Translate.vc / Français → Turc / Yogurt
Yogurt traduction Turc
818 traduction parallèle
Qui ose entrer en la presence sacré et terrible de l'éternel sait-tout, Yogurt?
Ölümsüz, bilge, kutsal ve korkunç Yoğurt'un huzuruna girmeye, kim cesaret etti?
Yogurt, le sage. - Yogurt, le tout-puissant!
- Güçlülerin güçlüsü Yoğurt!
Mais, Yogurt, quel est cet endroit?
Ama, Yoğurt, burası neresi? Sen burada ne yapıyorsun?
Yogurt!
Yoğurt!
Je déteste les yogurt!
Yoğurt!
Yogurt a le Schwartz.
- Hayır, içeri giremeyiz.
- Merci pour l'essence, Yogurt. - Pas de quoi. Et voilà.
- Yakıt için teşekkürler, Yoğurt.
- Au revoir, Yogurt.
- Güle güle, Lone Starr.
- Et cette bague que Yogurt t'as donné? - Oh, ouais.
- Ya Yoğurt'un sana verdiği yüzük?
Alors, Lone Starr, Yogurt t'as bien formé.
Evet, Lone Starr, Yoğurt seni iyi eğitmiş.
Yogurt m'a donné ce gateau de la fortune.
Yoğurt bana bir fal kurabiyesi vermişti.
- Yogurt!
- Yoğurt!
- Bye, Yogurt.
- Hoşça kal, Yoğurt.
Et, Yogurt,... merci.
Ve, Yoğurt,... -.. teşekkürler.
Quels soldats, face de lait caillé?
Ne askeri, yoğurt suratlı?
Un demi-pot de yaourt.
Şimdi... Bak, yarım kavanoz yoğurt alıyorsun...
Pourquoi venir ici?
Yoğurt yeme yarışına gitseydik.
Tiens. T'as du sucre ici, un yaourt et puis des fruits.
Şeker burada, yoğurt ve meyve de var.
Figues, yaourt et un café bien noir.
Taze incir, yoğurt, koyu kahve. Teşekkürler.
Yaourt, jus de carotte, fromage blanc, miel bio... sans graisse, et des oeufs, fécondés.
Yoğurt, havuç suyu, süzme peynir organik bal, yağsız, yumurta, kümes dışında beslenenlerden.
Celui qui inventera le rebord de fenêtre compartimenté un pour le lait, un pour les yaourts... se fera une fortune.
Birinin özel bölümlü pencere pervazı icat eder mi diye hep düşünmüşümdür. Bir bölme süt için, bir bölme yoğurt için. Bundan çok para kazanırdı.
Avec du yaourt et du jus de citron?
Yoğurt ve Limon suyuna mı?
Yaourt maigre?
Düşük kalorili yoğurt?
Yaourt le midi, et beaucoup de ça.
Öğlende yoğurt ve ardından bu hareketler.
Et si j'ai encore faim, un yaourt.
Hala açlık hissedersem, bir yoğurt getirirsiniz.
Un yaourt.
Bir yoğurt.
- J'aime pas mon yaourt.
- Yoğurt sevmiyorum.
Je préférerais un yaourt quand même.
Yoğurt tercih ederdim.
Une meule de fromage, du beurre et du miel en rayons.
Bir kalıp peynir, tereyağı, yoğurt ve bal.
" Salade verte, entrées diverses, croque-monsieur, yaourt et café.
Bin Ada soslu küçük kase yeşil salata. Kızarmış peynirli sandviç, yarım kase yoğurt ve kahve.
- Du yaourt?
- Yoğurt?
Et un pot de yaourt.
Bir kâse de yoğurt lütfen.
"Chacun ses goûts"!
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır.
Avec, peut-être, un yaourt et un pamplemousse.
Belki yoğurt ve greyfurtla.
- Vous voulez du yaourt?
- Yoğurt ister misin? - Hayır, teşekkür ederim.
- On se voit ce midi, d'accord?
Ve üzümlü yoğurt. Öğle yemeğinde, tamam mı?
À tout sauf à la prune.
Ve yoğurt. Erikli.
Essaie de le garder au frais, il y a du yaourt.
Soğuk tutmaya çalış, içinde yoğurt var.
En dessert, le space yoghourt avec des noix de cola concassées.
Tatlı olarak, kola cevizi doğranmış esrarlı yoğurt alacağım.
Je prendrais un shake au yogourt vanille.
Vanilyalı yoğurt, milkshake, lütfen. Mikrop.
Vous avez du yogourt sur la figure.
Yüzünüzde yoğurt kalmış.
Ne t'énerve pas, ce n'est que du yaourt.
Sakin ol, sadece yoğurt.
Desserre ta cravate, prends un yaourt.
Gravatını gevşet ve bir yoğurt kap.
Yogurt?
Yoğurt mu?
Qui ne l'a pas?
Bilge Yoğurt.
- Yogurt, le magnifique.
- Görkemli Yoğurt.
Svp, svp, ne déclenchez pas un scandale.
Lütfen, lütfen, fazla abartmayın. Ben sade Yoğurt'um.
Je suis simplement Yogurt.
- Ama sen...
Yogurt!
Bu bir "Y".
C'est trop puissant.
Yoğurt Schwartz'a sahip.
- Et aussi le commerce de yaourts.
Ve de ev yapımı yoğurt işinden.