Translate.vc / Français → Turc / Violet
Violet traduction Turc
2,679 traduction parallèle
Violet, regarde-moi.
Violet, bana bak.
Violet.
Violet.
Violet, réveille-toi.
Violet. Violet, uyan.
Je ne te permettrai pas de me séparer de Violet ou de ces bébés.
Ne Violet'i, ne de o bebekleri benden ayırmana izin vermeyeceğim.
Violet était là aussi.
Violet de yanımdaydı.
Ils ne peuvent pas nous faire du mal, Violet.
Bize zarar veremezler, Violet.
Violet... si tu racontes ce que tu as vu, on dira que tu es folle.
Söyleyemezsin, Violet. Bu bildiklerimizi birine anlatırsan, sana deli derler.
Violet. Désolée, maman.
Violet!
D'abord, je voulais que tu saches... que Violet et moi, on partira demain chez ma sœur.
İlk olarak, yarın Violet'le birlikte, bu evden gidiyoruz. Bir süreliğinde, kız kardeşimde kalacağız.
Violet campe dans sa chambre.
Violet kendini odasına kapattı.
Faites donc une sandwich à Violet, s'il vous plaît.
Beni çekici bulmuyor musunuz? Violet'e bir sandviç yap, lütfen.
Je ferais bien de faire un sandwich à Violet.
Violet'e bir sandviç yapsam iyi olacak.
Maman, il ne faut pas le dire à Violet, d'accord?
Anne, Violet'e söyleyemezsin, tamam mı?
Je crois que je pourrais m'arrêter à Sweet Lady Jane s... et prendre des pâtisseries pour la brave petite Violet.
Tatlı Hanım Jane'nin dükkanına uğrayıp, tatlı Violet'e hamur işi alabilirim sanırım.
Je veux pas en parler avec toi.
- Violet, bu konuyu tartışmak istemiyorum.
J'ai lu tes notes.
Notlarını okudum, Violet.
J'ai envie d'étrangler Violet.
- Violet'ı boğmak istiyorum.
Quand j'y pense, je sais pas si un jour, j'ai été bien avec Violet.
Violet'la ilişkimizi düşünüyorum da hiç iyi bir şey olmamış galiba.
- Tu joues avec le feu.
- Buz üstünde yürüyorsun, Violet.
T'as encouragé son mari à la quitter, donc elle a besoin de moi.
- Sen ayrılmalarını telkin ettiğinden beri o buzda bana ihtiyaç duyuyordu. - Ama artık senin hastan değil, Violet.
Je m'inquiète, je veux t'aider. Mais c'est le secret médical. Arrête de me demander.
Seni önemsiyorum, Violet, yardımcı olmaya çalışıyorum ama anlatamam, o yüzden sorma.
- T'as été un con avec Violet.
- Violet'a karşı çok acımasızsın.
Et elle a raison, c'est une phase nécessaire.
Ama Violet'ın dediği gibi geçici.
Dirige-la ailleurs, Pete, car Violet est fautive, bien sûr, mais elle n'est pas ton ennemie, ni ta mère, et si tu la repousses,
Yeni hedef belirle, Pete. Çünkü Violet kötü durumda. Tabi ki düşmanın da değil, annen de.
Les agissement de Nazir sont verts apres un jaune calme rampant vers un violet méthodique et lourd de sens important et monstrueux
Mora doğru giden sarıdan sonra Nazir'in yeşildeki hareketleri düzenli, anlamlı, önemli ve korkunç.
Et maintenant le violet.
Şimdi de mor oldu.
Vous pouvez m'appeler Violet parce que maintenant je vais vous serrer si fort que ça va vous paraître saugrenu de m'appeler docteur.
Jason, şu sizli bizli konuşmayı bırakalım çünkü birazdan sana sarılacağım. Sarılmak için ilk aşamayı atlatmamız gerekiyor.
- Bon, patient numéro... - Violet.
- Şuradaki hasta ise- -
J'en ai assez vu. - Vraiment?
- Violet, bu kadarı yeterli.
Violet Nordstrom?
Violet Nordstrom?
N'oublie pas le retour de Violet, ce matin.
- Doğru, gitmeden bir uğrayayım. Violet olayını unutma sakın.
- Surprise!
Violet.
Il y a un protocole pour la réintégration,
İade süreci böyle işler, Violet.
Elle n'en est pas capable.
- Amelia istemedikçe- - - İsteyecek durumda değil, Violet.
Mais... En fait, je suis venu pour te parler de Violet.
Aslında ben Violet hakkında konuşmaya gelmiştim.
Alors, que Violet ait veillé un peu tard pour assumer ses responsabilités professionnelles, ne me paraît pas très important, en comparaison.
Violet'ın yapması gereken bir iş yüzünden biraz uykusuz kalması bana çok da önemliymiş gibi gelmiyor.
Mais toi? Tu es en position de force. Tu en profites pour lui mettre la pression.
Ama sen bu otoriter yetkini onu zorlamak için kullanıyorsun ki bence Violet daha fazlasını hakediyor.
- Violet t'as demandé de me parler - Non.
- Buraya gelmeni Violet mı istedi?
En violet!
Mor!
T'as bien entendu, j'ai dit violet.
Doğru duydun, mor dedim.
Le Bluestar en violet?
Mor bir Bluestar.
Pourquoi n'est-il pas rouge comme celui de mon père ou vert comme, comme celui des lutins, ou bien violet comme...
Babamınki gibi kırmızı olamaz mıydı? Ya da yeşil. Bir leprekonunki gibi.
Merci. C'est violet.
Teşekkür ederim, sanırım daha çok mor.
Violet!
Violet!
- Violet.
Violet!
- C'est Violet.
- Violet o.
- Je...
- Violet, sadece dedim ki- -
Tout ira bien.
- Her şey yoluna girecek, Violet.
- Non, Violet!
- Hayır, Violet.
Violet.
- Violet.
Tu prends sa défense, c'est que tu as avancé.
Violet'ı savunmak senin için büyük bir adım.