Translate.vc / Français → Turc / Ñ
Ñ traduction Turc
5,089,304 traduction parallèle
Vous allez parler de votre grosse dispute?
"Büyük kavga" hakkında mı konuşacaksınız?
Et aussi dans ma classe, pendant le rendez-vous pour moi.
Sınıfta da, benimle ilgili toplantıda.
- Tu es rassurée?
- Biraz rahatladın mı?
Tu es rassurée?
Sen rahatladın mı peki?
On peut lâcher Scoop en pleine jungle, lui laisser 5 secondes d'avance et se mettre à le chasser.
Bence Scoop'u vahşi bir ormanın derinliklerine bırakalım, ona adil bir şekilde beş saniye avans verelim ve onu avlayalım.
On s'occupe de Scoop!
Scoop'a odaklanın!
Si Scoop n'est plus là,
Scoop orada olmayınca
Parlez pour vous.
Kendi adınıza konuşun!
Ne parle pas à ce vieux fou, il fait qu'inventer des histoires sur la guerre et sur les gamins du quartier.
O çılgın ihtiyarla konuşmak istemezsin. Sürekli uyduruyor. Yok savaşa katılmış, yok çocuklar bir şey demiş...
Jimmy, n'y va pas.
Jimmy, hayır. Gitme!
- N'ÉCOUTE JAMAIS - QU'EST-IL ARRIVÉ
- HİÇ DİNLEMİYOR - " YARDIMCI...
- Plus besoin,
- Artık ihtiyacın yok.
Je parle, mais tu n'écoutes pas.
Ben konuşuyorum. Sen dinlemiyorsun ki.
Si je reprends mon boulot, t'auras plus à t'en faire pour ce machin!
İşime geri dönünce o lanet şeyi dert etmek zorunda kalmayacaksın!
Tu étais censé me soutenir,
Yanımda durup destek olmalıydın.
Il a oublié de le payer à temps et le jeune homme était furieux...
Ona parasını vaktinde ödemeyince genç adam o kadar kızdı ki... Sıçtım!
Tu dois t'en débarrasser, c'est le seul moyen de gagner ton honneur.
Öyleyse o yükten kurtulmalısın. Şerefe ulaşmanın tek yolu budur.
Bill et moi, on a volé la crosse qui t'a valu l'école militaire.
O hokey sopasını Bill'le ben çaldık ve askerî liseye gönderilmenin sebebi biziz.
Tu avais raison, ça fait du bien.
Haklısın. Bu çok iyi geldi.
Tête de cul, je vais te tuer pour ce qu'ils m'ont fait.
Göt memeli! Bana yaptıklarınız yüzünden sizi öldüreceğim!
Alors, Sue, je te laisse réfléchir à ce que tu as fait, et tu pourras présenter tes excuses.
Peki, Sue. Ne yaptığını düşünmen için birkaç dakikan var, sonra benden özür dilersin.
Avec l'agitateur à salade, vous avez de la laitue sèche d'un tour de manivelle.
Salata Kurutucu'yla, kolu çevirdiğiniz anda, ihtiyacınız olan kuru marul elinizde.
Toutes les feuilles vertes peuvent être séchées!
Bu küçük canavarın kurutamayacağı bir yeşil yapraklı yok.
Notez la souplesse de la manivelle.
Şu ipeksi çevirme hareketine bakın.
Trop tard!
- Şansını kaybettin!
Grimpez!
Atlayın hadi!
Le numéro est sur le frigo.
Telefon numarası buzdolabının üstünde.
T'as du bol que le prêtre m'emmène dans les bois.
Şanslısın, bir rahip beni ormana götürüyor.
Si tu essaies réellement Ta foi t'aidera rapidement!
Çabalıyorsan ve bunu biliyorsan İnancın sana yol gösterir
Si tu essaies réellement Ta foi t'aidera rapidement!
Paylaşıyorsan ve bunu biliyorsan İnancın yol gösterecektir sana
J'ai survécu à la Corée pour atterrir ici?
Tanrım, beni Kore'den bunun için mi kurtardın?
Tu as raison.
Haklısın canım.
Il y a une aire de repos après la sortie 37.
37. çıkışın orada bir mola yeri var.
Dès qu'on arrivera, vous pourrez commencer votre truc, les prières, le machin à fumée et celui qui asperge?
Göle vardığımızda her ne yapıyorsan yapar mısın? Ne bileyim, dua et, o dumanlı şeyi çıkar, su çekicini salla?
Je ne suis pas un magicien qui jette des sorts, ça n'existe que dans les contes.
Ah Frank. Ben sihirli değneği olan bir büyücü değilim. Onlar masallarda olur.
Devant des gens?
İnsanların önünde mi?
Vous voyez, vous faites déjà des progrès!
Gördün mü? İlerleme katetmeye başladın bile!
Vous venez de partager un sentiment :
Çok derin bir hissini paylaştın.
Mon invité ce dimanche est président de l'Alliance de la Libération des Noirs pour la Libération des Noirs, Tecumseh X Du Bois.
Bu pazar sabahı konuğum, Siyahların Kurtuluşu için Siyahların Kurtuluşu İttifakı'nın başkanı Tecumseh X Du Bois.
Pourquoi ne vous appelez-vous plus Jefferson Davis?
Asıl isminizi neden kullanmadığınızı sorabilir miyim, Jefferson Davis?
Bonjour, neuneu.
Günaydın şapşal.
T'es le premier vampire chochotte du monde?
Nesin sen? Dünyanın ilk ödlek vampiri mi?
Je sais, Jimmy Fitzsimmons va te tuer, car tu l'as fait accuser quand tu as volé la crosse.
Anlıyorum. Hokey sopası çalıp suçu ona attığın için Jimmy Fitzsimmons seni öldürecek.
Non, c'est plus dur que ça, je lis l'écriture de Jimmy.
Yok, zor olanı yapıp Jimmy'nin yazısını okuyorum. BILL MURFIE'NİN MEZARI DİŞLERİ ARALIKLI, ÇİLLİ PİÇ
On va vérifier.
Bunu kanıtlamanın tek bir yolu var.
On n'a qu'à pisser dessus pour vérifier.
Emin olmak için üstüne işeyelim.
Jan, Clark, vous avez fait preuve de courage en venant ici et cela sauvera votre mariage, comme cela nous a sauvés, Greg et moi, avec l'aide et l'amour de notre seigneur Jésus.
Jan, Clark... Bugün buraya gelmekle çok cesur bir adım attınız. Bu adım evliliğinizi kurtaracak,
Tout va bien dans le monde de Ginny et Greg Throater.
Sonra midesinde sıcak bir öğünle, keyfi yerinde eve geliyor ve Ginny ile Greg Throater'ın dünyasında her şey güllük gülistanlık oluyor.
Ouille.
Amanın.
Mon grand!
Hey, n'aber asıl adamım!
Écoutez, j'ai un truc à vous dire, ça me pèse sur la conscience.
Bakın, size söylemek istediğim bir şey var çocuklar. Omuzlarımda büyük bir yük var.