Translate.vc / Français → Turc / É
É traduction Turc
122,384 traduction parallèle
Dommage pour Ken, mais j'ai décroché la lune.
Evet dostum, Ken'e yazık oldu ama ben sevinçten aya uçuyorum.
On a besoin que le vrai Winn le débloque.
O zaman açmak için gerçek Winn'e ihtiyacımız var.
Pour que Armek prenne l'apparence de Winn si facilement, il doit être prêt de lui, pour garder le lien télépathique.
Winn'e tıpa tıp dönüşebilmesi için Armek'in telapatik bağı koruması için yakın olması gerek.
Il a créé un super-vilain et l'a lâché sur National City.
Süper kötüyü uyandırıp National City'e saldı.
Dis à Alex et Mon-El de préparer les renforts.
Alex ve Mon-El'e destek ekibi kurmalarını söyle.
Vous me dites que Jeremiah Danvers, ancien agent du DEO et père disparu d'Alex et Kara, est de retour avec la nouvelle que notre ennemi a développé un explosif à fusion nucléaire en utilisant la vision thermique surnaturelle de Kara et qu'ils vont la larger sur National City et tous nous tuer?
Eski DEO ajanı, Alex ve Kara'nın uzun süredir kayıp babası Jeremiah Danvers'ın Cadmus gözetiminden, düşmanımızın Kara'nın dünya ötesi ısı görüşünü kullanarak bir nükleer füzyon patlaması geliştirdiği haberiyle döndüğünü... ve onu National City'e atıp hepimizi öldüreceğini mi demeye çalışıyorsun?
Agent Danvers, allez à la section médicale.
Ajan Danvers, Med Bay'e rapor et. Oradaki ekipmanlar hakkında bilgi edin.
Jusqu'à ce que je déménage à Métropolis. Et je me suis fait de nouveaux amis.
Ama Metropolis'e taşınınca yeni bir arkadaşım oldu.
De marcher dans la salle de bain du dortoir et de voir E.T en peignoir et je pensais que c'était les brownies avec du cannabis, mais maintenant je réalise que c'était E.T.
Hatırlıyorum da bir keresinde yurt banyosunda bornozlu bir uzaylı görmüştüm o zaman kafam iyi sanmıştım. Ama şimdi fark ediyorum ki gerçekten uzaylıymış.
Je suis seulement passé vous dire bonjour.
Frank'e ulaşmaya çalışıyorum ama bugün senin bir etkinliğe katılacağını öğrenince merhaba demeye geldim.
Frank vénérait Tim. Il aurait fait n'importe quoi.
Frank, Tim'e tapardı, onun için her şeyi yapardı.
Je suis tombée sur Ken Caswell.
Ken Caswell'e rastladım.
La source des fonds pour votre campagne était-elle liée à un système de paiement s'étendant du Missouri à la Chine?
Elinize geçen kampanya fonlarının Çin'e kadar uzanan para karşılığı imtiyaz komplosuyla bağlantılı olduğu doğru mu?
Pourquoi ne sommes-nous pas dans un jet privé pour Saint-Tropez?
Neden Saint-Tropez'e giden özel bi jette değiliz?
Ma famille est de retour à la Nouvelle-Orléans, se mettant en danger pour protéger ma nièce.
Kardeşlerim New Orleans'e geri dönüyor, yeğenimi korumak için, kendilerini tehlikeye atıyorlar.
C'est pour ça qu'il a tenté de faire la même chose à Marcel et à Klaus.
Bu yüzden de aynı şeyi Marcel'e ve Klaus'a yapmaya çalıştı.
En direct de la prison de Litchfield, on a des détails au compte-gouttes d'une attaque terroriste contre Judy King et le christianisme.
Litchfield Cezaevi'nden canlı bildiriyoruz, Hristiyan Judy King'e yapılan terör saldırısıyla ilgili ayrıntılar gelmeye devam ediyor.
Vous serez parfaitement en sécurité dans le TARDIS.
Sağ. Sen TARDIS'e içinde tamamen güvende olacak.
- Surveille Rip. - À jamais.
- Rip'e göz kulak ol.
Il le faut, pour dire à Martin et Rory... surtout Martin... de me sortir de là.
Martin ve Rory'ye, özellikle de Martin'e beni buradan çıkarmasını söylemelisin.
