Translate.vc / Français → Turc / Ères
Ères traduction Turc
32 traduction parallèle
C'était peut-être l'une des 1 ères stations thermales.
Belki de ilk kaplıca.
Depuis le début de vos temps, nous avons été pas lointain au-delà de votre planète... cela vous a pris des siècles même à la prise ce qui nous avons développé des ères il y a de vos années...
Zamanın başlangıcından beri gezegenimiz sizden hep ilerideydi. Bizim uzun zaman önce yaptığımız şeyleri keşfetmeniz yüzyıllarınızı aldı.
Les ères ont passé et ce qui était écrit s'est réalisé.
Aradan milyarlarca yıl geçti ve yazılanlar gerçek oldu.
Ceux qu'on relève des 1-ères lignes ont une terrible envie de vivre.
Askerler cepheden döndüklerinde günlerini gün etmek isterler.
Phil, tu pr éf ères qu'on s'en aille?
Gitmemizi ister misin?
Tes paup ¡ ères sont lourdes.
Göz kapakların ağırlaşıyor.
Multiplie ères et millénaires et ajoute l'infini du temps.
Sonu olmayan zamanla birleşmiş binyılların milyonlarla çarpıldığını düşün.
Vous avez dû oublier vos 1 ères semaines passées avec nous.
Muhtemelen bizimle geçirdiğin ilk birkaç haftayı hatırlamıyorsun.
Nous avons reçu les 1 ères données du réseau de poursuite de la NASA.
Derin Uzay Ağı'ndan bazı ön izleme verisi aldık.
elle serait une des 1 ères.
İlk konuklarımızdan olacak.
Ia Lum! ére Suprìme se confond avec Ies Ium! ères des fract!
"Yüce Işık," bölünme "lerin ışığıyla kaosa düşecek böylece" 9 Kale " şekillenecek.
Geri Hill vend des 1 ères impressions.
Geri Hill, ilk izlenimin satıldığı bir sektörde çalışıyor.
On vous a éjecté des 1 ères classes?
- Birinci sınıftan atıldın mı?
Ce n'est que trop tard que nos savants ont découvert qui ils étaient réellement - l'espèce qui a exterminé les dinosaures, dont les cendres ont provoqué les ères glaciaires, qui, pendant des millénaires, ont empêché toute forme de vie sur notre planète.
Gerçekte ne olduklarını geç öğrendik : Dinozorları yok etmiş, külleri buzul çağını getirmiş, milyonlarca yıl öncesinde yeryüzünden yaşamı tamamen silmiş, açlıktan ölmüş ve dünyanın...
Maintenant, quelques ères de solitude!
Artık yine ebedi yalnızlık.
Si vous regardez les 1 ères descriptions de la magie dans ses formes primitives, on la confond avec l'art.
Büyüye dair en eski tanımlamalara bakabilirsiniz. En eski biçimiyle büyüye genellikle "sanat" denilmektedir.
VALEURS BOURSI ÈRES Jevais me faire des amis.
Ben arkadaş edinmeye gidiyorum.
Maintenant, une des plus importantes des nombreuses métaphores astrologico-astronomiques de la Bible concerne les ères.
İncil'de yer alan sayısız astrolojik-astronomik benzetmelerden belki de en önemlisi
Généralement parlant, la Bible révèle un mouvement symbolique au travers de trois ères, tout en en laissant entrevoir une quatrième.
"Kova Çağı" na. İncil, sembolik olarak 3 çağın geçişinden ve geçilecek olan 4. bir çağdan bahseder.
Mes 1 ères années sont arrivés avant ça.
Asistanlarım benden de önce geliyor.
"Et au long des ères... " peut mourir même la Mort. "
Gün gelir, ebediyet ölümün bile canını alır!
Au long des ères, peut mourir même la Mort?
Gün gelir, ebediyet ölümün bile canını alır!
Et au long des ères, peut mourir même la Mort.
Gün gelir, ebediyet ölümün bile canını alır!
Et Dieu ne répond pas toujours à tes pri ères.
Ve Tanrı, her zaman dualarına cevap vermez.
Si vous deviez retourner à la crèche des géologues, pensez à la petite phrase qui vous aidera à vous souvenir des ères géologiques...
Ve çocuklar, eğer ki jeoloji ana okuluna gitmeniz gerekiyorsa bu ufak küçük cümleyi unutmayım tüm jeolojik süreçte size yardımcı olacağını hatırlayın.
" Mon cher mari, tu ères dans ce monde inconnu.
" Sevgili kocacığım, bu dünyada sessiz sedasız yaşadığını düşünüyorsun.
"Car n'est pas mort ce qui à jamais dort, Et au long des ères étranges, même la mort peut mourir."
"Sonsuz yalan olan ölüm değildir ve garip sonsuzluklarla, ölüm bile ölebilir."
- Est-ce que tu as des infos utiles, ou est-ce que tu ères juste dans le couloir en créant des problèmes?
- İşe yarar bir bilgin var mı yoksa sadece ortalığı karıştırıp problem yaratmaya mı geldin?
À toutes les ères, j'ai des adversaires.
Her çağda, bana karşı olanlar vardır.
Les temps changent, les ères se succèdent.
Zaman geçiyor, işleyiş değişiyor.
Tu préf ères peut-être me parler... en privé?
Belki sen... aşağıdaki mahzenlerimizi ziyaret etmek istemeyecek kadar zekisindir?
Je parlerai aux 1 ères classes.
Ben birinci sınıftaki yolcularla konuşacağım.