Translate.vc / Français → Turc / Âme
Âme traduction Turc
14,082 traduction parallèle
Je suis proprio. Je suis l'âme de cet endroit.
- Ben patronum, buranın hepsi benim.
Mais depuis que tu es entrée dans ma vie, tu as redonné vie à mon corps sans âme.
# Ah, gönül dünyam kaldı yapayalnız # # Tek vücuttuk, tek ruh olduk # # Bak geldim bu duruma #
Nous sommes deux corps mais une seule âme.
# Biz tek ruhuz, ayrılmışız iki bedene #
À n'en pas douter, la Pègre dévore et notre personnalité et notre âme.
Hiç kuşkusuz, mafyalık işi insanı yavaş yavaş yiyip bitirir.
Mais ce sort est spirituellement lié à l'âme d'Abraham Van Brunt.
Ama bu kolye Abraham Van Brunt'un ruhuyla bağlantılı..
Et je reviens à la question qui résonne dans mon âme.
Ve kendi kendime şu soruyu sordum :
Je préfererais passer ce temps à faire le deuil de la perte de mon âme sœur, mais si honorer ses souhaits signifie, me présenter devant la cour... c'est ce que je dois faire.
Zamanımı ruh eşimin yasını tutarak geçirmek istiyorum ancak onun dileklerini yerine getirmek için mahkemeye gitmem gerekiyorsa bunu yaparım.
Je pensais que son âme montait au ciel.
Ruhunun gökyüzüne yükseldiğini sanmıştım.
- En haut avec Volker, vendant son âme au plus offrant.
- Yukarıda Volker'la. Ruhunu en yüksek teklif verene satıyor.
J'attends ici depuis presque une heure. Je n'ai pas vu une âme.
Bir saattir buradayım, kimseyi görmedim.
Protégez ce corps et cette âme.
Bu bedeni ve bu ruhu koru.
À l'intérieur, son âme était noire.
- İçi kötüydü. - Aman Tanrım.
Il est un dyade. Seuls les anges supérieurs sans corps sont assez puissants pour former un dyade avec une âme humaine.
Sadece bedenden ayrılmış üst melekler insan ruhuyla bir çift canlı olabilir.
Protège nous, corps et âme.
Bizi, bedeni ve ruhu koru.
Oui, il s'agit de l'énergie restante après une mort traumatisante, que certains appellent l'âme, est séparée du corps trop rapidement, elle s'attarde, incapable de partir.
Evet, enerji yüzünden. Eğer kişi travmatik bir şekilde ölmüşse olur. Ruh vücuttan çok hızlı ve istenmeyen bir şekilde ayrılmışsa oluyor.
Et si ça l'est, si l'âme existe en tant qu'énergie, comment peut-elle être détruite?
Ruhumuz enerji formundadır. Öyleyse nasıl yok edilebilir?
Cela dit que notre âme existe, de manière neurologique.
Nörolojik olarak düşünürsek, ruhlarımızın da var olduğunu söylüyor.
Dans ma culture, il y en a qui croient qu'il y a un nombre déterminé d'incarnations pour une âme humaine.
Benim kültürümde, bir inanç vardır. İnsanların ruhlarının sınırlı bir sayısı vardır.
J'ai consommé l'âme de Mendoza, donc pendant une courte durée, je peux le projeter dans votre esprit.
Az önce Memur Mendoza'nın ruhunu tükettim bu da bir süreliğine de olsa, zihninize onun görüntüsünü yansıtabilmemi sağlıyor.
Ils n'ont pas d'âme. C'est ça, le goût.
Ruhları olmadığı için, lezzetin ta kendisiler.
Ton cerveau de singe lutte contre ton âme culebra.
O, senin maymun beyninin yılan ruhunla çatışmasından oluyor.
Sa perte, sa vie... et une tâche sur mon âme.
Onun kaybı, hayatı... Benim ruhumda bir leke. Ben bunu taşıyamam.
Il a éjecté mon âme, l'a arrachée de mon corps.
Ruhumu çıkardı ve bedenimden söktü.
