English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Vrai

Vrai traduction Turc

138,861 traduction parallèle
Non, mon cul, pour de vrai.
Hayır, gerçek anlamda götüm.
C'est du Rocawear, pas vrai?
Bu Rocawear'den, değil mi?
- Donuts. - C'est pas vrai!
Donut.
Mais tu ne m'as jamais payée pour les photos d'Us Weekly, pas vrai?
Gerçi şu Us Weekly fotoğrafları için bana para ödememiştin, değil mi?
C'est vrai que c'est super émouvant, hein?
Nasıl ama? Çok etkileyici.
Ils ne manifestent pas pour Poussey. Pas vrai?
Dışarıda Poussey için tezahürat yapmıyorlar.
Ce n'est pas un vrai devoir.
Gerçek bir makale değil ki.
J'aimerais que tu aies tort, mais c'est vrai.
Keşke olmasaydın ama doğru söylüyorsun.
Peut-être que ce qu'ils disent des Clippers est vrai.
Belki kırpıcılar hakkında söyledikleri doğrudur.
Mais c'est un vrai voyage cette fois.
Evet, ama bu sefer doğru bu.
C'est évident... on trouve un vrai mur.
Eh, bariz... Gerçek bir duvar bulmak.
Je suis dans un vaisseau spatial... pour de vrai. Un vrai vaisseau.
Bir uzay gemisinde ki..... like, gerçekten.
C'est le premier vrai gel déclenché depuis des années.
Yıllardır ilk defa bu kadar sert bir don oldu.
C'est vrai, ça l'était.
- Öyle ama yoktu.
J'en ai, mais regarde un vrai garçon.
Var, ama bak. Gerçek bir oğlan.
Nous les Wintelers, respectons un vrai rebelle.
Biz Wintelerlar gerçek bir asiye saygı duyarız.
Et si on le suppose vrai, alors, on doit conclure que l'univers n'est pas un enfer mystique hermétique à notre entendement.
Bunun doğru olduğunu varsayarsak evreni kavrama kapasitemizin dışındaki gizemli bir alt Dünya olmadığı sonucuna varmamız gerekir.
Pas vrai?
Değil mi?
Ce n'est pas vrai, Kevin.
- Bu doğru değil Kevin.
Mais c'est pas vrai.
Ama bilmiyoruz.
C'est foutrement vrai.
- Haklısın.
C'est vrai.
Doğru.
Un vrai.
Gerçek bir randevuya.
Oh, c'est vrai!
Tabii ya!
Tu sais à § a, pas vrai?
Bunu biliyorsun, değil mi?
- Pour de vrai?
- Ciddi misin?
à ton retour, on pourrait se voir pour un vrai rencard.
Geri döndüğünde şöyle gerçek bir randevu ayarlarız.
Tout dà © pend, quelle est ta dà © finition de vrai rencard?
Duruma göre değişir, Boone. Gerçek randevudan anladığın ne?
J'irai à un vrai rencard avec toi.
Seninle gerçek bir randevuya çıkarım.
- Ah oui, c'est vrai.
- Evet, öyle.
C'est vrai?
Demek öyle hissediyor.
Ah oui, c'est vrai. J'en ai rien à foutre.
Doğru ya, sikimde bile değil.
Mais les garà § ons peuvent aussi en profiter, pas vrai?
Gerçi erkekler de faydalanabilir, değil mi?
Il n'est jamais trop tà ´ t, pas vrai?
- Çok erken diye bir şey yoktur, değil mi?
C'est vrai.
Öyleyimdir.
C'est vrai, tu as un trà ¨ s beau sourire.
Doğru, çok güzel bir gülümsemen var.
- Quoi? C'est vrai?
- Ne, ciddi misin?
C'est vrai.
Öyleyim.
Pour de vrai.
Gerçekten öyleyim.
C'est pour à § a que nous sommes lÃ, pas vrai?
Bu yüzden buradayız, değil mi?
Et vous n'avez jamais eu ce chien, pas vrai?
Ama o köpeği sen de hiç alamadın, değil mi?
C'est vrai.
- Evet.
- Je pense que c'est vrai.
- Bence doğru.
C'est tellement vrai.
Bu çok doğru.
Tellement vrai.
Çok doğru.
T'as déjà eu du vrai?
Hiç gerçek bir şeyler yedin mi?
C'est un vrai intello.
Tam bir inek.
Tu dois ressembler à un vrai Comanche.
Gerçek bir Komançi gibi görünmelisin.
Tu sais que c'est vrai.
Öyle ama.
- C'est vrai.
- Doğru.
C'est vrai.
- Doğru.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]