English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Yet

Yet traduction Turc

82 traduction parallèle
- Qu'est-ce qui vous intéresse dans "L'Odyssée"? - Je ne sais pas encore. - He doesn't know yet.
Henüz tam emin değilim.
Yet, donne m'en une!
Yolla bir tane!
UN AVION SOVIÉTIQUE S'ÉCRASE À ROME
S ovyet yolcu uçağı Roma Havaala vyet yolcu uçağı Roma Havaalan yet yolcu uçağı Roma Havaalanı et yolcu uçağı Roma Havaalanı't yolcu uçağı Roma Havaalanı'n yolcu uçağı Roma Havaalanı'na yolcu uçağı Roma Havaalanı'na olcu uçağı Roma Havaalanı'na d lcu uçağı Roma Havaalanı'na dü cu uçağı Roma Havaalanı'na düş u uçağı Roma Havaalanı'na düşt uçağı Roma Havaalanı'na düştü uçağı Roma Havaalanı'na düştü. çağı Roma Havaalanı'na düştü.
Et pourtant vous me dites que vous ne pouvez pas attaquer au matin?
And yet you tell me that you cannot attack in the morning?
Banner yet wave
Hâlâ dalgalanıyor mu?
" Ere yet the salt of most unrighteous tears
"En günahkar göz yaşının tuzu musun sen..."
- Mon français est rouillé. - Bon appétit!
- "Afıyet olsun!"
"yet everyone knows, but he"
O hariç, bunu herkes biliyor.
"Yet we may as well have been hundreds of miles apart"
Şimdi aramızda binlerce kilometre olduğunu biliyoruz.
"Ain't Seen Nothin'Yet."
- "Daha bir şey görmedik!"
T'as invité ta bête de cirque à quat z-yeux au bal?
So, you asked your four-eyed circus freak to the prom yet?
Oui, mais je suis le meilleur pote, toujours sous son nez. Elle ne s'en rend pas compte, mais ça viendra.
But I'm the best friend, and I've been in front of her the whole time and she just doesn't realize it yet, but she will.
I don t have any references yet.
İyi... Henüz bir referansım yok.
Mon champ d'action est limité.
Benim faalıyet alanım kısıtlı.
And yet to times in hope, my verse shall stand Praising thy worth, despite his cruel hand.
" Ve dizelerim umut zamanlarında durmalı
@ @ @ @ @ @ Worst one yet. @ @ @
Başka bir "kulak parmaklama" vakası mı?
Même si je suis sûr que tu feras preuve de ton habituelle perspicacité pour nous pondre encore un de tes exposés révélateurs.
Though I'm sure you're working your usual insightful magic on what will prove to be yet another eye-opening exposé.
Rous-pé-ter!
Şi-ka-yet.
O dites-moi, cette bannière étoilée flotte-t-elle encore
"O say, does that star-spangled banner yet wave" "O'er the land of the free-e-e-e-eee"
Baisse-toi.
Yere yet. Yat.
What? Yet most warped.
Bu da benim daha da kötü rahatsızlanmama sebep oldu.
So l'm always conflicting with these positions swings yet to not importarmi, not wanting and not power still trying to affermarmi with others.
Ama ben, bu ince çizgiyi her zaman buldum, ilgilenmemenin, istememenin, ait olmamanın bir tarafıydı bu. Ama, hâlâ insanlara kendimi kanıtlamaya çalışıyorum.
"the best is yet to come"
( the best is yet to come )
Et pourtant ce fut le cas
And yet, it did.
Ne sois pas trop excité, grand garçon. On ne s'est pas encore mis d'accord sur le marché.
Fazla heyecanlanma, koca adam, you haven't closed the deal yet.
Yet those hands will never hold anything.
Bu eller bir daha hiçbir şey tutamayacak.
" You promise me heaven, yet put me through hell.
# You promise me heaven, yet put me through hell. #
Shipoopi, Shipoopi, Shipoopi But you can win her yet
Shipoopi, Shipoopi, Shipoopi Ama onu henüz kazanamazsın
You... can... win... her yet...
Onu henüz kazanamazsın
And yet we ve just begun
# Yine de, daha yeni başladık... #
Oh, il ne sait pas ce que j'ai découvert... pas encore.
Oh, benim ne bulduğunu bilemez... yet.
- Lafayette, ça s'écrit L-A-F-A-Y-E-T-T-E.
"La-fa-yet-te" diye heceleniyor.
L am not a girl, not yet a woman!
Kız değilim artık, ama pek kadın da sayılmam.
#'Cause the best is yet to come #
Çünkü, en iyisi yeni geldi
QUEDUMUSCLE
Tony "The Best is Yet to Come" ı söyledi.
- # But I haven t fallen in quite yet # - Je t'aime aussi, Tess.
Ben de seni seviyorum, Tess.
Et jouer les ménagères, ce n'est pas un truc que je trouve suffisant.
Bu anlaşmayı bozar Benim için, ve bir noktada Evcilik oynamak yet-yeterli olmayacak.
And thou opposed, being of no woman born, Yet will I try the last.
Bir kadınla karşı karşıya kalmış olmasam da sonuna kadar savaşacağım.
Je verrai avec Dana pour voir si Cole a appelé.
I'll check with Dana to see if Cole's called in yet.
Le mec de Are We Having Fun Yet.
Yaş günü partisindeki "Eğleniyor muyuz?" çocuk.
♪ Yet you re my favorite work of art ♪
♪ Yet you're my favorite work of art ♪
Yet so far apart
* Ama bir o kadar da uzağız *
Cette situation apparaît comme de la faiblesse.
Bu durum zafıyet olarak değerlendiriliyor.
♪ Is it over yet?
* Bitti mi? *
J'ai cru avoir le temps de descendre mes poubelles.
Biri telefonu kullanıyordu, sanırım zamanında yet- -
Rio Yet...
Rio Yeti.
- Madame.
"Yet."
# Not in love with you quite yet # - George. # My heart s beginning to #
George.
♪ Baby, look at me and tell me what you see ♪ ♪ You ain t seen the best of me yet ♪
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Edit!
L'obélisque de Washington le regarde en disant...
Yeter.Yet...
Warwick hasn't bid yet.
- Warwick bağış yapmadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]