Translate.vc / Français → Turc / Énorme
Énorme traduction Turc
10,374 traduction parallèle
Il s'est passé un truc énorme.
Çok önemli bir şey oldu.
Donc non, on ne va pas la mettre dans un robot culinaire ou la désosser comme un énorme poulet.
Yani, hayır, onu bir mutfak robotuna koymayacağız ya da koca bir tavuk gibi etini kemiklerinden ayırmayacağız.
Tu te rappelles quand il y avait cet énorme orage, et que t'avais vraiment peur, et que t'as voulu te glisser dans mon lit, et je trouvais ça un peu bizarre, mais tu es mon petit frère, donc j'ai dis d'accord, et puis...
Hatırlıyor musun, büyük bir fırtına vardı ve sen çok korkmuştun ve benimle yatmak istemiştin ve ben biraz tuhaf karşılamıştım ama sen benim kankamsın o yüzden evet demiştim ve sonra sen...
Il a une énorme érection!
Ereksiyonu kocaman olmuş!
Il est ton frère gay qui a une énorme érection pour toi.
Sana kocaman erekte olmuş gay kankan.
Pourquoi tu ne viens pas ici et reluquer son énorme érection?
Neden oraya gidip kankanı incelemiyorsun?
Premièrement, je ne vais pas reluquer son énorme érection, parce que je ne suis pas gay,
İlk olarak "Kankamı" incelemeyeceğim çünkü gay değilim.
C'est ce que j'ai jeté la dernière fois j'ai gagné un énorme coup.
Son büyük bir el kazandığımda ortaya attığım deste bu.
En donnant ton énorme QI, je ne pense pas que cela soit nécessaire pour discuter de la différence entre un psychologue et un M.D.
Muazzam IQ'n nazara alındığında, bir psikolog ile bir tıp doktoru arasındaki farkı tartışmak hiç aklıma gelmemişti.
Un avocat qui, s'il se débrouille bien, va toucher une énorme commission si la station se monte.
Kayak tesisi hayata geçirilirse muazzam komisyon ücreti alacak bir avukat.
Voici un énorme astrocytome de stade 4.
Bu 4. aşamada bir astrositom.
C'est une responsabilité énorme, donc ne m'insultez pas.
Bu çok büyük bir sorumluluk. Bana hakaret etmeyi bırakın.
Je suis écraser à côté de cette grosse dame qui continu de me creuser le coude et cet énorme mec en sueur qui n'arrête pas de parler de son job.
Dirseğimi ittirip duran şişman bir kadınla işini anlatıp duran, iri yarı ve terli bir adamın arasına sıkıştım.
Énorme!
İnanılmaz.
J'ai l'air énorme dans ce lit, non?
O yatakta ne kadar da kocaman görünüyorum, değil mi?
C'est plutôt énorme.
Bunu iyice düşünmek gerek.
C'était énorme, Victor!
Süperdi lan Victor!
Car... nous avons tous l'énorme responsabilité d'assurer aujourd'hui et pour toujours la démocratie et le respect de la dignité humaine sur le sol argentin!
Çünkü bugünümüzü demokrasiyi ve saygıyı Arjantin topraklarında yaşayan halkımız adına güvence altına almanın getirdiği büyük sorumluluğa sahibiz.
On a une énorme pression suite à la disparition d'une femme de 65 ans.
65 yaşında bir kadının kaybolmasından sonra çok büyük baskı altında kaldık.
C'est énorme, vous ne trouvez pas?
Neden peki? Sizce de yüksek bir miktar değil mi?
... d'ignorer les faits de l'histoire et les pulsions agressives d'un empire du mal, d'appeler simplement la course aux armements "un énorme malentendu", et ainsi vous retirer de la lutte entre le bien et le mal et le gentil et le méchant.
Tarihin gerçeklerini ve şeytani bir imparatorluğun saldırgan hareketlerini görmezden gelmek nükleer silah yarışına büyük bir yanlış anlaşılma demek kendinizi doğruyla yanlış, iyiyle kötü arasındaki mücadeleden kurtarmaya çalışmak demektir.
C'est énorme.
Çok fazlaymış.
Beaucoup de nos utilisateurs ne sont même pas des joueurs et on n'a même pas besoin de main-d'oeuvre, alors honnêtement, je pense que c'est une énorme erreur d'un point de vue commercial.
Kullanıcılarımızın çoğu oyuncu bile değil. Ayrıca çok az personel gerektiriyor. Sana karşı dürüst olacağım.
