Translate.vc / Français → Turc / Weekend
Weekend traduction Turc
1,116 traduction parallèle
Pour finir, si vous vous sentez l'envie de frapper un sans-abri, je le ferais ce weekend à votre place.
Ve evsiz bir kızı hamile bırakmayı düşünüyorsanız haberiniz olsun... bu uygulamayı bu haftasonu başlatacağım.
On a passé tout le weekend à constuire une maison pour les sans abris.
Bu hafta sonunda bile birlikteydik, evsizlere ev yaptık.
Et si on allait pique-niquer le weekend prochain?
Gelecek hafta pikniğe gitmeye ne dersin?
C'est qui ce fichu Bernie? ! Weekend at Bernie's *.
- Bernie de kim yahu?
Et si vous pensez pouvoir répétez ça comme Weenie, vous pouvez gagner 97.1 $ pour votre prochain weekend.
Eğer sizde Winnie gibi söylebileceğinizi düşünüyorsanız.. ... bizden 97.1 Dolar kazanabilirsiniz.
Nous-Nous avons un Trouduc'! Weekend cool au matin, 97.1 FM.
Cool Weekends sabahları, 97.1 FM'de.
Weekend cool au matin avec Weenie et Trouduc'.
Cool Weekends sabahları, Weenie ve Butt'la.
- Weekend cool au matin!
Cool Weekends sabahları.
- Weekend cool.
Cool Weekends.
Weekend cool...
Cool Weekends.
Oh, snap! Ca va être un long weekend.
Bu uzun bir haftasonu olacak.
J'ai dit, ça va être un super weekend!
Dedim ki, bu inanılmaz bir haftasonu olacak. Evet!
En fait, Yonk m'emmene à à New York pour le weekend.
Aslına bakarsan, Yonk beni hafta sonu için New York'a götürüyor.
Passe un bon weekend.
İyi bir doğum günü geçir.
Je pensais... Qu'on devrait partir le weekend prochain.
Düşünüyorum da haftasonunu dışarıda geçirmeliyiz.
L'équipe de football de Waverly jouait à l'extérieur... donc le terrain était vide tout le weekend...
Waverly'nin futbol takımı deplasmandaydı. Kulübe bütün hafta boştu.
Je ne pense pas qu'on pourra le faire avant, euh, le weekend prochain.
Bunu önümüzdeki haftaya kadar yapabileceğimizi sanmıyorum.
Mais les quahogiens peuvent se réjouir, car Miss Fuller va venir au centre commercial de Quahog ce weekend, pour inaugurer le nouveau magasin "Vêtements de Garnements."
Ama Quahoglular için güzel bir haber var. Olivia Fuller "Brat Wraps" çocuk kıyafetleri mağazasının açılışı için Quahog alışveriş merkezinde olacak.
Brian, on doit aller là-bas ce weekend et l'embarrasser à mort.
Brian, bu haftasonu oraya gidip o kızı rezil etmeliyiz.
C'est la pâte à modeler que je t'ai offerte ce weekend?
Sana geçen haftasonu aldığım oyuncak değil mi bu?
Est-ce que c'est la pâte à modeler... que je t'ai offerte... ce weekend?
Sana... geçen... haftasonu... aldığım... oyuncak mı bu?
Passe un bon weekend, Kitty. Toi aussi.
Sana da.
Tu lui as parlé tout le weekend comme s'il était la femme de ménage. C'est vrai?
Tüm hafta sonu onunla sanki hizmetçiymiş gibi konuştun.
Vous vous souvenez de la fois où on l'a entendue rire et qu'on a cru qu'elle regardait Week-end chez Bernie, alors qu'en fait, elle regardait Week-end chez Bernie 2?
Hatırlıyor musunuz, onu gülerken duymuştuk ve onun Weekend At Bernie's'i seyrettiğini sanmıştık, sonra Weekend At Bernie's 2'yi seyrettiği ortaya çıkmıştı?
