Translate.vc / Portugais → Turc / Bassam
Bassam traduction Turc
391 traduction parallèle
Se reparo em 2 palhinhas em forma de cruz sinto que tenho que confessar.
Haç şeklinde iki saman çöpüne bassam itiraf etmek zorunda hissediyorum.
Se quisesse interromper um jogo de cartas, traria um donut na boca.
İskambil oyunu bassam, ağzımda bir çörek olurdu.
Gandhi, para tua informação, estive no funeral do vegetal de cada vez que pus os pés no quarto dele nas últimas seis semanas.
Hey Gandhi, bil diye söylüyorum, Onun odasına ne zaman ayak bassam zavallı sebzenn cenazesini tedavi ettim. Hemde tam altı ay boyunca.
Bassam?
Bassam?
Peço desculpa pelas acções do Bassam.
Bassam adına özür dilerim.
Bassam. Tira-lhe as algemas.
Bassam, kelepçeleri çıkar.
Uma mulher bater-lhe é um duplo insulto para o Bassam.
Bir kadın tarafından tokatlanmak Bassam için iki katı hakarettir.
Porque lhe bateu o Bassam?
Bassam ona neden saldırdı?
De cada vez que activar a buzina, faço de conta que fui electrocutado.
Ne zaman zile bassam sanki elektrik veriyorlarmış gibi hissediyorum.
Eu faço isso e a outra coisa pisca.
- Ne zaman bassam, diğeri yanıyor.
Bem, então encontramos o amigo do tio da Djaq. - Bassam.
O zaman Djag'ın amcasının arkadaşlarını bulacağız.
Descobrimos o teu amigo, Bassam.
Dostun Bassam'ı bulalım.
- A casa de Bassam? - Por aqui.
- Bassam'ın evi?
Estas são aves do Bassam.
Bunlar Bassam'ın kuşları.
- Bassam.
- Bassam!
Shukran, Bassam.
Çok teşekkürler, Bassam.
Devia ter-te obrigado a ficar com o Bassam.
Seni Bassam'ın yanında bırakmalıydım.
O que faz o Bassam, então?
- Pekâlâ. - Bassam ne iş yapıyor?
- A casa de Bassam?
- Bassam'ın evi?
Consigo chegar ao menu, mas sempre que carrego "play" vai...
Menüsüne girebiliyorum ama ne zaman play'e bassam bir türlü...
posso apertar o...
Şuraya bassam...
Bassam O Fanfarrão.
Bassam Vantard.
Sim, sim Tem Bassam aos pés
Bassam'ın ayaklarına kapanacak
Se naquela noite Bassam não tivesse Metido a pata na poça
Eğer akşam bir terslik çıkmazsa
Bassam não será o meu primeiro homem.
Bassam ilk erkeğim değil!
Mas se parasse de repente e espetasses o lápis no olho, seria terrível.
Ya birden frene bassam, kalem gözüne girse. Çok fena olur.
- Bassam tem uma farmácia.
Bassam'ın eczanesi var.
Quero que sejas feliz. Que tem de mal o Bassam?
Onun mutluluğunu istiyorum.
É um bom farmacêutico e de boa familia.
Bassam'ın neyi vardı, ha? Örnek bir ailenin eczacı çocuğuydu.
Porque é que não vou aí e parto-te a boca? Partir.
- Oraya yürüyüp sana tekmeyi bassam nasıl olur?
Bassam.
Bassam.
Bassam!
Bassam!
Antes de mais, quero saber o que estás a fazer em relação à família de Bassam, Ed.
O konuya girmeden önce, Bassam'ın ailesi için ne yapacaksın Ed?
Que estás a fazer pela família de Bassam?
Bassam'ın ailesi için sen ne yapacaksın?
Então é melhor aguardar.
O zaman yere sıkı bassam iyi olur.
Por uma pequena bofetada nas tuas bochechas?
Nefesin mi kesildi? Suratına tokat mı bassam?
Mas de todas as vezes que tentei passar pelo seu quintal, ela perseguia-me.
Ne zaman çimlerine bassam peşime düşerdi.
Pergunte a Bassam Abou Sharif ou a George Habash.
Ebu Sherif ya da George Habash'a sorabilirsiniz.
E se eu te enfiar o pé no rabo?
Peki ben kıçına tekmeyi bassam nasıl olur?
- Pergunta a Bassam Abou Sharif ou ao George Habache.
Ebu Sherif ya da George Habash'a sorabilirsiniz. Habash.
Bassam Abou Sharif Porta-voz da OLP e o público britânico sabe muito bem que ele doou a Israel milhões e milhões de libras, para ajudar Israel a matar mulheres e crianças da Palestina.
Sieff İngiliz halkının iyi bildiği Manahem Begin'e çok yakın biriydi ki Manahem İsrail'e Filistinli kadın ve çocukları katletmede milyonlara kez yardımda bulunmak için bağış yapan biridir.
E estou contente porque estou outra vez com os pés na terra.
Ama yeniden yere ayak bassam iyi olacak.
Atacaram o Mayor Palestiniano Bassam Shaka'a em Nablus. e Karim Halaf em Ramallah.
Filistinli belediye başkanı Bassam Shaka'ya Nablus, Karim Halaf'a Ramallah'ta saldırıldı
Aquele homem é Bassam Alfayat.
Bu adam Bassam Alfayat.
Não tenho de provar, só de publicar.
Kanıtlamama gerek yok, bassam yeter.
O que faz o Bassam, então?
- Pekâlâ.
- Bassam.
Bassam.
Como estás, Bassam?
İyi misin Bassam?
Nur, querida...
Nour, canım seni Bassam beyle tanıştırmak istiyorum. - Hoş geldiniz.
Bassam.
- Bassam. Ara onu.
Bassam, ouve.
- Dinle Bassam.