Translate.vc / Français → Turc / Éspèré
Éspèré traduction Turc
44,438 traduction parallèle
Enfin... j'espère que non.
Yani... Umarım öldürmezler.
J'espère.
Umarım.
J'espère... parce que ce n'est pas la fin que j'aurais voulue pour nous.
Umarım öyle olur çünkü bizim için umduğum son, bu değil.
J'espère qu'il ne fait pas une crise cardiaque.
Umarım kalp krizi geçirmiyordur.
J'espère retrouver le vrai "toi" bientôt.
Gerçek Singh'i dört gözle bekliyorum.
Une visite de courtoisie, j'espère?
Bir sorun yok değil mi?
Pour Marcy, j'espère.
Marcy'e yardım etmek için olduğunu umuyorum!
J'espère aussi.
Umarım.
J'espère que tu aimes le froid.
- Soğuğu seviyorsundur umarım.
J'espère seulement qu'ils ne se tappent pas dessus durant leur recherche.
Umarım bu şeyi bulurken birbirlerine girmezler.
J'espère que ce n'est pas
Umarım batı yakası partisi değildir.
J'espère que tu vas pourrir en enfer comme ta femme
Umarım karın gibi cehennemde çürürsün.
Bientôt, j'espère.
Yakında, umarım.
J'espère juste que tu sais ce qu'on fait là. [PORTE S'OUVRE]
Umarım ne yaptığımızı biliyorsundur.
Vous avez eu ce que vous méritiez, j'espère.
Ödemeni almışsındır umarım.
Oui. Je l'espère aussi.
Evet.
J'espère que ça vous plaira.
Umarım beğenirsiniz.
J'espère que ce sera pas la seule.
Umarım sadece onun gözleri aramaz.
J'espère que vous verrez ça à travers mes œuvres.
Umarım bunun çalışmalarıma yansıdığını görürsünüz.
Si tu as raison pour moi, et je l'espère, ça n'accrédite pas qu'Anders a menti.
Eğer benim hakkımda haklıysan ki umarım haklısındır bu, Anders'ın yalan söylediği anlamına gelmez.
J'espère que tu aimes Big Bad Voodoo Daddy, parce que ce van va bouger.
Umarım Big Bad Voodoo Daddy * seviyorsundur çünkü bu kamyoneti sallayacaklar.
Vous avez fait bon vol, j'espère.
Umarım yolculuğun iyi geçmiştir.
Je ne t'ai jamais ignoré auparavant. Et j'espère ne jamais avoir à le refaire.
Senin söylediklerini daha önce hiç onaysız bir şekilde yapmadım ve umarım ki tekrar yapmam.
C'est une blague, j'espère.
Dalga geçiyor olmalısın.
Il est toujours possible de prendre le train en marche, mais... suite à ce départ difficile, on espère mieux.
Ben hala çoğunluğa uyuyorum ama o zor başlangıçtan sonra umalım ki durumu daha iyiye gider.
J'espère voir les signes de tête, les gestes, et les cheminements vers le marbre.
Atış noktasındaki başını sallayışlarını el işaretlerini ve atış noktasındaki hareketlerini görmeyi umuyorum.
Hé Marta, j'espère que tu n'as pas peur du noir.
Marta umarım karanlıktan korkmuyorsundur.
J'espère qu'on a assez pour la descendre.
Umarım onu aşağı indirmek için yeteri kadar vardır.
J'espère que cette tempête s'arrêtera avant que j'apprenne tout par cœur.
Umarım ben hepsini ezberlemeden bu fırtına sona erer.
J'espère.
Öyle umuyorum yani.
Si ça avait été moi dans ce couloir, j'espère que quelqu'un d'autre aura fait la même chose.
O koridordaki ben olsaydım bir başkasının da aynı şeyi yapmasını umardım.
Je vous ai donné 7 jours pour trouver ce témoin, et vous avez agi dans mon dos, j'espère que vous avez une bonne raison pour réouvrir ce procès.
Size tanığı bulmanız için yedi gün verdim ama siz arkamdan iş çevirdiniz. O yüzden davayı yeniden açmak için iyi bir sebebiniz olmalı.
Là où tu le souhaites j'espère.
Umarım senin istediğin durumdayızdır.
J'espère que les gens saisiront.
Anlaşılacağını umduğum şey bu.
Je l'espère, car j'ai appris que tu avais refusé un client valant 2 milliards.
Umarım yalandır çünkü yatırım şirketinin 2 milyar değerindeki bir müşteriyi reddettiğini duydum.
J'espère que tu sais ce que tu fais, Harvey, parce qu'on aurait pu tout avoir.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur Harvey, çünkü ikisi de bizde olabilirdi.
J'espère que tu sais ce que tu fais.
Tebrikler, umarım ne yaptığını biliyorsundur.
Et on espère perdre.
- Biz de kazanmamayı umuyoruz.
M. Cahill, j'espère que vous avez une bonne raison pour contrer le non-lieu de M. Specter, ou ce dossier sera vite fermé.
Bay Cahill, davayı düşürmemem için iyi bir sebebiniz olsa iyi olur. Yoksa bu iş daha hiç başlamadan biter.
- Du tout. Je vois Tara vendredi soir, et j'espère que nos âmes s'uniront.
Her neyse, Tara ile cuma günü randevumuz var ve sonunda bir bütün olmamızı umuyorum.
- J'espère que vous aimez.
Umarım beğenmişsindir. - Bayıldım.
À notre prochaine rencontre, j'espère avoir le meilleur exposé liminaire que le monde ait jamais vu.
Seni bir dahaki görüşümde, dünyanın en iyi açılış konuşmasını yapıyor olsan iyi olur.
J'espère que tu n'es pas là pour me dire qu'on manque de temps, je le sais déjà.
Umarım bu kadar yolu vaktimin kalmadığını söylemek için gelmemişsindir. - Çünkü bunu zaten biliyorum.
Je vais à la soirée film. J'espère te voir là-bas.
Film gecesine gideceğim.
- Je l'espère.
- Umarım.
J'espère que tu es là pour mon audience.
- Umarım duruşmam olduğunu söylemeye gelmişsindir.
J'espère bien.
Umarım öyledir.
J'espère qu'un jour tu pourras me pardonner.
Bir gün beni affedebileceğini umuyorum.
J'espère qu'il avait faim!
Umarım adamın karnı açtır!
J'espère qu'Anderson a pas balancé mes affaires.
Umarim Anderson esyalarimi otoparkta yakmamistir.
- J'espère que vous en tiendrez compte.
Vay canina. Umarim bunu dikkate alirsiniz.