Translate.vc / Français → Turc / Évoque
Évoque traduction Turc
1,041 traduction parallèle
Il évoque la robustesse et la force.
Brutus. Demek istediğim... onda hem dayanıklılık hemde güç var.
Que le souvenirs cela évoque pour moi.
Seninle bir çok anımız var.
Tout, ici, n'évoque qu'un mot : "Stanley"!
Girer girmez her şey Stanley diye bağırıyor adeta.
Ce terme évoque des images de dunes, d'oasis, de mirages...
Çöl kelimesi insanın aklına kum tepeciklerini, vahaları ve serapları- -
Ça vous évoque quoi?
Bu size neyi hatırlatıyor beyler?
je tiens à faire l'éloge des membres d'équipage suivants, afin qu'on évoque leur mémoire :
özel takdirname almaları için personelimden bazı isimleri sıralayacağım -
C'est une allégorie qui évoque notre armée dans la libération de la République.
Bu, cumhuriyetimizin kurtuluşu için bizim ordumuzun önemini gösteren bir alegori.
- Que vous évoque "Glennahurich"?
- "Glennahurich" neyi ima ediyor?
Cette pièce évoque le meurtre pour les esprits impressionnables.
Oyun daha çok aşırı duyarlı zihinler için cinayeti telkin ediyor, sanırım.
Ce portrait vous évoque-t-il l'une de vos collaboratrices?
Beraber olduklarınızdan birisi, bu kadını anımsatıyor mu?
Vous vous souvenez du passage où elle évoque la valse?
- Amanda'nın dans ettikleri, vals hakkında konuştukları bir bölüm var.
Cette date évoque quelque chose pour vous?
Bu tarih size bir anlam ifade ediyor mu?
Désolée, mais on a volontairement éloigné les enfants de tout ce qui évoque Terra.
Hayır! Üzgünüm ama çocukları kesinlikle Terra'nın görüntülerinden uzak tutmalıyız.
La naissance d'un enfant évoque le mystère d'autres origines... la naissance et la mort des planètes, l'infini et l'éternité.
Bir çocuğun doğuşu ile dünyanın başlangıcı ve sonu, sonsuzluk ve diğer gizemleri açığa çıkar.
Tu dois savoir que je ne coucherai pas avec toi, alors n'évoque pas le sujet.
Umarım seninle yatmayacağımı da biliyorsundur ve bu konuyu açmazsın.
Des mots pour décrire les bonnes choses qu'évoque votre mère.
Annenizle ilgili akliniza gelen iyi ºeyleri, yalnizca iyi ºeyleri... kelimelerle tanimlayin. - Annem mi?
Des mots pour décrire les bonnes choses qu'évoque votre mère.
Annenizle ilgili akliniza gelen... iyi ºeyleri, yalnizca iyi ºeyleri kelimelerle tanimlayin.
C'est une lumière qui évoque la vie... la nostalgie de l'amour, de la famille... et des plaisirs terrestres... tout ce qu'ils désirent désespérément... mais ne peuvent plus avoir.
Hayatı temsil eden bir ışık bu... Sevgiye ve eve dair hatıralar... dünyevi zevkler... umutsuzca arzuladıkları... ama artık sahip olamayacakları şeyler...
L'idée de meurtre évoque souvent... l'idée de mer, de marins.
Cinayet fikri genellikle denizi ve denizcileri düşündürür.
Votre corps. Ça vous évoque quoi?
Tanrı'nın en muhteşem eserlerinden biri, ne görüyorsun?
Vous répondrez ce qu'il évoque pour vous.
Bana ne anlama geldiğini söylemenizi istiyorum.
Le nom de Nathan White vous évoque-t-il quelque chose?
Nathan White ismi size bir şeyler hatırlatıyor mu?
Cette forêt reconstituée a beaucoup de succès parce qu'elle évoque la Terre.
Bu ormanlık alan düzeni çok popüler efendim. Belki de Dünya'yı çok iyi taklit ettiği içindir.
Seul un fils maudit évoque les rapports de ses parents.
Evlenmeden çocuk olmaz. Sadece hayırsız bir evlat ebeveynlerini sorgular.
Qu'est-ce que l'argent vous évoque? Quelle est votre première sensation?
