Translate.vc / Portugais → Turc / Ac
Ac traduction Turc
245,492 traduction parallèle
Desculpe, o Gavin Belson deixou a empresa.
Şunu açıklamak daha uygun olacaktır, Gavin Belson şirketten ayrıldı.
Acordava, vídeo chat, ia para a cama, vídeo chat.
Her sabah uyanıp uygulamayı açıyorum.
Sim, desligam o AC depois da meia-noite.
Evet, geceleri klimayı kapatıyorlar.
Sei que as minhas cenas estão no teu telefone e se vires, não paras de me gozar.
Gördün mü? Bütün utanç verici şeylerim senin telefonunda, biliyorum. Baktığın zaman benimle acımasızca dalga geçeceksin.
Mas a verdade é que isso é o que tu já fazes todos os dias, por isso não tenho nada a perder e potencialmente tenho muito a ganhar.
İşin gerçeği şu ki, zaten şu anda da acımasızca dalga geçiyorsun. O yüzden kaybedecek bir şeyim yok. ayrıca potansiyel olarak bir sürü kazancım var.
Acho que foi o pior sexo que já tive... de longe.
Şu ana kadar yaptığım en kötü seksti. Açık arayla.
Devemos ter deixado as luzes acesas.
Siktir. Işıkları bütün gece açık bırakmış olmalıyız.
Quero estar lá até ao fim.
Acı sona kadar içinde olmak istiyorum.
Por isso, força, acusa-nos de homicídio.
O yüzden devam et bize karşı cinayet davası aç.
E acho que finalmente me libertei.
Sonunda açıldığımı düşünüyorum.
É ridículo.
Hali çok acıklı.
Sempre presumi que o Ramaniac era um homem.
Ramaniac'ı hep erkek sanmıştım açıkçası.
Talvez uma nova abordagem...
Belki de başka bir açıdan yaklaşmak gerek.
Ainda não.
Açıkçası daha değil.
Levantava-me, tudo igual.
Yatağa gidip uygulamayı açıyorum. Uyanıyorum, uygulama.
Fiquei lixado com o Erlich e agora faço isto?
Erlich'e fermuarnını açık tuttuğu için kızmıştım, aynı şeyi mi yapar oldum?
Imaginem... que conseguem a maior baleia do Valley, duas semanas antes de vocês abrirem a empresa ou será que devo dizer :
Düşünsenize... Vadi'nin en büyük balinası şirket açılmadan iki hafta önce sizinle çalışmaya başlıyor. Veya bizimle çalışmaya başlıyor mu desem?
Não, eu... A porta...
Hayır, sadece, kapıyı açıyordum.
Mostramos-lhes uma página inicial falsa e obrigamo-las a descarregar uma versão alterada da app da Hooli-Con.
Aynen öyle. Sonra onlara sahte bir açılış sayfası göstereceğiz ve herkese değiştirilmiş Hoolicon uygulaması yükleteceğiz.
"Cultive milho virtual para alimentar aldeias virtuais vítimas da fome."
"Sanal aç köylüler için sanal mısır yetiştirin."
E que tal cultivar milho real, para alimentar pessoas reais?
Şu fikir nasıl peki? Gerçekten aç olan insanlara, gerçek mısır mı yetiştirsek?
Olha-me nos olhos e nomeia a nossa queda.
Gözlerimin içine bak ve açıkla... - bu felaketi!
Sabe?
Açıkçası evet.
Acendam as luzes, por favor.
Işıkları açın lütfen.
Quem pode dizer porque é que o telefone do Belson explodiu quando lhe pusemos a tecnologia do Feldspar?
Gavin Belson'un çıkardığı telefonun Keenan'ın teknolojisi ile patlamaya başlamasını kim açıklayabilir?
Ficaste a pensar que a empresa é uma confusão mas garanto-te que existe uma explicação simples para aquilo.
Yüksek ihtimalle sana şirketin raydan çıktığını düşündürmüştür, ancak seni temin ederim ki çok basit bir açıklaması var. - Gerçekten var.
Se levarmos o Anton para Stanford, ligamo-lo direto ao servidor e estamos online antes de a Fiduciated abrir.
- Stanford! Eğer Anton'u Stanford'a görütebilirsek, direk ordaki sunucuya bağlayabiliriz, ve Fiduciated açılmadan tekrar online olabiliriz. Harika.
O meu escritório está aberto, ponham na minha secretária ou assim...
Her neyse, odamın kapısı açık. belki masamı kullanmak istersiniz falan, takılın.
Abrimos a porta para irmos buscar as baterias e como me disseste para não as guardar... ninguém...
Arka kapıyı açıp, pilleri almamı söyledin. Sonra da geri koymamamı. Yani, kimse...
Quando a porta se abriu e vi a sua cara a sorrir, pensei que era um anjo.
Deponun kapısı açıldığında, bana doğru sırıtışını görünce, bir melek gördüm sandım.
A Sarah e a Helena são férteis. São biologicamente valiosas.
Sarah ve Helena ise doğurganlar, biyolojik açıdan paha biçilemezler.
Mas geneticamente somos todas da mesma família.
Biliyor musun? Ama genetik açıdan bakarsak hepimiz...
A imagem mostra que o feto teve uma recuperação rápida e inexplicável.
- Bu görüntü, fetüsün açıklanamayan ve hızlı şekilde iyileştirdiğini gösterir.
- Querida, não. São só os teus sentidos a abrir como uma flor.
Sadece duyguların bir çiçek gibi açılıyor.
O Dr. Leekie levou o Donnie ao limite e ele não tinha formação básica em segurança com armas.
Dr. Leekie, Donnie'nin üzerine çok geldi ve silahın emniyeti açıktı.
Muito bem, vamos deixar-nos de cerimónias e...
Pekâlâ, açılış törenini uzatmayalım.
Teremos que esperar até que o portão de serviço seja aberto.
Servis kapısı açılana dek bekleyeceğiz.
Portão de serviço, senhor.
Bay Jukes, servis kapısı açılıyor.
- todas as coisas nos últimos dois anos.
- Ben... - Açık bir şekilde son yıllarda burnumdan solurken!
Assim é mais difícil, o ângulo é mau.
Bu çok zor. Kötü bir açı.
Estou mais do que aberto à crítica construtiva.
Yapıcı eleştirilere her zaman çok açığımdır.
Às vezes, nos seminários de escrita, toda a gente diz o que pensa, não faz mal nenhum.
Şunu açıklayayım, kitap çalışmaları ve herkesin fikrini söylemesi sorun değil.
Os meus favoritos são Liar's Poker, Moneyball e A Queda de Wall Street.
Favorilerim Yalancının Pokeri Kazanma Sanatı ve Büyük Açık.
E estava tão entusiasmado.
Yani heyecanlandığı çok açık değil miydi?
Anunciaste ao jantar, celebrámos com champanhe.
O zaman açıkladığında kutlamak için şampanya söyledik.
Fala disso em todas as sessões.
Bu konuyu her seansta açıyorsun.
É raro, mas se o calibre e a trajectória estiverem certos, sim.
Çok nadirdir, ama kalibre ve açı doğruysa olabilir.
Bem, isso explicaria a violência e as aparentes mortes impulsivas.
Vahşi ve fevri cinayetleri açıklayabilir.
Tal como a sua mudança de foco de remorsos para contra medidas forenses.
Odak noktasının pişmanlıktan adli önleme geçmesini de açıklar.
Isso explica os remorsos e os rituais que vimos.
Gördüğümüz pişmanlık ve ritüelleri açıklar.
É uma opção estranha.
Hikâye açısından tuhaf.