Translate.vc / Portugais → Turc / Art
Art traduction Turc
187,376 traduction parallèle
Talvez tenha decidido tentar algo diferente.
Belki seviyeyi artırmak istedi.
As companhias aéreas comerciais acabam comigo estes dias.
Ticari havayolları artık çok yoruyor. Sen ne diyorsun?
Já não estás sozinho nisto.
Dinle, artık yalnız değilsin.
Podes crer.
Buna kendini inandır artık.
Não podemos discutir negócios.
Seninle artık iş konuşamayız.
- Vá, não penses mais nisso.
Tamam, pekala. Artık bunu düşünme.
Não podemos ficar online, é só multas!
Ama uygulamayı açık tutamayız! Borçlar gittikçe artıyor!
- Agora vou ter de o fazer.
Artık yapmak zorundayım.
Dinesh, és um assassino de gigantes.
Dinesh, sen artık bir dev avcısısın.
Está bem, deixo-vos a tratar disso.
Pekala beyler, ben artık gidiyorum.
A bebida afetou-o, não acreditaria numa palavra.
Bizim ufaklık içkiyi kaldıramadı. Söylediği şeyleri artık dinlemeyeceğim.
Estavas errada sobre deitar fora as melhores proezas.
Hacker takımlarının başarılı işlerinin artıkları konusunda tamamen hatalısın.
Estás errado. Vamos andando?
Çıkalım mı artık?
Uma empresa que passou a ser conhecida como Hooli...
O şirket de artık Hooli olarak biliniyor.
Depois de conhecer os eventos e as desculpas o que preciso, neste momento, é de factos.
Hadiseleri ve mazeretleri dinledikten sonra artık hakikatleri rica ediyorum.
Agora, sei o que fazer se acontecer novamente.
Bir daha yaşanırsa ne yapmam gerektiğini artık biliyorum.
Agora, desejo sentar-me.
Artık oturmak istiyorum.
Já não servis para nada.
Artık bir gayeye hizmet etmiyorsun.
Se ele conseguir aguentar, isso só pode melhorar a reputação dele.
Ayakta durabiliyorsa bu yalnızca itibarını artırabilir.
Agora, tudo ficou claro! Todos os homens têm direito a vê-la. E todos os homens irão guardá-la com a própria vida!
Artık şu belli ki her erkeğin onu görmeye hakkı var ve her erkek onu hayatı pahasına koruyacak!
Ficareis desapontados por saber que esta mulher, agora, é minha!
Şuradaki kadının artık benim olduğunu öğrendiğinizde hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
Percebe que agora o monstro sabe onde estamos?
O yaratık artık yerimizi biliyor, farkındasın değil mi?
E agora ele está se perguntando do porquê.
Artık bu kavganın sebebini merak ediyor.
Podem continuar massacrando uns aos outros... até que ninguém permaneça em pé... ou podem virar adultos!
Geriye hayatta kalan kimse kalmayana dek birbirinizi katletmeye devam edebilir ya da büyürsünüz artık!
Certo, podemos voltar para casa?
Pekâlâ, eve dönsek mi artık?
Vocês demoraram muito. Estava ficando preocupada.
Gideli yıllar oldu, artık endişelenmeye başlamıştım.
Agora ela faz tarefas para você?
Harbi mi? Artık ayak işlerini mi yapacak?
Então agora confia nela?
Ne yani artık ona güveniyor musun?
Não, agora ele está tendo manutenção grátis da TARDIS.
Hayır, artık ücretsiz TARDIS bakımı alıyor.
Agora ela faz nossa avaliação?
- Demek bizi teftiş edecek artık?
Agora sou a Zoon.
Artık adım Zoon.
Tipo, vezes sem conta.
Art arda gerileyen gibi.
Jacqueline, sabia que agora o feminismo é sexy?
Jacqueline, feminizm artık seksiymiş.
Isto já não é uma questão de impedir a trancada normal.
Bu artık sıradan bir seks sabotajı olmaktan çıktı.
O Reddington diz que o Harém o leiloou por seis milhões.
Reddington, Harem'in açık artırmada 6 milyona sattığını söylüyor.
Usámos o Gaynier, e agora está morto.
Gaynier'i oraya soktuk, ve artık öldü.
Não quero perder mais.
Artık özlemek istemiyorum.
Então, estou fora?
Yani çıktım artık.
Não por não gostar mais de ti.
Fakat artık seni sevmediğim için değil.
- Já não és.
- Artık değil.
Agora és um idiota com uma ideia.
Artık fikri olan bir aşağılıksın.
A operação cresceu desde essa altura, agora usa os carros para passar drogas pela fronteira.
Artık o araçları ülke dışına uyuşturucu kaçırmak için kullanıyor. Uyuşturucu hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
- Já não jogamos.
- Artık değil.
Não temos como entregar-lhe a mensagem.
-... unvan oyunu oynayacak! - Artık ikimiz de Natalya'nın
Não há como falar com ela. Seja o que for que fizeram, desfaçam-no.
Artık ona ulaşmamız mümkün değil.
Não estaria aqui sem a tua ajuda, mas agora que estou é tempo de o teu irmão Liam e o resto da minha tripulação partirmos de novo no Nautilus.
Senin yardımın olmasaydı burada duruyor olmazdım... ama artık durabildiğime göre... korkarım kardeşin Liam ve mürettabatımın geri kalanının... Nautilus'a dönme vakti geldi.
E agora que as tenho, nunca mas poderás tirar.
Artık onlara sahip olduğum için... onları asla benden alamayacaksın.
Já não.
Artık etmiyorum.
E agora, eu amo-me.
Ve artık kendimi seviyorum.
Não sei bem qual é o meu papel agora.
Artık ne yapmam gerektiğinden emin değilim.
Tudo o que posso dizer é que lamento muito por tudo e prometo fazer o que está certo agora.
Söyleyebileceğim tek şey her şey için üzgün olduğum. Ve artık doğru şeyi yapacağıma söz veriyorum.