Translate.vc / Portugais → Turc / Barrow
Barrow traduction Turc
622 traduction parallèle
- Desculpa, Barrow, é um exclusivo.
- Hayır Barrow, o bana ait.
Não se incomode. Obrigado, Mr. Barrow.
Zahmet etmeyin Bay Barrow.
- O Barrow tirou-mo, ele tinha a arma.
- Barrow aldı. Elinde tabanca vardı.
O livro não está na mesa do Stephens, no bolso do Barrow ou no teu.
Masada, sende ya da Barrow'un cebinde defter yok.
- Ainda bem para ele que não é grave.
- Barrow şanslıymış ki ciddi değil.
Estas são as coisas do Barrow.
Barrow'un üstünden çıkanlar bunlar.
Nicky, está a ver esta lista da lavandaria do Barrow?
Nicky, Barrow'un cebinden çıkan çamaşırhane fişini gördün mü?
Tenente, acho que esta lista da lavandaria do Barrow lhe interessa.
Teğmen, Barrow'un çamaşırhane fişi ilginizi çekebilir.
Que relação tinha o Whitey Barrow com o Stephens e o Macy?
Whitey Barrow ile Stephens ve Macy arasında nasıl bir bağ vardı?
E quando encontrarmos o assassino do Goldez, encontraremos também o do Barrow.
Doğru! Ve Goldez'in katilini bulunca Barrow'unkini de bulacağız.
Quem matou o Barrow também.
Barrow'u öldüren de öyle düşünüyor.
O Maguire diz que o álibi do Macy é falso e a Miss Porter teve uma discussão com o Barrow na Arena.
Maguire'a göre Macy'nin tanığı yalan söylüyormuş. Ve Bayan Porter salonda Barrow ile tartışmış.
Sabe, eu mal conhecia o Mr. Barrow.
Bay Barrow'u tanımazdım bile.
Isso leva-nos de volta a Whitey Barrow.
Bu bizi Whitey Barrow'a getiriyor.
O Mr. Barrow chegou e me acompanhou ao meu lugar.
Bay Barrow geldi ve beni koltuğuma götürdü.
Porque é que o Whitey Barrow a levou para um canto escondido, para falarem de um amigo comum?
Neden Whitey Barrow sizinle bir köşede ortak bir arkadaş hakkında konuştu?
Lamento, mas disse que o Barrow a acompanhou ao seu lugar.
Affedersiniz ama Barrow'un sizi koltuğunuza götürdüğünü söylemiştiniz.
Tenho autorização da Polícia para ver o apartamento do Mr. Barrow.
Bay Barrow'un dairesini incelemeye geldim, polisten iznim var.
Mas já é de tarde e tenho outra teoria sobre o Barrow.
Ama şimdi akşam ve benim amacım başka.
Acha que foi um grupo que matou o Barrow? Foi um trabalho solitário?
Sence Barrow'u haklayan çete miydi, yoksa tek bir kişi mi?
Estava a dizer que o Mr. Barrow...
Diyordun ki, Bay Barrow...
O Whitey Barrow gostava.
Whitey Barrow severdi.
O Stephens sabia de si e do Barrow?
Barrow ile aranızdaki ilişkiyi Stephens biliyor muydu?
E como estavam quando o Barrow perdeu aqueles $ 8.000?
Barrow sana 8000 borçlanırken batırmadılar ama.
- Whitey Barrow.
- Whitey Barrow.
Estava só em cima do corpo do Barrow com uma arma.
Silahla Barrow'un başında duruyordu.
O Macy estava na bilheteira consigo quando o Whitey Barrow foi morto?
Whitey Barrow öldürüldüğünde Macy gişede miydi?
Stephens, o senhor acha que o Barrow e a Miss Porter são apenas conhecidos?
Bay Stephens, Barrow ile Bayan Porter'in tanışıyor olmaları sizin fikriniz miydi?
Encontrei isto escondido no apartamento do Barrow.
Bunu Barrow'un dairesinde buldum.
O senhor e o seu sócio ficaram aliviados quando o Barrow morreu.
Belki siz ve ortağınız Macy, Barrow'un öldüğünü duyunca rahatladınız.
O Barrow não sabia nada sobre mim.
Barrow bir şey bilmiyordu.
E se o Barrow soubesse algo sobre nós.
Diyelim ki, ne yaptığımızı biliyordu.
Estás a insinuar que matei o Barrow?
Barrow'u benim öldürdüğümü mü söylüyorsun?
Mas se estivesse a explorar um homem rico e o Barrow me incomodasse,
Ama bir zengini sağıyor olsaydım Barrow da bana şantaj yapsaydı...
- Eu procurei o Barrow, naquela noite para recuperar a minha pulseira.
- Bileziğimi almak için o gece Barrow'a gittim.
Talvez porque o Benny viu quem matou o Barrow.
Çünkü Barrow'u kimin öldürdüğünü Benny görmüştü.
Macy, disse que não o preocupou o Barrow ter-se demitido.
Macy, Barrow'un işi bırakmasından rahatsız olmadığını söyledin.
Apanhei o Barrow a incomodá-la naquela noite.
O gece ofisimde Barrow'un onu rahatsız ettiğini gördüm.
O Barrow sempre disse certas coisas.
Barrow hep rahatsız ediyordu.
O Paul sabia que o Barrow a incomodava?
Barrow'un bu tutumunu Paul biliyor muydu?
Você e este dizem que quem matou o jóquei matou o Barrow.
Jokeyi öldürenin Barrow'u da öldürdüğünü söylüyorsunuz.
O que quero saber é há quanto tempo o Benny Barrow vivia naquela casa?
Öğrenmek istediğim Rainbow Benny'nin o dairede ne kadar yaşadığı.
O Whitey Barrow estava assustado.
Whitey Barrow korkmuştu.
E espalhámos a notícia de que quem matou o Barrow também matou o jóquei.
Ve Barrow'u öldüren kişinin aynı zamanda jokeyi de öldürdüğü haberini yaydık.
Almirante Sir Merton Barrow, do serviço de veteranos.
Oramiral Sör Merton Barrow, sözüm ona Kraliyet Donanmasından.
CLYDE BARROW nasceu numa família de rendeiros.
CLYDE BARROW, bir ortakçi ailesinin oglu olarak dogdu.
Clyde Barrow.
Clyde Barrow.
- Muito prazer. - E eu sou Clyde Barrow.
Tanistigimiza memnun oldum.
Sou a Menina Bonnie Parker e este é o Sr. Clyde Barrow.
Ben Bayan Bonnie Parker, bu da Bay Clyde Barrow.
Como está, Sra. Barrow? Ou posso tratá-la por Blanche?
Merhaba Bayan Barrow, ya da sana Blanche diyebilir miyim?
O grande Clyde Barrow!
Ah büyük Clyde Barrow!