Merci, Gideon. Ce que tu as fait avec le T. Rex? Je m'en souviendrai pendant longtemps.
O T. Rex'e yaptığın şey günlerce aklımdan çıkmayacak.
Tu as quelque chose contre Mon-El?
Mon-El'e karşı bir zıtlığın mı var?
Tu veux aller l'attraper et montrer à Supergirl ce qu'on peut faire?
Onu yakalayıp Supergirl'e tam olarak neler yapabileceğimizi göstermek ister misin?
Maggie m'a fait une surprise et nous a pris des places pour le concert des Barenaked Ladies ce soir.
Maggie beni bu akşamki Barenaked Ladies'e konser biletleriyle sürpriz yaptı.
L'autre Martien Blanc a pris l'apparence d'Alex!
Diğer Beyaz Marslı Alex'e dönüşmüş!
Gravitant autour de Lex.
Lex'e doğru yöneldim.
Et Clark a cru en Lex pendant le plus longtemps.
Ve Clark Lex'e en uzun süre inandı.
Ou pire, regarde ce qu'ils ont fait à Lex.
Ya da daha kötüsü, Lex'e yaptıklarıyla.
Je sais que le "E" de DOE veut dire "Extranormales", mais j'ignorais qu'on avait ce genre de truc ici.
Gördün mü? Şimdi DEO'daki E'nin "Ekstra-Normal" olduğunu biliyorum. Ama bunlar... bunlara neden sahip olduğumuzu bilmiyorum.
On est attendu à 22h.
Saat 8'e ayarladım.
Le monde a besoin de Supergirl.
Dünya'nın Supergirl'e ihtiyacı var.
Tu sais, on essaye de traquer cette b-o-m-b-e
Bilirsin, füzyon b-o-m-b-a-sı'nın izini sürmeye çalışırken.
Prince de Daxam.
Daxam Prensi Mon-El'e selam olsun.
Vous voulez que je laisse mon suspect partir?
Lyra'yı yakalamak istiyorsak, o zaman Winn'e ihtiyacımız var.
Assez avec le trop plein d'enthousiasme, d'accord.
Tamam aşırı istekli yansıman yeter, tamam. Mon-El'e kırgın olduğunu biliyorum.
Mais selon Mon-El, le Daxamite avec qui on travaille, ils pourraient être dangereux.
Fakat birlikte çalıştığımız Daxamlı Mon-El'e göre, tehlikeli olabilirler.
J'ai toujours le même mail donc dis moi juste où?
Aynı e-maili kullanıyorum, nerede olduğunu söyle yeter.
- National City a besoin de Supergirl.
National City'nin Supergirl'e ihtiyacı var.
Je sais combien tu te soucies de Mon-El.
Mon-El'e ne kadar değer verdiğini biliyorum.
Donc, pour arriver à Mon-El, il faut distraire la reine.
Mon-El'e ulaşmak için Kraliçe'nin dikkatini dağıtmamız gerek.
Ça va me prendre au moins jusqu'à 20h. Et j'ai l'intention de me reposer après ça.
Bu en az saat 8'e kadar sürer, ve sonrasında tamamen kafayı vurup yatma niyetindeyim.
Mais il pourrait avoir confiance en James.
Fakat James'e güvenebilir.
Il vous va beaucoup mieux qu'au gouverneur Conway.
Vali Conway'e size yakıştığı kadar yakışmazdı doğrusu.
Vous direz à Frank de m'appeler?
Frank'e beni aramasını söyler misin?
J'aimerais parler à Beth Corbet.
Beth Corbet'e ulaş. Onunla bizzat konuşmak istiyorum.
Je sais ce que tu ressentais pour Marcel.
Üzgünüm. Marcel'e karşı nasıl hissettiğini biliyorum.
- Je crois toujours pas en Marcel.
Marcel ve vampirleri var. - Marcel'e hala güvenmiyorum.
Le fantôme qui apparaissait à Hamlet.
Hamlet'e görünen hayalet.
Allons demander à Dominic.
Dominic'e teyit ettirelim, olur mu?
C'est ta première fois à Riverdale?
Riverdale'e ilk gelişin mi?
On dirait un putain de poème d'E.E. Cummings.
E. E. Cummings şiiri gibi konuşmaya başladın.