Translate.vc / Portugais → Turc / Bal
Bal traduction Turc
24,367 traduction parallèle
Fomos à mesma loja onde comprou as suas "koi".
Doğrusunu istersen onları koi balığını aldığınız mağazadan aldık.
Elas e os peixes dourados são primos, vivem em água doce.
Koi ve Japon balığı birbirinin akrabasıdır. İkisi de tatlı su balığıdır.
Essa loja vende centenas de peixes por ano, talvez milhares.
Gittiğiniz o mağaza bir yılda yüzlerce balık satıyor... -... belki binlerce satıyor.
Muitas pessoas compram peixes lá.
Bir çok insan oradan balık alıyor.
Como é que tiveste as memórias da pescar comigo e com o meu pai?
Anılarını nasıl öğrendin? Babam ve benimle balığa gittiği zamanı?
Com chão de vidro para observarmos os peixes.
Zemini de cam, balıkları izleyebiliyoruz.
Não acredito que abrem buracos no chão para espiar os peixes.
Milletin balıkları gözetlemek için yere delik açtığına inanamıyorum.
É uma violação da privacidade dos peixes.
Balık mahremiyetinin ihlali olur bu.
Porque não continuas a falar dos peixes?
Şu balıkları biraz daha anlatsana.
É um peixe demasiado graúdo.
Herif çok büyük balık.
Os meus preferidos são as abóboras doces.
Sanırım hala en çok bal kabaklı şekeri seviyorum.
Nossa, não fiques todo choroso agora, Fishy.
Hay Allah, beni ağlatacaksın Balıkçık
Sim, deixa o meu Fishy em paz.
Evet, Balıkçığı yalnız bırakın.
Alguma vez ouviste falar de cheiro a peixe?
Balık gibi kokmaları hakkında bir şey duydun mu?
Costumávamos ir à pesca?
Balığa gitmiş miydik?
A Jane recorda-se de pescarmos em Anderson Creek.
Jane, Anderson Creek'e balığa gittiğimizi hatırlıyor.
Pescar?
Balık tutmayı mı?
Costumávamos ir pescar... numa ponte sobre um rio?
Akarsuyun üzerindeki bir köprüye balığa gitmiş miydik?
- A menos que... as golas altas voltem a ser moda.
Balıkçı yakanın yeniden moda olmasının dışında yok.
Recomendo o salmão. Obrigado.
- Somon balığını öneririm.
Vá lá, pessoal. Pareçam vivos!
Canlı balığa bakın.
Olá, querida.
Efendim balım.
Ali é a Lifespring Fertility e isto é tudo o que consegui sobre a clínica, perfil do pessoal, serviços e plantas dos pisos.
Şurası LifeSpring Fertility, bu da hakkında öğrendiğim her şey. Personel kaydı, hizmetler, kat planları... Süpersin balım.
Eu sei, querida, mas está de cinco ou seis meses.
- Balım, biliyorum ama en azından beş altı aylık var.
Trabalhávamos num barco de pesca.
Bir balıkçı teknesinde çalışıyorduk.
Que tipo de barco de pesca?
Ne tip bir balıkçı teknesinde çalışıyordunuz?
Espero que goste de peixe.
Umarım balık seviyorsundur.
Do tipo seco?
Kurutulmuş balık mı?
Temos uma fonte infinita de peixe aqui, um dos benefícios de viver perto do oceano.
Sınırsız bir balık kaynağımız var. Okyanusa yakın oturmanın avantajlarından biri.
Disse que trabalhava num barco de pesca, despensa.
Bir balıkçı teknesinde çalıştığını söyledin, bir kilerde.
Tem a certeza que não há um barco chamado despensa?
Kiler adında bir balıkçı teknesi olmadığına emin misiniz?
Jesus nunca andou a vender droga ou a esfregar peixe na pele.
Sanki İsa etrafta torbacı ayakçılığı yapıp kendine balık sosu sürüyordu da.
"bife de queijo com trufas" e "marisco com carne"?
"çikolatalı biftek" ve "etli balık" yazıyor?
Olá, fofinha.
Hey, balım.
Queres assumir o controle de uma empresa de pesca?
Bir balıkçı teknesi şirketini mi devralmak istiyorsun?
Eles têm uma pequena frota de barcos de pesca.
Balıkçı teknelerinden oluşan ufak bir filoları var.
Quer adquirir uma empresa traineira, e quer esconder essa informação ao seu marido porque está iminente um divórcio?
Bir balıkçı teknesi şirketini mi devralmak istiyorsun ve boşanmak üzeresin diye benden bu bilgiyi kocandan saklamamı mı istiyorsun?
Havia um pescador nessa região.
Memlekette bir balıkçı vardı.
Sabes, aquela companhia de pesca que pedi para comprares?
Almanı istediğim balıkçılık şirketi var ya hani _
Tenho receio que eles comecem a investigar mais fundo, tudo, para tentarem perceber para que raio é que vou usar uma companhia de pesca.
Balıkçılık şirketini ne için kullanacağımı anlamak için iyice derinlere inmeye başlayacaklarından korkuyorum.
A esconder em buracos, em caves ou outro lugar que possa pensar. Encontras outro peixe amedrontado e simplesmente decides nadar junto.
Bodrumlarda saklanırken, düşünebileceğin her yerde korkmuş bir balık bulursan sadece birlikte olmaya karar verirsin.
- Sabes bem que não fui eu!
- Olmadığımı bal gibi biliyorsun!
Estas tripas de peixe cheiram particularmente mal, esta noite.
Balık bağırsakları bu akşam çok daha kötü kokuyor.
Podem ser os barcos deles.
Onların balıkçı tekneleri olabilir.
Gloria, ligas ao tipo dos peixes para ver que garantia têm estas coisas?
Gloria! Şu balıkçıyı arayıp bunlar için ne tür bir garantimiz olduğuna bakabilir misin?
Pescaria no lago.
Gölde balık tutardık.
Dá para caçar, pescar.
- Avlanırsın, balık tutarsın.
A Pablito's Fish and Chips.
Pablito'nun balık ve cipsleri.
Todos aqueles clientes da Fish and Chips estão a contar com isso.
Tüm balık ve cips müşterilerinin hayatı buna bağlı.
Vamos a isso, está bem? - Estou pronta. - Ótimo.
Balıklama dalalım, tamam mı?
- O peixe morde isto?
Balıklar ısırır mı? Görüyor musun?