Translate.vc / Français → Turc / Vivian
Vivian traduction Turc
1,312 traduction parallèle
Le maillot que porte Vivian, on s'est battu pour l'avoir et elle a gagné.
Vivian'ın üzerindeki mayo için kavga etmiştik, o kazanmıştı.
Celui qui soulève Vivian?
Vivian'ı kucağına alan adam?
J'ai gagné Vivian, maman.
Vivian kazandı anne.
A moins que vous sachiez ce qui est arrivé à Vivian.
Vivian'a ne olduğunu biliyorsan başka.
Comme il a pris Vivian.
Vivian'ı aldığı gibi.
Qu'a t-il fait à Vivian?
Vivian'a ne yaptı.
En ce moment même, je suis avec Vivian Morello.
Ve şimdi Bayan Vivian Morello'ylayım.
Bonjour. Vivian Lewis, et voici Katherine Thurston Moore.
Merhaba, ben Vivian Lewis ve bu da Katherine Thurston Moore.
Quand Vivian Michaels a trouvé le travail de ses rêves, elle pensait être comblée,
Çok yakında DVD ve VHS formatında
Vivian est mon héroïne.
Vivian, kahramanım.
- Vivian Johnson.
- Johnson. Vivian Johnson.
- Bonjour, Vivian Johnson.
- Merhaba Vivian Johnson. - Elena Delgado.
- C'était Beale. - Salut, Vivian.
Merhaba Viv.
- Vivian.
- Viv.
- Vivian?
- Vivian.
Ce qui a fait penser à Jack et Vivian qu'ils étaient amants.
Jack ile Viv onlar arasında bir ilişki olduğunu böyle anlamıştı. - İşte.
- Jack et Vivian ont conclu qu'il mentait.
- Jack ve Viv ise onun yalan söylediğini düşünmüştü.
Vivian... Ça peut être très grave.
Vivian bu çok ciddi olabilir.
Vivian, je suis désolé.
Üzgünüm Vivian.
Vivian va bien.
Viv iyi, başardı.
Ma mère a gagné un voyage là-bas, je suis devenue amie avec leur petite-fille, Vivian.
Annem Palm Beach'e bir ziyaret kazanmıştı ben de torunları Vivian'la arkadaşlık kurdum. Çok sevimlidir.
- Oh! Vivian...
- Ah, Vivian...
Le père de Vivian a un ami au journal The Observer.
Vivian'ın babasının Gözlemci'de çalışan bir arkadaşı varmış.
Le père de Vivian, un vieil ami, m'a dit que vous étudiez en journalisme.
Vivian'ın babasıyla dostluğumuz geçmişe dayanır. Senin gazetecilik öğrencisi olduğunu söyledi.
Tiens, Vivian, écoute ça.
Şuna bak.
Vivian?
Viv.
Danny et Vivian sont partis voir.
Danny ile Viv şimdi oraya gidiyor.
Je suis Vivian et voici Martin.
Ben Vivian. Bu da Martin.
Vivian, viens voir ça.
Viv. Şuna bak.
Vivian, viens voir ça.
Viv, şuna bak.
Je suis l'agent spécial Vivian Johnson du FBI.
Ben FBI'dan Özel Ajan Vivian Johnson.
Vivian et Elena arriveront quand au café?
Vivian ile Elena'nın restorana varmasına ne kadar var?
Vivian va se servir d'une couverture pour parler à Robinson.
Evet. Vivian, kılık değiştirip Robinson ile konuşmaya gidecek.
Oui, c'est Vivian.
Evet. ben Vivian.
Avec Vivian, elles sont sur la route 117.
Viv ile birlikte 117. yolda trafiğe takılmışlar.
Vivian, tu connais la chanson.
Yapma, Viv. İşleyişi biliyorsun.
Vivian essaie de trouver le gérant.
Vivian pist müdürünü bulmaya çalışıyor.
Et Vivian Snyder a appelé.
Bir de, Vivian Snyder aradı.
On ne devrait pas bosser sur cette affaire, Vivian.
Bence bu davayla uğraşmamalıyız, Vivian.
Ted Vivian Mosby!
Ted Vivian Mosby!
Bradford Meade, acceptez-vous de prendre cette femme, Wilhelmina Vivian Slater, pour légitime épouse, de l'aimer et de la chérir dans la santé ou la maladie, dans la richesse ou la pauvreté, dans la joie ou la douleur, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Siz, Bradford Emerson Meade, bu kadını, Wilhelmina Vivian Slater'ı, yasal karınız olarak kabul ediyor ve bugünden itibaren hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte ve yoksullukta, iyi günde ve kötü günde ölüm sizi ayırana kadar koruyup kollamayı kabul ediyor musunuz?
Chuck fut éduquée par ses tantes Lily et Vivian, un duo renommé de natation synchronisée
Chuck, Lily ve Vivian teyzeleri tarafından büyütülecekti. Meşhur senkronize yüzme ikilisi.
Elle réfléchit à sa vie avec les tantes Lily et Vivian.
Lily ve Vivian teyzeleriyle geçen hayatı üzerine düşündü.
Elle laisse derrière elle ses tantes, Vivian et Lily Charles...
Teyzeleri Vivian ve Lili Charles ile beraber yaşıyordu.
Tante Vivian et tante Lily étaient tout ce que Chuck avait et avant Chuck, elles n'étaient que toutes les deux.
Chuck'ın hayatta sadece Vivian ve Lily teyzeleri vardı. Chuck'tan önce ise onların hayatlarında sadece birbirleri vardı.
Ignorant le sort de Lily à l'étage, le pâtissier fit de son mieux pour réconforter Vivian.
Lily'nin üst kattaki akıbetinden habersiz,... turtacı, Vivian'ı teselli etmek için elinden geleni yapıyordu.
- Vivian?
Vivian?
- alors Vivian et moi, on va aller voir. - Parfait.
Viv ile ben bunu araştırmaya gideceğiz.
- Je m'appelle Vivian.
- Ben Vivian.
- Vivian, c'était très bien.
Çok iyiydi Viv.
Oui, Vivian.
Evet, Vivian.