Translate.vc / Français → Turc / Vêtements
Vêtements traduction Turc
13,213 traduction parallèle
Oui je porte les mêmes vêtements que hier soir.
Evet, dün geceden kalma aynı kıyafetleri giyiyorum.
Les pauvres ont enlevés leurs vêtements et se sont jetés dans la neige. Avec des ceintures autour du cou?
Bazen ciddi hipotermilerde hastalar üstündekileri çıkarıp karda koşarlar.
Je connais pas grand-chose aux vêtements de fille.
Kızların kıyafetleriyle ilgili pek bir şey bilmiyorum.
Si tu ne l'aimes pas, tu peux imprimer des vêtements ici.
Hoşuna gitmediyse, buradan kıyafet çıkarabilirsin.
Tout ce que tu dois faire, c'est nous tenir au courant et nous fournir les vêtements. Pour qu'on s'intègre.
Tek yapman gereken partiler nerede bize söylemek ve giyinmek.
En dessous de l'amour et du désir qui déchirai nos vêtements, il y avait la personne avec qui je voulais partager chaque détails de ma vie.
Aşk ve birbirimizin giysilerini parçalama konusundaki arzuyu bir kenara koyarsak o benim hayatımın tüm detaylarını paylaşmak istediğim arkadaşımdı.
Donc elle a éteint son humanité, est retournée au dortoir pour prendre ses vêtements et ses cartes de remerciements et a quitté la ville?
Caroline kapı menteşeleri dışında her şeyi götürmüş. Ne yani? Öylece insanlığını kapattı yurda geldi, tüm kıyafetlerini ve teşekkür notlarını alıp kasabayı terk mi etti?
Nouveaux draps, nouveaux vêtements.
Yeni çarşaflar, yeni kıyafetler.
Hein? Vous connaissez un endroit où ils vendent des manteaux et des vêtements chaud?
Mont ve termal iç çamaşırı satan bir yer var mı?
Et bien, porter des sous-vêtements sur le mur devrait être une de ses règles.
Evet, tırmanma duvarındayken iç çamaşırı giyiyor olmak da kurallardan biri olmalı. Louis, Lily'le olan oyun randevun hakkında heyecanlı mısın?
Si nos vêtements était honnêtes, les miens diraient "Emoustillé".
Elbiselerimiz dürüst konuşuyorsa benimki "azmış" derdi.
Je vous ai apporté des vêtements plusieurs fois.
Birkaç kez kıyafet getirmiştim.
Surtout des sous-vêtements
Çoğunlukla iç çamaşırı.
A en juger par les vêtements, ça ressemble à un adolescent.
Evet, kıyafetlere bakacak olursak genç birisi.
Aucune trace d'étranglement, aucun signe de l'équipement qu'ils transportaient, pas la moindre trace de leur vêtements.
Boğuşma izi yok, yanlarında taşıdıkları ekipmanlara dair ipuçu yok, kıyafetlerinden bir parça bile yok.
Non, mes vêtements lui étaient égal.
Hayır, giyinmek konusunda bir şey öğretmedi.
Il aimait mes sous-vêtements.
Sadece soyunmayı.
Apparemment, quelque chose enlève des gens, et ne laisse que leurs vêtements.
Görünüşe göre biri insanları kaçırıp elbiselerini bırakıyor.
Enlève tes vêtements.
- Soyun.
Quels beaux vêtements.
Elbiseler ne kadar da güzel.
Je n'y ai pas cru, moi non plus, mais après J'ai mangé 9 glaces de minuit à 3h du matin, et mes vêtements ne me vont plus Et après il y avait tout ce truc avec le docteur et l'échographie, donc...
Ben de inanamadım ama sonra geceden sabah 3'e kadar 9 kremalı dondurma yedim hiçbir kıyafetim üzerime olmadı ve sonra bir de doktorla ve ultrasonla geçen kısım var...
Georgia, rassemble les vêtements de Meena.
Georgia sen de Meena'nın kıyafetlerini bir araya topla.
Ses vêtements, ses sachets, ses calebasses!
Giysilerini, torbalarını, asma kabaklarını!
Il m'achète de la nourriture et des vêtements. Et maintenant il dit je gots aller.
Bana yiyecek ve kıyafet alıyor ama şimdi gitmem gerektiğini söylüyor.
On vous trouvera des vêtements, à manger.
Sana temiz kıyafetler ayarlarız. Biraz da yemek.
Merci pour les vêtements.
Elbiseler için sağ ol.
