Translate.vc / Portugais → Turc / Amber
Amber traduction Turc
1,979 traduction parallèle
Eras melhor pai do que a mãe e o pai juntos. E todos os dias, sinto-me mal pela Amber por só me ter a mim, em vez de a ti.
Annemle babamın toplamından bile daha iyi bir ebeveyn oldun bana ve ben hergün Amber için üzülüyorum.
A Amber é uma boa miúda.
Amber iyi bir çocuk
Raios, Amber!
Lanet olsun, Amber!
A Amber disse que faria tudo para ajudar na investigação.
Amber, soruşturmaya yardım edecek her şeyi yapacağını söyledi.
- Sabemos que foste tu, Amber.
- Senin yaptığını biliyoruz, Amber.
- É a arma do crime, Amber.
Bu cinayet silahı, Amber.
Ajudou, ela teve uma visão dele num bar local com essa bela loira chamada Amber, então foi à polícia com a informação.
Adamın, Amber isimli sarışın, hoş bir bayan ile bir barda olduğunu sezmiş ve bunu polisle paylaşmıştı.
Sim, o homem da esposa desaparecida - e a namorada loira, Amber.
Evet kayıp kadın ve Amber isimli sarışın sevgili.
Um dia depos da minha mulher desaparecer, Vivien Marchand contou á polícia ter tido uma visão minha no bar, com a minha namorada Amber.
Karım ortadan kaybolduktan 1 gün sonra Vivien Marchand polislere sevgilim Amber'le bir barda olduğumu gördüğünü söylemiş.
Mas ela estava certa uma vez, sobre a Amber, então todos acreditaram.
Ama Amber'i bildiği için herkes ona inanıverdi.
Cody Donnelly disse ter provas de que a Vivien era cliente no mesmo bar ao qual levei a Amber aquele dia.
Cody Donnelly, Vivien'in, Amber'i götürdüğüm barın müşterisi olduğuna dair kanıtı olduğunu söyledi.
Bom dia, Amber e Trish.
Günaydın Amber, Trish.
A Trish e a Amber conheceram-se na Unidade de Queimados.
Trish ve Amber, yanık ünitesinde tanıştılar.
- Amber Collier, 28 anos, apresenta um estado pós-acidente de automóvel.
Post-M.V.C. durumuna sahip.
A Amber estava num carro quando capotou e ficou presa debaixo dele enquanto este ardia.
Amber takla atan bir arabadaymış, ve yanarken arabanın altına sıkışmış.
Amber, há quanto tempo tem os dedos assim?
Amber, parmakların ne kadar zamandır böyle görünüyor?
- Estão infectados, Amber.
Mikroplanmışlar Amber.
Lamento. Sobreviveste a um desastre de automóvel tremendo, Amber.
Amber, korkunç bir araba enkazından canlı çıktın.
Pode chorar, Amber.
Ağlayabilirsin Amber.
- A Amber pode ser positiva amanhã.
Yarın pozitif olabilirsin. Teşekkürler.
Isso é cor-de-rosa âmbar?
Amber Rose mu?
Com uma tacada só, isso cuida do problema da Amber Madison.
Bir kere üflese, Amber Madison problemini çözer.
Sabes, achei que tinha sido a gota de água quando um miúdo se preparou para me cuspir, mas agora há uma Amber.
Aslında çocuğun birinin ağzını çalkalayıp, suratıma tükürmesine kötü demiştim. Ama artık Amber var.
A Amber é uma líder de claque do Liceu de Rollins que adora café com leite magro.
- Amber, Rollins Lisesi'nin amigosu ve sütlü kahve seven biri.
A Amber?
Amber mı?
Amo a tua pele, tão macia e branca, tão preciosa para sentir e doce para trincar.
Bitiyorum o beyaz ve yumuşak cildine Hissiyatı tatlı, misk-i amber tenine.
Amber Truesdale.
Amber Truesdale.
Emita um alerta de desaparecimento, examinem tudo.
AMBER alarmı talep edin, çevrede soruşturmaya devam edin.
O Amber alugou um lugar incrível, vai ser igualzinho ao século XV.
Kocaman bir meydan kiraladık. 15. yüzyılda yaşıyormuşuz gibi olacak.
Era Amber, a enfermeira do meu pai.
Babamın hemşiresi.
Ah! É Amber. Eu vou mamã.
Hemşire.
Juntem as mãos, exibam as vossas notas de dólares e dêem as boas-vindas calorosas à Amber Destiny!
Ellerinizi kaldırın, dolarlarınızı hazırlayın ve yeni gülümüz Amber Destiny'e Sparkle hoş geldini deyin!
E podemos dividir um jarro daquela cerveja que ele lá tem?
Evet. Belki birer Amber birası da içeriz olur mu?
- Vamos dar um alerta Amber.
Birlikleri alarma geçirin o zaman.
- Amber.
- Amber.
- O marido da Amber era o problema.
- Sorun Amber değil, kocasıydı.
- Sou Amber, tu és engraçado.
- Ben Amber, Sen çok komiksin.
Amber, há quanto tempo tu moras aqui?
Amber, Ne kadar zamandır burada yaşıyorsun?
Tu deves ser a Amber.
Sen Amber olmalısın.
Amber deu-me esse livro.
Amber bana bu kitabı verdi.
Amber, está tudo bem?
Amber, Herşey yolundamı?
- Amber, espera.
- Amber Bekle.
Amber, Amber.
Amber, Amber.
- Qual é o teu nome? - Amber.
- Adın neydi?
Sim, Amber, foi o que disse.
Amber, evet, ben de öyle dedim.
- Dra. Grey.
- Amber Collier, 28,
O que é uma Amber?
- Amber da ne?
Um grande aplauso para a Amber Destiny! Vá lá, rapazes.
Hadi, millet.
Acho que achariam a Amber...
Amber'ımız var, ve Amber'ı gerçekten çok iyi bulacağınızı düşünü...
- Tens uns olhos lindos.
- Amber. Çok güzel gözlerin var.
Amber!
Amber!