Contrairement aux possédés... Ton mot, pas le mien... les anges supérieurs partagent le contrôle du corps avec l'âme humaine.
Sekiz topların aksine, senin terimin, benim değil, üst melekler vücut kontrolünün bir kısmını insanlarla paylaşabilir.
Enfin, une âme soeur.
Sonunda kafa dengi birini buldum sanırım.
C'est ce dont ton âme a besoin... Des sandales?
Ruhunun ihtiyacı sandaletler mi?
J'absorbe les pêchés des autres, noircissant mon âme pour garder les leurs pures.
Başkalarının günahlarını emer, ruhlarını saf tutmak için kendiminkini karatırım.
- Chaque âme vivante.
- Nefes alan herkesi.
Ils disent que l'âme de l'homme pèse 21 grammes.
İnsan ruhunun ağırlığına da 21 gram derler.
- Elle est une âme très gentil et doux.
- Çok nazik ve iyi birisi.
Il m'a dit un jour de ne pas abandonner mon âme comme il l'avait fait.
Bir keresinde bana onun gibi ruhunu terk etmememi söylemişti.
Je sauve ton âme.
Ruhunu kurtarıyordum.
Autant que Watson et moi ayons pu en juger, elle n'a aucun mobile, pas comme les industriels sans âme d'AgriNext.
Watson'la anlayabildiğimiz kadarı ile olayı gerçekleştirmesi için hiç bir sebep yok. Sadece duygusuz kurumsal bir golem olabilir. O da AgriNext.
Sinon, ton âme va dépérir. et tu as abandonné la joie, alors j'ai été chercher un sapin.
Yoksa ruhun kuruyup katılaşır ve neşeni kaybedersin.
C'est le seul moyen pour que tu gardes ton âme.
Ruhunu ancak bu şekilde korursun!
Hé! Ne les laisse pas prendre ton âme, Frank!
Ruhunu ele geçirmelerine izin verme Frank!
Ne les laisse pas prendre ton âme!
Ruhunu ele geçirmelerine izin verme!
Seul Dieu voit son âme.
Sadece Tanrı onun ruhunu görür.
Tu sais ce qu'es l'âme du génie?
Deha ruhu nedir bilir misin?
J'ai convoqué son âme.
Ruhunu çağırmak için kullandım.
Selon les paroles de mon père, pour sauver mon âme.
Babamın kendi sözleriyle, ruhumu kurtarmak için.
Vous devez admettre que cette hallucination est la cause de votre âme perdue.
Bunlar hüzünlü ruhunun sana.. gösterdiği halüsinasyonlar.
Vous avez vendu votre âme!
Götürün onu.
C'est le seul moyen de retirer la tâche de mon âme immortelle
Fani ruhumun lekesini temizlememin tek çaresi bu.
Ce travail vole ton âme, Ryan.
Bu iş, ruhunu çalıyor, Ryan.
Je suis un loup seul dans l'âme.
Sonuçta ben yalnız kurtum.
Brisez le crâne pour libérer l'âme!
Ruhunu serbest bırakmak için kafatasını parçala!
Mais on est coincés dans l'eau tandis que notre âme sœur marche peut-être sur la rive, si bien qu'on ne saura jamais qu'elle existe.
Fakat sen suya hapsolmuş durumdasın ve o mükemmel birisi sahil boyunca yürüyor olabilir ve sen onun varlığından hiç haberdar olamayabilirsin.
" Salut, tu te rappelles lorsque t'étais avec moi et j'ai replongé dans un crise et je t'y ai emmené avec moi et je t'ai dévoilé les parties les plus sombres de mon âme à minuit?
"En savunmasız olduğum ve üzerimde olduğun o anı hatırlıyor musun?" "Tavşan deliğine düşmüştüm ve sen de beni aşağılara sürüklemiştin." "Gece yarısında ruhumun en karanlık kısımlarını seninle paylaşmıştım."
Voir dans son âme.
Onun ruhunu.
Voilà un homme ébranlé jusqu'aux tréfonds de son âme.
Ruhunun derinliklerine kadar sarsılmış adam.