Translate.vc / Portugais → Turc / Bastante
Bastante traduction Turc
27,292 traduction parallèle
Um bastante extenso.
Geniş çaplı.
Então é porque não tentou o bastante.
O zaman yeteri kadar çabalamamışsın.
Então o suspeito que procuramos é bastante similar ao Phil, um solitário que é emocionalmente dependente da Antonia e espera por ordens dela.
Yani aradığımız şüpheli Phil'e benzeyen biri, duygusal açıdan Antonia'ya bağlı ve emrini bekleyen yalnız biri.
O Alex disse que o teu nome foi bastante mencionado.
Alex adının çok sık geçtiğini söyledi.
- Parece bastante estranho. - Sim.
- Bu delice gözüküyor.
O Kosher era bastante mais pequeno do que a Mona.
Kaşer, Mona'dan çok daha ufaktı.
Bem... Sim, mas é bastante idealista.
Evet ama bu oldukça idealist bir şey.
Não acho que ficasses muito surpreendido por saberes que tem havido bastante interesse em ti e os nossos encontros.
Bu yaptığımız görüşmelerde, sana karşı büyük bir ilgi gösterildiğini söylesem şaşıracağını sanmam.
É bastante generoso, dado o estado do edifício.
Binanın durumu düşünülürse oldukça cömert bir teklif.
Quando cheguei à casa, a Sra. Aguirre estava ferida, parecia bastante embriagada e insistia que tinha caído.
Eve gittiğim zaman Bayan Aguirre yaralıydı ve aşırı alkollü görünüyordu ve ısrarla düştüğünü söylüyordu.
À procura de um carro económico que a crítica chama de "Bastante aceitável"?
"J.D. Power'ın" da dediği gibi şaşırtıcı derecede kabul edilebilir bir ekonomik araba mı arıyorsun?
Estou bastante faminto agora.
Seni uyarıyorum Şimdi oldukça açım.
Minha saúde está melhorando, mas ainda não estou bem o bastante.
Sağlığım düzeliyor ama henüz yeterince iyi değilim.
- Bastante nebuloso no momento.
- Şu anda biraz sisli efendim.
As coisas Bom... mudaram bastante desde a última vez que nos vimos.
Birbirimizi en son gördüğümüzden beri çok şey değişmiş. Öyle oldu.
Eu tenho uma luz dentro de mim que é bastante brilhante.
Oğlum, içimde öyle bir ışık var ki ve çok da parlıyor.
É bastante perturbadora.
Oldukça rahatsız edici.
Também andamos à procura do Sr. Akimoto. Parece que se esforçou bastante para não ser encontrado.
İzi sürülemesin diye epey uğraşmış.
Parece que costuma viajar bastante.
Hedef alınıyoruz.
E eu proponho-o a um preço bastante reduzido... de borla.
Ben sana epey düşük fiyattan sunuyorum. Ücretsiz.
A situação pareceu-me bastante clara.
Durum oldukça açık görünüyor.
Vocês têm uma disparidade bastante significativa entre os vossos salários.
Aranızda önemli bir kazanç farkı var.
Foi uma mudança bastante grande.
Çok büyük bir değişiklik.
Tu e o Hunt são obviamente bastante próximos.
Hunt'la sıkı fıkı olduğunuz belli.
Ouvi bastante sobre ela.
Ne kadar özel olduğunu biliyorum.
É privado o bastante para falarem. E público o suficiente para que tu e Roman permaneçam civilizados.
Görüşme için yeterince hususi senin ve Roman'ın medeni kalmanızı sağlayacak kadar da umumi.
O fedor da tua fraqueza é bastante intenso.
Zayıflığının kokusu mide bulandırıyor.
O teu sócio perdeu bastante dinheiro, há algum tempo, uma quantidade que espantaria até os mais abastados, para não falar dos clientes.
ortağın bir süre önce epey bir para kaybetti. Bu zenginlerin bile kaşını kaldırtacak kadar para müşterilerden bahsetmiyorumb bile.
Pois, deve ser bastante assimétrico, não achas?
Farklı bir galibiyet olabilir, sence de öyle değil mi?
A parte difícil é a hora de tirar o curativo, porque pode magoar bastante.
Asıl zor kısım bandajın çıkma zamanı geldiğinde yaşanır. Çünkü çok acıtır.
Bastante tempo para tomar um duche, trocar de roupa, tirar uma sesta, cuidar da aparência.
Gidip duş alacak, elbiselerini değiştirecek güzellik uykusu yapacak vaktin var.
Bastante.
Hem de çok özür dilemelisin.
Estás quente o bastante?
Yeterince ısındın mı?
Gostei bastante.
Çok teşekkür ederim.
Soa bastante estranho dito dessa forma.
Öyle söyleyince çok garip geldi. Ne?
Ainda estou a fazer uns exames, mas ele parece bastante saudável.
Şey, hala bazı testler yapıyorum, Fakat tamamen sağlıklı görünüyor
Ele teve bastante cuidado, tal como tu pediste.
Fazlasıyla özen gösterdi, istediğin gibi.
Como se meu orgulho não tivesse já bastante ferido.
Gururum yeterince yara almamış gibi.
Ajudou-me bastante.
Bu çok yardımcı oldu.
Ainda assim, parece bastante desafiador, tentar ser honesto sem toda a bagagem.
Bütün o yükler olmadan dürüst olmaya çalışmak.
Dan, sei que tens falado bastante com o Avery, o que é bom, e ele não tem entrado em detalhes comigo.
Dan, Avery ile biraz konuştuğunu biliyorum ki, bu iyi bir şey ve bana hiçbir şey anlatmadı.
Mas achamos que uma terapia adicional para incrementar aquilo que podemos oferecer, iria aumentar bastante as tuas hipóteses de... tu sabes.
Bizim verebildiğimiz terapinin daha fazlasını alabileceğin bir terapi, senin şeydeki şansını arttıracaktır.
Deixaste isso bastante claro.
Bunu açıkça belirtmiştin.
Sim, eu sei. Bom, depois das mortes, os James foram bastante incomodados.
- Şey, ölümlerden sonra James'ler sürekli taciz edildi.
Brooke, esse rapaz magoou-nos bastante.
Brooke, o çocuk bize çok zarar verdi.
Estive a pensar bastante e tenho uma obrigação para com o meu irmão.
Ciddi ciddi düşündüm ve ağabeyime karşı bir sorumluluğum var.
Imenso poder de fogo, mas bastante difícil de manobrar.
Ateş gücü yüksektir, ama manevra yapması oldukça zordur.
Sem os comprimidos que me davas, posso mesmo vir a melhorar bastante.
Gak.
- Bastante.
Oldukça uzakta.
Foi bastante intenso.
Biraz fazlaydı.
Todos passamos um tempo com ela, bastante.
Hepimiz onunla bayağı vakit geçirdik.