires en ne concédant que 70 points.
Dinleyin. " Verity 70 raundda 14 sayı yaparak,
Verity est le maître incontesté en la matière.
ve Hedley Verity de bunun yaşayan en büyük ustası.
Le score réalisé par Verity, 14 adversaires éliminés, 70 points cédés, est plus qu'honnête.
Ah evet. Böyle bir günde, Monsieur Verity 14-70'i normal karşılar!
- Verity.
Bond.
Verity, qui sera votre nouvelle maman est la plus jeune professeur à Yale de tous les temps.
Verity, yeni anneniz, Yale'daki en genç profesör.
Et ma mère, Verity, était... Hum, elle était infirmière, en fait.
Annem Verity ise aslında kendisi bir hemşireydi.
Et joyeux anniversaire papa, et verity.
Mutlu yıldönümleri, babama ve Verity'e.
Cet après midi, j'ai posé à verity la même question
Bugün aynı soruyu Verity'e soruyorum,
- Où est Verity?
- Verity nerede?
Tu baisais déjà Verity?
O sıralar Verity'i beceriyor muydun?
" Aujourd'hui, en passant devant le bureau, j'ai vu papa caresser le dos de verity.
" Bugün, ofisin önünden geçerken, babamı Verity'nin sırtını okşarken gördüm.
Je sais pour toi et Verity.
Verity ile arandakileri biliyorum.
Tu ne peux pas tout mettre sur le dos de verity.
Her şeyde Verity'i suçlayamazsın.
C'est Verity Thwaites.
Bu Verity Thwaite!
Tu es une amie de Verity?
Verity'nin arkadaşı mısın?
Je me contente d'éviter de rentrer dans les caméras. Ne baisse pas les bras, Verity.
Bütün günümü kameralara çarpmamaya çalışarak harcıyorum,... ama hemen pes etme Verity.
Verity, c'est Sydney.
- Verity, benim Sydney.
Tu t'y connais en enfants?
- Çocuklar hakkında bir şey bilir misin Verity?
Sois une productrice.
Yapımcı ol Verity.
- Sydney veut vous voir.
Sydney seni görmek istiyor Verity.
C'était merveilleux.
İnanılmazdı Verity.
Tu es mon roc, Verity.
- Sen benim tutunacak dalımsın.
Mesdames et messieurs, Verity.
Hanımlar ve beyler, Verity.
Waris Hussein eut une grande carrière au cinéma et à la télévision en Angleterre et aux États-Unis et collabora de nombreuses fois avec Verity Lambert.
Waris Hussein İngiltere ve Amerika'da başarılı bir film ve televizyon kariyeri yürüttü. Bunların arasında Verity Lanbert'la pek çok ortak çalışması oldu.
Verity Lambert devint une légende de la télévision anglaise, et ce, jusqu'à sa mort en 2007.
Verity Lambert, 2007'deki ölümünden önce İngiltere'de yayıncılık alanında bir efsane haline geldi.
À toi l'honneur, Verity.
Evsahipliğini sen yap, Verity.
Vous devriez me rendre visite bientôt, Verity.
- Beni yakında ziyarete gel Verity.
Verity?
Verity?
Voici ma cousine, Verity.
Bu kuzenim Verity.
Miss Verity, je ne peux aller voir votre père que si vous êtes en pleine possession des faits.
Bayan Verity, sen her şeyi öğrenmeden babanın yanına gidemem.
Verity doit être à ma recherche.
Verity beni arıyordur.
Je la tiens responsable!
Suçlanacak kişi Verity!
Verity nous a grandement déçus.
Verity bizi büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
- Verity?
- Verity mi?
- Verity l'a confirmé.
- Verity de onayladı.
Verity vous croit.
Verity size güveniyor.
Je crois Verity.
Ben de Verity'e.
Miss Verity est encore avec cette canaille en dépit de son père?
Bayan Verity babasına rağmen hâlâ o alçakla görüşüyor mu?
Niez-vous que Verity se trouve avec cet homme dans votre demeure?
Verity'nin o adamla senin evinde görüştüğünü inkar mı ediyorsun?
Je ne veux pas me quereller, mais Verity vient avec moi.
Kavga etmeye niyetim yok, Verity benimle geliyor.
- Verity rentrera avec nous.
- Verity bizimle eve dönecek.
Verity?
James Bond.
- Gustav.
Verity ve Bay?
Que diriez-vous de parier, Verity?
Bahse girmek ister misin, Verity?
Sydney veut vous voir, Verity.
Sydney seni görmek istiyor Verity.
Verity!
Verity!
Il n'est venu que pour faire plaisir à Verity.
Sırf Verity'i memnun etmek için geldi.