Mais je me disais que peut-être ces vêtements pourraient être optionnels ce week-end, si tu es d'accord.
Hafta sonunda giyinmek isteğe bağlı olabilir dedim tabii senin için de uygunsa.
Où sont mes vêtements?
- Kıyafetlerim nerede?
J'ai attaché mes vêtements, j'en ai fait une boule, Et, je les ai utilisé comme un grappin.
Tüm kıyafetlerimi birbirine bağladım, hepsini kütüğe bağladım onu da filika demiri gibi kullandım.
Si elles sont comme nous, où sont les photos d'elles avec des sous-vêtements sales?
Peki, madem bizim gibiler iç çamaşırlarının tersine dönük fotoğrafları nerede?
Nous nous approprierons leur langue, leur terre, leurs vêtements, la peau de leurs visages, nous nous emparerons de tout ce qui fait ce monde.
İnsanların konuştukları dillerini, topraklarını, giysilerini yüzlerindeki derileri ele geçireceğiz. Bu dünyadaki her şey bizim onları almamızı bekliyor.
Il avait du sang sur la bouche, sur ses vêtements.
Ağzında, giysilerinde kan vardı.
lit mal fait, vêtements non-réglementaires.
Yatağı düzgün yapmama, kurallara uymayan kıyafetler.
J'ai été dans votre chambre, où j'ai vu votre important autel avec des bougies diaboliques, des photos déchirées de mon visage et mes sous-vêtements volés.
Az önce senin odandaydım. Ş eytani mumlar ve benim gözleri oyulmuş resimlerim ve birkaç tane de çalınmış iç çamaşırımdan oluşan mabedini buldum.
Ces salopes de sororités se trimballant presque en sous-vêtements, hurlant être traitées comme des femmes objets.
O birlik üyesi kaltaklar resmen iç çamaşırlarıyla dolanıyorlar etrafta sonra metalaştırılıyoruz diye bas bas bağırıyorlar.
D'accord, mais je prends vos sous-vêtements.
Gideceğim ama yanıma bir çamaşırını alacağım.
Oncle Karl vient ici tous les automnes avec des malles pleines de vêtements pour moi.
Cemil amca, her sonbahar gelir ve denemem için kamyonlar dolusu kıyafet getirir bana.
Et tu vas faire quoi avec ces vêtements de l'année dernière? Brûle-les.
Geçen yılki kıyafetlerini napıyorsun peki?
Pour ma part, je suis contente que tu me suives. Et,... tu as acheté ces vêtements!
Hey, ben, katıldığına memnunum.
À qui sont ces vêtements ensanglantés?
Bunlar kimin kyafetleri?
- J'irai récupérer mes vêtements.
- Giysilerim için geri geleceğim.
Loyer, sous-vêtements et soutifs, manucure, maquillage, nourriture, voyages, sans compter que Riley touchait 10 %.
Kira, iç çamaşırı ve sütyen, tırnaklar, makyaj, yemek, uçuşlar, ve Riley için de % 10 almak zorundaydık.
Tu n'enlèveras jamais l'odeur de barbecue coréen de tes vêtements.
Kore barbeküsünün kokusunun, kıyafetlerinden çıkmayacağını biliyorsun.
Vous êtes une image de santé, vêtements confortables, nourriture dans votre ventre.
Sağlığın yerinde, rahat kıyafetlerin var, karnın tok.
Oui je te donnerai à manger et je te donnerai un lit et je te donnerai des vêtements, mais tu travailles pour moi sans paye.
Evet, sana yemek vereceğim ve kalacak bir yatak vereceğim ve giyecek kıyafetler de vereceğim, fakat benim için parasız çalışacaksın.
Udi m'a apporté des vêtements, donc...
Udi birkaç kıyafet verdi...
Pourquoi tu ne portes pas de sous-vêtements? Quoi?
- Neden iç çamaşırı giymiyorsun?
Je parle de Pam et Krieger courant à travers une installation militaire top-secrète en sous-vêtements!
Pam ve Krieger'ın çok gizli bir askeri üste iç çamaşırlarıyla dolaşmalarından bahsediyorum.
Je ne savais pas que j'avais laissé des vêtements ici.
Burada kıyafet bıraktığımı bilmiyordum.
Au début, nous pensions à une esclave en fuite, mais son maintien, ses vêtements et son attitude sont inhabituels.
İlk başta kaçak bir köle sandık, ama görünüşü, kıyafetleri bizden çok farklı.
Ces vêtements sont d'un design étrange.
Kıyafetleri bizden değil.