Translate.vc / Français → Turc / Éducation
Éducation traduction Turc
3,378 traduction parallèle
- pour une bonne éducation
-... gerekli olduğuna inanıyoruz.
{ \ cH00ffff } Ton éducation reste ma responsabilité.
Senin eğitiminden hâlâ ben sorumluyum.
Pour moi, ce qu'il y a de mieux, ça commence par l'éducation.
Benim için her şey demek, en başta eğitim demektir.
Votre fils recevrait une éducation qui le rendrait très concurrentiel.
Eğitim almak ona en üst seviyede rekabet imkânı sağlar.
Je viens recevoir une éducation médiocre, comme toi.
- Tıpkı senin gibi vasat altı bir eğitim alıyorum.
Incinération des déchets, éducation des enfants.
Çöpler yakılıyor. Çocuklar evde eğitim görüyor
contacter son pricipal, son conseiller d'éducation.
Okul müdürü ve rehber öğretmenle konuşmak.
Tu veux que je paie pour son éducation.
Eğitim ücretini benim karşılamamı istiyorsunuz.
Elle a appelé sa prof de gym le Kim Jong Il de l'éducation physique.
Spor hocasına... Beden eğitimci Kim Jong Il dedi.
Leur éducation, leur avenir, Il faut s'en occuper.
Onların eğitimi, gelecekleri hepsini düşünmek zorundayız.
Mon cher, je suis sûre que nous nous disputerons, à propos de l'argent et de Downton, à propos de l'éducation de nos enfants, à propos de bon nombre de choses.
Hayatım, para hakkında, Downton hakkında çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimiz ve bir sürü şey hakkında tartışacağız.
Il a complimenté mes compétences en éducation et a remarqué à quel point la maison était bien rangée.
Annelik becerilerime iltifat etti ve evin derli topluluğuna hayran kaldı.
- Ça l'est. Mais ça s'applique aussi à l'éducation des enfants.
Evet ama, çocuk büyütmeye de uyuyor.
Solide éducation parentale, comme toujours.
Katı ebeveynlik, her zamanki gibi.
J'ai besoin d'une dispence d'éducation physique aujourd'hui.
Bugünkü beden dersine katılamayacağım.
Éducation, recherche, conservation de la faune et de la flore :
yabani hayvan ve bitki türlerini muhafaza etme!
Je peux vous promettre que l'éducation gardera son budget.
Ve ikinize de tek bir kuruşun dahi eğitim bütçesinden kesilmeyeceğine dair söz verebilirim.
Mon dieu, où as-tu eu ton éducation sexuelle?
Tanrım, sen seks eğitimini nerede aldın?
Vous allez tous les trois vivre la grossesse et l'éducation de l'enfant.
Üçünüz de hamilelik ve çocuk yetiştirme olayının içinde olacaksınız.
Pour dire que je suis exclu de l'éducation du bébé?
Bebek üzerinde hiçbir hakka sahip olmadığım mı? - Ne istiyorsanız o yazacak.
Sénateur, il y a un vote demain pour le budget de l'éducation, et une petite voix m'a dit que ton gros cul n'était pas en ville.
Senatör, yarın eğitim masrafları üzerine bir oylama var. Ve küçük geveze bir kuş koca kıçının şehir dışında olduğunu fısıldadı.
Il avait l'habitude de sentir mes cheveux en cours d'éducation sexuelle.
Eskiden seks esnasında saçlarımı koklardı.
J'ai eu un peu d'expérience avec l'éducation de ma fille, qui a autant d'esprit.
Kendi çocuğumu büyütürken tecrübe kazandım, o da böyle yerinde durmuyordu.
Les mamans te jugeraient plutôt sévèrement ton éducation.
Ben ve anneler grubum senin ebeveynlik şeklini ayıplayacağız.
De beaucoup de façons, toi et moi avons eu la même éducation.
Birçok yönden, sen ve ben benzer şekilde yetiştik.
J'ai eu la meilleure éducation du monde.
Dünyadaki en iyi eğitimi almıştım.
C'est comme une éducation médical constante.
Mm - hmm. Bu bir devam gibi tıp eğitimi şey.
