Translate.vc / Portugais → Turc / Az
Az traduction Turc
99,937 traduction parallèle
Se isto for por causa daquilo de há pouco, eu sinto muito.
Bu az önce olanlar yüzündense özür dilerim.
Bom, pelo menos alguém está no seu elemento.
En azından birimizin keyfi yerinde.
Menos conversa, mais acção.
- Az laf, çok iş.
Tem que experimentar pelo menos a cozinha local.
Yerel mutfağı en azından bir denemelisin.
Que raios acabou de acontecer?
Az önce ne oldu?
Acabei de atirar este tipo para fora pelo porão de carga.
Bunu az önce uzaya fırlattım.
Menos conversa, mais mortes.
Az laf, çok ölüm.
Sabe que quase arruinou o "Guerra das Estrelas", certo?
Az kalsın Star Wars'u mahvediyordun, biliyorsun değil mi?
Mas... é o menor número de vítimas de papelão até agora.
Fakat şu ana kadar ki en az vurulan karton hedef oranımız bu.
Dez, pelo menos.
En az 10 saniye.
Não podia salvar o teu povo, mas... podia fazer-te sentir menos só.
Senin insanlarını hayata geri döndüremezdim fakat seni daha az yalnız hissettirebilirdim.
Quase lá.
Az kaldı.
Controlada, sucinta... convincente.
Ölçülü, az ve öz, inanılır.
Pensei que ele andava, apenas, atrás de mim, mas quase matou aqueles tipos.
Sadece benim peşimde zannediyordum ama az kalsın o adamları öldürüyordu.
Talvez um deles consiga enviar o Mxyzptlk de regresso à Quinta Dimensão, ou, pelo menos, consiga inibir os seus poderes.
Belki onlardan biri Mxyzptlk'i Beşinci Boyut'a geri gönderebilir ya da en azından güçlerini bastırabilir.
Menos de cinco.
- Beşten az.
O que é que acabaste de dizer ao meu pai?
Az önce babama ne dedin sen?
Pelo menos até sabermos o que é que ele andou a fazer nos últimos 15 anos.
En azından geçen 15 yılda tam olarak neler yaptığını öğrenene kadar.
A partir de agora, iremos precisar de, pelo menos, duas fontes independentes a confirmar cada citação, não importa quem está em perigo.
Kimin canı tehlikede olursa olsun, bundan böyle her bir alıntıyı doğrulamak için en az iki bağımsız kaynağa ihtiyacın var.
- Pelo menos, assim eles têm uma oportunidade.
En azından bu yolla, bir şansları var.
Tu consegues!
Az kaldı sende.
Agente Schott, temos um grupo contrabandista de arte intergaláctico e um dos mais violentos "gangs" extraterrestres de National City ao nosso alcance.
Ajan Schott, kıskacımızda galaksilerarası sanat kaçakçılığı şebekesi ve National City'nin en azılı uzaylı çetesi var.
Podes colocar isso na tua lápide.
En azından bunu mezarına götürebilirsin.
Apenas terminarei isto às 20 : 00 e pretendo ir directa para a cama a seguir.
Bu en az saat 8'e kadar sürer, ve sonrasında tamamen kafayı vurup yatma niyetindeyim.
- Quase lá, está bem?
- Az kaldı tamam?
- Isso é um exagero... mas, já vi explosões nucleares menos assustadoras.
Abartı olacak fakat daha az korkutucu nükleer patlamalar gördüm.
Menos de duas horas.
İki saatten az.
Como já disse antes, eu sou uma Rainha agora.
Az önce de dediğim gibi, artık kraliçe benim.
Pelo menos, com o canhão de positrões, temos uma oportunidade para salvar a população de National City.
Pozitron topuyla en azından National City halkını kurtarma şansımız var.
- Temos que tentar.
- En azından denemeliyiz.
- É bom saber que é coerente.
En azından tutarlı biri olduğunu bilmek güzel.
Sabes o que é que acabei de me aperceber?
Az önce bir şeyi fark ettim.
O Boyd tinha razão, falei com o Patriot Bank.
Boyd haklıymış. Az önce Patriot Bankasıyla konuştum.
Poucos sabem fazer as contas, menos ainda sabem explicá-las.
İşin matematiğini yapabilen çok az insan var. Bu matematiği açıklayabilecek insan sayısıysa daha da az.
Repara bem, uma empresa forte, com poucas posições vendidas.
Buna bakınca güçlü bir şirket görüyorsun. Çok az kısa pozisyonlar var.
Em breve, merda!
Çok az kaldı.
Ouvi mesmo a mãe a chorar do outro quarto?
Az önce annemin diğer odada ağladığını mı duydum?
Em breve, merda.
Çok az kaldı.
Quase me esquecia.
Az kalsın unutuyordum.
A seguir em Reportagem Especial. Veremos...
Special Report'ta az sonra...
Pelo menos metade de Washington parece achar que é um escândalo.
Washington'ın en az yarısı bunu rezalet olarak görüyor.
Aquele tipo acabou de tentar matá-la?
Adam az önce onu öldürmek mi istedi?
- Recebi uma mensagem do telemóvel dele.
- Az önce ondan bir mesaj aldım.
O menor número possível.
Oldukça az.
Pelo menos, diz-me aquilo que procuras.
En azından ne aradığını söyle.
Pelo menos, esta não tem sangue imaginário.
En azından bu kişinin hayali kanları yok.
Pelo menos, pusemos um fim a tudo.
En azından sonunu getirebildik.
Quanto ao café, é o mínimo que posso fazer dado que nos ajudaste com a nossa descoberta.
Kahveye gelince, dönüm noktamızda bize yardım ettiğini düşünürsek, en azından bunu yapabilirim.
Pelo menos deixa-me ir contigo.
En azından seninle geleyim.
- Não mas estive perto.
Tamamen ayrılmadım ama az kaldı.
Quase.
Az kaldı.