J'ai eu un weekend très instructif, tu sais.
Çok öğretici bir haftasonu geçirmiştim.
Et, un weekend, on initiait les nouveaux membres...
Ve bir haftasonu, takıma yeni oyuncular alıyorduk...
Mon ex ne me laisse jamais la voir les weekend, mais elle a un imprévu.
Eski karım onu hafta sonları görmeme asla izin vermez. Ama bir şey olmuş.
Si "problèmes" signifie ne pas répondre à mes appels de tout le weekend, alors oui.
Problemden kastın tüm hafta telefonlarıma cevap vermemekse, evet.
J'ai commencé à penser à elle comme la première fois que je l'ai vue, tu sais, quand tu l'as ramené à la maison en rentrant du lycée ce weekend.
Onunla ilk karşılaşmamdaki gibi. Hani siz üniversitedeyken ilk kez hafta sonu onu bize getirdiğin gün gibi.
Eh bien, deux et trois en un weekend.
Şey, iki ve üç günlük hafta sonu.
Ou trois, si tu comptes le weekend comme un seul.
Veya üç, eğer hafta sonunu bir olarak sayarsan.
Il y a eu un weekend?
Hafta sonu mu vardı?
Eh bien, ça s'est éternisé en un weekend.
Şey, hafta sonuna dönüştü.
"On est déjà au Nevada, on pourrait aussi bien en faire un weekend."
"Neredeyse Nevada'dayız, bunu hafta sonuna çevirebiliriz."
Le spa a une chambre pour ce weekend, si tu veux réessayer, mais ma sœur ne pourra pas prendre Zack.
Haftasonunda kaplıcanın boş bir odası varmış eğer tekrar gitmek istersen, fakat kardeşim Zack'i alamayacak.
La famille du frère de mon mari va venir le weekend prochain et je me demandais si vous pourriez tondre votre pelouse?
Kayınbiraderim ve ailesi önümüzdeki hafta bize geliyor da mümkünse bahçene çeki düzen verebilir misin acaba?
En fait, je me demandais, comme on fait un petit barbecue de noël ce weekend, si ça vous dirait de passer.
Bu haftasonu Noel için küçük bir mangal partisi vereceğiz. Sen de katılmak ister misin diye soracaktım.
Ce weekend, tu prends une babysitter, et tu emmènes ta femme dans un bon restau.
Bu hafta sonu bir bakıcı.. bul. Karını güzel bir yemeğe çıkart.
Je continuerai mes recherches ce weekend.
Hafta sonu biraz daha okuyayım.
Vous êtes le seul ce weekend, chéri.
Bu hafta bir tek sen varsın tatlım.
J'ai fait en sorte qu'elles viennent nous rendre visite ce weekend.
Onlara davetiye gönderdim, hafta sonu buraya gelecekler.
Peut-être du fait qu'il est excité de planifier votre weekend.
Belki hafta sonunuz için duyduğu heyecandandır.
C'était une bonne idée de sortir ici ce weekend.
Hafta sonunda buraya gelmek süper bir fikirdi.
Bien qu'il ait fait fortune dans la construction, il pourrait facilement claquer 2 millions ce weekend.
ama inşaat işinden bir servet yapmış, Kolayca 2 milyon dolar harcıyabilir.
Non, on est restés dans un hotel et on a fait l'amour tout le weekend.
Hayır, bütün bir haftasonu otelde kaldık ve seviştik.
Les sorties du weekend, le-le petit déjeuner au lit.
Hafta sonu kaçamakları, yatakta kahvaltı.
Je pourrais partir en weekend avec vous.
Hafta sonunu seninle geçirebilirdim.
[*] "Weekend at Bernie's".
Sinema şaheseridir.
Je pensais qu'on pourrais sortir ce weekend.
Gerçekten mi?
C'est Weekend chez Bernie.
Bu Bernie'lerde verdiğin parti.
Toi et moi ce weekend.
Bu hafta sonu sadece ikimiz.