Un truc énorme se prépare.
Büyük bir şeyler oluyor. Az önce bir Hundjager öldürdüm.
C'est un énorme fichier..
Büyük bir dosya.
Ils ont amassé un énorme pouvoir pour leur seul amusement...
Bu muhteşem güçleri kendi zevkleri için topladılar.
Écoute, attardé... et je peux dire "attardé" parce que mon jardinier en est un énorme.
Bak geri zekâlı! Geri zekâlı diyebilirim çünkü bahçıvanım da aynı böyle.
- Le Bar Woodsman? - À Ferndale, Michigan, où un énorme trou vient soudainement de s'ouvrir. - J'étais là-bas hier soir.
Woodsman Barı mı?
Madame, il y a une énorme foule à l'extérieur.
Madam. Dışarı da büyük bir kalabalık var.
Je séjournais dans cet hôtel et il y avait cette énorme convention de bijoutiers, étal et stand, avec des milliers de dollars en or, argent et diamants.
Otelde bekliyorum ve orada büyük kuyumcu toplantıları, sergiler ve standlar, binlerce ve binlerce dolar değerinde altın, gümüş ve elmas vardı.
Tout le monde sautait de cette énorme, immense corniche dans le lac.
Tura katılan herkes kayalıklara çıkıp göle atlıyordu.
- Ouais, on fait ça tous les ans, c'est énorme et nous lui avions dit de t'inviter, mais...
- Dur, ne? Evet, her yıl yapıyoruz. Çok büyük bir olay.
Non, mais Beard McBoggeyes ici le fera, et il t'installera un réservoir d'azote pour que tu arrête de te trimbaler en ville comme une énorme lopette.
Hayır ama şuradaki böcek gözlü sakallı tamir eder. Bir de nitro ekler böylece şehirde koca bir kedi gibi dolanmazsın.
Ma commission va être énorme!
- Komisyonum çok büyük olacak.
En sachant qu'une énorme scène va arriver.
Bir de gelecek büyük sahneler için heyecanlanıyorum.
Vous savez, Westgroup est une énorme opération.
Bildiğin gibi Westgroup büyük bir şirket.
Une énorme avancée. Un pas en avant.
İleriye doğru kocaman bir adım.
- Il y a un super cliché de toi sniffant un énorme rail de coke sur une paire de seins.
- Evet, bir çift memenin üzerinden büyük miktarda kokain çekerken harika bir fotoğrafın var.
Nous embauchons quelqu'un pour kidnapper leur gros bébé dégueulasse. Il y aura une énorme chasse à l'homme-slash-bébé.
Bebeği ve onu kaçıranı bulmak için büyük bir arama operasyonu yapılacak.
Deux semaines avant de mourir, il a dépensé une énorme somme d'argent pour des fleurs pour des funérailles.
Ölümünden iki hafta önce bir cenazeye aşırı pahalı bir çiçek yollamış.
Les Livres de Coupures se sont éteints. Il y a une énorme crevasse près de Wagner, en Oklahoma.
Kupür Kitabı Oklahoma'da Wagner yakınlarında dev bir yarık olduğunu söylüyor.
Les métamorphes ont besoin d'une énorme quantité de nourriture pour survivre.
Şekil değiştiricilerin hayatta kalmak için çok büyük miktarda besine ihtiyaçları var.
Il nous faudrait une énorme quantité d'air chaud.
Bu, devasa boyutlarda sıcak hava gerektirir.
Et une énorme dose de magie.
Ve bol miktarda büyü gerekti.
En gros, cette pièce est une énorme bombe magique.
Bu oda esasen büyük sihirli bir saatli bomba gibi.
C'est un énorme soulagement.
Kesin o, tamam.
Je ne voulais pas fourrer ton nez dedans, mais Charlie m'a envoyé un énorme chèque, donc je m'en vais.
İstifa mı ediyorsun? Bunu yüzünüze vurmak istemezdim ama Charlie buradan kurtulayım diye bana yüklü bir çek yolladı.
C'est énorme!
- Harikaymış!
Le reste, pour toi, est un gâchis énorme.
Başka bir şey, senin için resmen günah olur.
Avoir si peu de souvenirs de cette époque était pour moi un énorme soulagement, jusqu'à maintenant!
Tamamen başka bir insandım. O zamanları hatırlayamamak, benim için daima muazzam bir lütuf olmuştu şimdiye kadar!
- Enorme!
- Şahane!