Parayı düşününce aklına ilk gelen şey ne?
"la couleur blanche de la peau... " évoque décidément quelque chose de pareil à la mort.
"beyaz derililer ölüme yakın bir şeyi çağrıştırıyor."
Tout évoque une blessure par incision au cou : La gorge tranchée.
Boyunun etrafında kesik olduğunu gösteren delil var başka bir deyişle boğazı kesilmiş.
Quand Mme Warwick a évoqué ce pâturage, j'ai voulu savoir pourquoi.
Bn. Warwick kuzey çayırını tarif etti. Neden böyle, dedim.
Nous avons évoqué les livres dissimulés dans les fausses constructions d'une maison.
Dün, ev yapımında kitapların nasıl saklanacağını görmüştük.
"évoque les conditions de vie de l'homme moderne..." Je ne veux plus dessiner ça.
Bunlardan daha başka tasarlamak istemiyorum.
Evoque le mariage.
Evliliği akla getirir.
Il explique que si les nuages lui ont évoqué le sang dans un moment d'anxiété, alors c'est ainsi qu'il devait les peindre.
Taşkın bir ruh halindeyken, bulutları kan olarak tecrübe ediyorsa eğer başka nasıl çizebileceğini tartışıyordu.
Vous n'avez pas remarqué que nous ne l'avons pas évoqué à dessein?
Onu kasten serbest bırakmış olamaz mıyız sence?
Yagyu et Izu l'ont évoqué.
Yagyu ve Izu'nun fikriydi.
Cette blessure ne t'a rien évoqué?
Bu yaranın nasıl olduğuna dair bir fikrin var mı? .
C'est leur chaman qui a évoqué ces zombies. Mais il doit y avoir une explication rationnelle, il suffit de la trouver.
Bazı şeytani cadı doktorlar bu zombileri yaratıyor, ama eminim ki bunun doğal bir açıklaması vardır, ve bunu bulmaya kararlıyım
Evoque-la, oublie-la!
Onu hatırla. Onu unut.
Quelqu'un a-t-il évoqué Louise?
- "Niye yazmadığını..."
Il a évoqué la nuit?
Tony dün gece için ne dedi?
Un agent a évoqué un acte d'une brutalité inimaginable.
.. olaya bakan polis memuru çok hunharca işlenmiş bir cinayet olduğunu söyledi.
J'ai évoqué Wernher von Braun et tout s'est arrangé.
Wernher von Braun'dan söz ettim ve her şey yolundaydı.
Hier, nous avons évoqué l'aspect physiologique.
Dün fizyolojiye değindik.
M. Forrester a-t-il évoqué la possibilité de divorcer de sa femme?
Bay Forrester size hiç karısından boşanacağını söyledi mi?
Mme Forrester a-t-elle déjà évoqué la possibilité de divorcer?
Bayan Forrester size hiç kocasından boşanacağını söyledi mi?
Conan Doyle n'a pas évoqué l'adolescence de Sherlock Holmes, et lui a fait rencontrer Watson à l'âge adulte.
ESERLERİNDE SİR ARTHUR CONAN, SHERLOCK HOLMES'UN GENÇLİK YlLLARlNDAN BAHSETMEMİŞ VE DR. WATSON İLE YETİŞKİNLİK DÖNEMLERİNDE TANlŞTlKLARlNl
Tu en as évoqué un ou deux que j'emporte avec moi, Mlle Austin.
Siz de beraberimde götüreceğim bir kaç anı bıraktını Madam Austin.
Un Député d'Ohio n'a evoqué que de son caractère.
Ohio'lu bir senatör adamın kendisi olduğunu iddia ediyor.
Je l'ai juste évoqué, je ne voulais pas...
Kısaca bahsettim, kötü niyetim yok...
Comme vous avez évoqué ma mère... 71,50 $.
Bu işe annemi karıştırdığını düşünerek... 71.50.
Rien qui l'évoque!
Onu hatırlatacak hiçbir şey olmayacak.
A Darwin, Me Phillips a évoqué un échec du Pr Cameron lors d'un procès londonien.
Mahkemede John Phillips QC Profesör Cameron'ın ifadesinin Londra'daki cinayet davasında nasıl şüpheli olduğunu anlattı.