Sommes nous sérieusement assis ici pour discuter d'éducation?
Cidden burada oturup eğitim reformunu mu tartışacağız?
Tôt ou tard, tu réaliseras les avantages d'une éducation.
Eninde sonunda eğitimin faydalarını fark edeceksin.
Mais l'avenir ne va pas contenir beaucoup plus si tu n'as pas d'éducation. Tu as besoin d'aller à l'école.
Eğer bir eğitim almazsan gelecek pek bir şey getirmeyecek.
Vous êtes sympa, Vous nous aidez, on dira au procureur que tu as coopéré, et tu pourras passer ta peine de prison, nettoyer, regarder la TV, avoir une éducation
Belki sonra hapiste zamanını temizlik yaparak, televizyon seyrederek eğitim alarak falan geçirirsin.
Papa avait un style différent d'éducation des enfants.
Babamın farklı bir ebeveynlik tarzı vardı.
J'ai une place de maîtresse d'éducation physique.
Bir okul oyununda öğretmenlik yapacağım.
Il mérite quand même une éducation de qualité comme tout le monde non?
O da diğer herkes gibi pahalı bir eğitimi hak ediyor, değil mi?
Je quittais le cour d'éducation ménagère pour le cours de science quand je vois ma mère debout à l'accueil, elle pleure.
Ekonomiden, annemi okulda görmek için fen sınıfına gittim ve ağlıyordu.
pour l'apprecier, il faut un gout raffiner et un certain niveau d'éducation whoa tu ne viens pas de dire ca dire quoi?
Opera herkesin ağız tadına uymaz. Ondan keyif almak ince bir zevk ve belirli bir eğitim seviyesi gerektirir. Bunu söylemiş olamazsın.
"la fille samaritaine aide les jeunes femmes a obtenir une éducation et une nouvelle vie."
"Merhametli bir kız, genç kadınların yeni bir hayata başlamasına ve eğitim almasına yardım eder."
Ça ne doit pas être si dur. Je vous appellerais si j'ai besoin de conseils d'éducation.
Çocuk yetiştirme konusunda tavsiye gerekirse ararım.
Pense qu'on donne trop aux retraites et pas assez à l'éducation.
Emeklilere çok para harcarken, eğitime yeterince harcamadığımızı düşünüyor.
Tu me donnes vraiment des conseils d'éducation là?
Gerçekten bana ebeveyn tavsiyesi mi veriyorsun şu an?
Je me suis occupé du conseiller d'éducation pour nous deux.
Danışmanın icabına ikimiz için bakmıştım.
Non. Tu essaye de compenser huit ans d'éducation en une seule semaine.
Hayır, sadece 8 yıllık annelik görevini bir haftaya sığdırmaya çalışıyorsun.
Ce que je préfèrerais, c'est un joli couple à l'abri du besoin et particulièrement attaché à l'éducation.
En iyi durum ise eğitimli ve çok zengin bir çift olurdu.
La banqueroute de l'État, les drogues venant des états voisins, l'éducation...
... iflas durumumuzu, sınırdan gelen uyuşturucuları, eğitimi...
Oh, je pense qu'on a eu assez d'éducation pour aujourd'hui, Dr. Yang.
Bugün yeterince eğitim gördüğümüzü düşünüyorum, Doktor Yang.
Un fils qui abandonne ses études, ça rend pas bien sur la page Wikipédia d'un futur géant de l'éducation, pas vrai?
Okulu bırakmış bir evlat özenti bir eğitim devinin Wikipedia sayfasında pek de iyi durmaz, değil mi?
Alors vos conseils d'éducation ne m'intéressent pas.
O zaman sizin ebeveynlik tavsiyelerinize ihtiyacım yok.
Je ne vous donne pas de conseil d'éducation.
Ben ebeveynlik tavsiyesi vermiyorum.
Education.
- Eğitim için.
Education, préférences sexuelles?
Eğitimi, cinsel tercihleri falan mı?
Je viens de rencontrer le Ministre de l'Education à Delhi.
Geçtiğimiz hafta Delhi'de Milli Eğitim Bakanı ile görüştüm.