Translate.vc / Portugais → Turc / Actor
Actor traduction Turc
2,675 traduction parallèle
Por mais de 3 anos, o actor principiante esteve fora do radar do mundo do espectáculo, até agora.
3 yılı aşkın süredir acemi aktör eğlence sektörünün radarında değildi. Taa ki şu ana kadar. Dinle adamım.
É o actor principal na novela do House.
House'un dizisindeki ana karakterlerden biri.
Tens uma obsessão com um actor ou com a personagem que ele interpreta.
Bir aktöre ya da oynadığı karaktere takıntın var.
Uma foto do Mark Harmon, o maior actor de todos os tempos.
- Mark Harmon'ın bir resmi... yaşamış en harika aktör.
Este notável e bem parecido cavalheiro é um bom e respeitado actor.
Bu seçkin görünümlü beyefendi son derece saygı duyulan bir oyuncu.
E se de facto ele não sabe que a mulher está morta, então é melhor actor do que o seu currículo sugere.
Ve eğer karısının öldüğünden gerçekten haberi yoksa o zaman özgeçmişinde yazandan daha iyi bir aktör demektir.
Este tipo é actor, não é?
- Bu adam bir aktör, değil mi?
Vou deixar de parte a curiosidade sobre a vida de actor em part-time.
Yarı-zamanlı aktör'ün hayatı hakkındaki merakımı bir kenara bırakacağım.
Este tipo é muito melhor actor do que pensávamos.
Bu adam sandığımızdan daha iyi bir aktör.
Mas assim... Assim que prendermos alguém, o homicídio torna-se numa disputa doméstica entre uma cabeleireira e um aspirante a actor, e... Isso não é notícia em Los Angeles.
Ama tutuklama yaptığımız anda bu cinayet bir kuaför ile bir aktör özentisi arasındaki aile içi kavgaya dönüşecektir ve bu Los Angeles'te yeni bir şey değil.
- Soa a actor pornográfico. - É um nome completamente porno!
Tam bir pornocu ismi.
Ainda assim, há que salientar um aspecto de ser um actor destes papéis.
Yine de karakter oyuncuları hakkında söylenecek bir şeyler var.
O único actor naquela sala é o Quinn.
Odada rol yapan tek kişi Quinn.
Um actor sem trabalho, um civil?
İşsiz bir aktörde, bir sivilde?
O massacre, recordo, também levou a vida ao actor.
Bu katliamda, sizin de bildiğiniz gibi aktör de hayatını kaybetmişti.
Sou um actor.
Ben bir aktörüm.
Digo o que quer que eu diga. Sou apenas um actor.
Benden ne isterseniz onu söylerim.
O tipo é um actor.
Daha derine inmeliyiz. Adam sadece bir aktör.
Querem ver um actor de alto calibre a representar?
Çok iyi bir oyunculuk izlemek ister misiniz?
É bom actor.
İyi bir oyuncu.
Ainda bem que és músico, e não actor, pai, porque teríamos passado fome.
İyi ki bir aktör değil de müzisyensin baba. Aksi halde ailemiz açlıktan kıvranıyor olurdu.
Eu até sou parecido com o actor principal.
Ben de filmdeki başrol oyuncusuna benzemek istedim.
Estás a tentar decidir o que é bom para o Vincent Chase, o actor, não o que é bom para o meu filme.
Sen oyuncu Vincent Chase için neyin doğru olduğuna karar veriyorsun. Filmim için doğru olan şeye değil.
Porque estou preso a um actor que não consegue fazer o trabalho.
Bütçeyi aştım, çünkü işini yapamayan bir oyuncuya mecbur bırakıldım.
Quantas pessoas são precisas para assistir um actor sem talento?
Yeteneksiz bir oyuncuyla baş etmek için kaç kişi gerekiyor?
A vida de um actor... À espera que o telefone toque.
Bir oyuncu hayatı boyunca telefonun çalmasını bekler.
Vais ser o actor principal na merda de um filme do Scorsese.
Düzeltme yapıyorum. Bir Scorsese filminde başrolde oynayacaksın.
O Vincent Chase não vai ser o actor secundário ou terciário.
Vincent Chase ikinci baş rolü de, üçüncü baş rolü de alamayacak.
Sou um actor, não um modelo.
Bilemiyorum. Oyuncuyum, manken değil.
Quando consegui com que o Jason concordasse com isto sabia que estava a contratar um actor que era muito impetuoso e volátil, mas também, capaz de um desempenho brilhante.
Jason'ı proje için ikna ettiğimde sinirli ve çabuk parlayan ama çok başarılı performans gösteren oyuncuyla anlaştığımı biliyordum.
O gajo sabe representar. É bom actor.
Yani, adam iyi rol yapıyor.
Também eles, a arranjar um actor principal.
Baş rol oyuncusu arıyorlardı.
Há outras coisas que um actor pode fazer, além de esperar pelo agente.
Bir aktörün menajerini beklemekten başka yapacağı şeyler de var.
Achas que sou um bom actor, Ari?
Sence ben iyi bir aktör müyüm, Ari?
Não achas que sou um bom actor?
Benim iyi bir aktör olduğumu inanmıyorsun, değil mi?
Repito, Jean-Baptiste Poquelin decidiu mudá-lo porque, na época, ser actor era muito mal visto.
Tekrar ediyorum, Jean-Baptiste Poquelin. İsmini değiştirmeye karar verdi çünkü onun döneminde aktör olmak çok aşağılık bir durumdu.
O actor principal é circuncidado e eu não.
Başrol oyuncumuz sünnetli. Kendim için öyle diyemem.
- Planearam tudo desde o início. - És um verdadeiro actor.
- Sen hala bir ineksin.
- Você é actor, não é?
- Sen aktörsün, değil mi?
Continua a não ser um actor convincente, Sr. Shilling.
Hala inandırıcı olmayan bir aktörsünüz, Bay Shilling.
Mas a tragédia é que nós sabemos que tu, o actor jovem... vais acabar em vários lugares de desolação.
Fakat trajedi şudur ; biliyoruz ki senin, yani genç aktörün yaşamı bu virane yerde son bulacak.
Nunca trabalhei como actor. Ainda bem.
- Daha önce hiç aktörlük yapmadım.
Tenho que despedir o actor que faz de Derek.
Derek'i oynayan aktörü göndermek gerek.
És um actor e tanto.
Usta bir oyuncu gibisin.
É um maldito excelente actor.
- Beş para etmez bir aktörsün!
Aquele que era actor.
- Nuria'nın erkek arkadaşı, aktör olan.
- Então é actor.
- Yani o bir aktör.
Um actor?
Ben sadece bir aktörüm.
Volta a ligar-lhe e diz-lhe que temos um actor cujos testículos caíram!
Onu arayıp elimizde testisleri yere inmiş bir oyuncu olduğunu söyle.
Sou mesmo um bom actor.
Çok iyi bir aktörüm.
Sou mais um actor de carácter.
Ben bir karakter aktöründen daha fazlasıyım.