Translate.vc / Portugais → Turc / Bat
Bat traduction Turc
20,664 traduction parallèle
- Na capacidade dela fazer bobagem.
- İşleri batırma yeteneğine.
- E de fazer bobagem.
- Ve işleri batırmasına.
A última pessoa que demonstrou "personalidade" quase afundou este barco.
Burada karakterini göstermeye çalışan son kişi neredeyse bu gemiyi batırıyordu.
Bem, desde que não tenha feito com que morra metade das pessoas da Costa Leste na próxima semana ou algo assim.
Önümüzdeki haftaya Batı kıyı şeridindeki insanların yarısının ölümüne sebep olmazsam tabii.
Acabas por ter de fazer merda de qualquer maneira. E continuas sozinho.
Her türlü boka batıyorsun bir de üstüne yalnız kalıyorsun.
Ei, puxa uma caixa e curte o pôr do sol.
Bir kasa çek ve gün batımını izle.
Vão para o oeste.
Batıya gidiyorlar.
Ele não destruirá a esperança que nos resta.
Ve bu adamın kalan umutlarımızı da batırmasına izin vermeyeceğim.
Vou pô-las na terra, uma a uma, e depois, com os pauzinhos, vamos empurrá-las.
Toprağa tek tek koyacağım ve sonra batırıyoruz, karıştırıyoruz
Sinto um formigueiro.
Batıyor.
Foda-se, não, pá. Estou demasiado falido para ser supersticioso.
Batıl inancım olamayacak kadar beş parasızım.
Não tinha culpa daquilo ser uma porcaria, mas o meu trabalho era continuar até ser à prova de hacker.
Batırmaları benim suçum değildi, benim işim girilemez olana kadar sisteme girmeye devam etmek.
Podíamos rebentar todo o Hemisfério Ocidental, mas você conhece-me.
Bütün Batı Hemisphere'i patlatabilirdik. Ama beni tanırsın.
Primeira vez no oeste?
Batı'ya ilk gelişin mi?
Fiz merda da grossa.
Çok kötü sıçtım batırdım.
Fiz merda da grossa.
- Çok kötü sıçtım batırdım.
Eu fiz merda.
Sıçtım batırdım adamım.
Tens uma boa família. Não estragues tudo.
Güzel bir ailen var, sıçıp batırma.
Comi muita comida mexicana ao almoço e não vou conseguir chegar a casa.
Evet, öğle yemeğinde çok Meksika yemeği yedim ve bu halde batıya ulaşmam mümkün değil.
Sim, o Ray estava cá na altura, quando soube, arrastou-me para oeste e criou o Fite Club.
Evet, Ray buralardaydı. İşleri ilerletince beni batıya sürükledi. Dövüş Kulübü'nü açtı.
Os teu homens não têm estado a Oeste de Primm.
- Senin adamların Primm'in batı kısmına gitmedi.
Trabalhávamos do pôr ao nascer do sol, 7 dias por semana.
Güneşin batışından doğuşuna, haftanın yedi günü çalışırdık.
Entendo perfeitamente se considerares que estraguei todas as hipóteses de fazer isto funcionar por causa da minha missão, mas eu, realmente, gosto de estar aqui, e uma grande parte disso, a maior parte...
Görevim yüzünden birlikte olma şansımızı batırdığımın kesinlikle farkındayım ama burayı çok sevdim ve bunda senin büyük...
Disse-lhes que fui eu quem estragou tudo, que terminaste comigo.
Benim ilişkimizi batırdığımı bu yüzden ayrıldığımızı söyledim.
Parece que o Frango-Frango-Frango está falido-falido-falido.
Meğerse Tavuk-Tavuk-Tavuk batık, batık, batıkmış.
Esta confusão é minha e eu tenho de limpar.
Ben batırdım, ben toplayacağım.
Tive sorte em lembrar-me dessa expressão.
O sözü popomdan sallarken batırmadığım için çok şanslıyım.
2753, na Western Avenue.
- 2-7-5-3 numaralı Batı Yolu.
Fizeste-me meter agulhas nos olhos.
Gözüme iğne batırttın benim.
Ou um bat mitzvah muito alternativo.
Ya da çılgın bir Yahudi yaş kutlaması.
Como o meu avô dizia : "Se a montanha não vai a Maomé, Maomé vai à montanha".
Dedemin eskiden söylediği gibi, "Nehri yükseltemiyorsan, tekneyi batır."
A carrinha está a afundar na água, está a funcionar!
Minibüs suyun içine batıyor... işe yarıyor.
Muito em breve, no cemitério... surgirá um portal completamente formado para Storybrooke, mas fechará ao pôr-do-sol.
Çok yakında mezarlıkta Storybrooke'a açılan bir geçit ortaya çıkacak ama gün batımında kapanacak.
Que está prestes a abrir. Mas apenas até ao pôr-do-sol.
Yakında açılacak ama sadece gün batımına kadar.
Ninguém vai sair daí antes do pôr-do-sol, quando o portal fechar, e depois... ninguém vai sair daqui.
Gün batıp geçit kapanana kimse oradan çıkmayacak, sonra da kimse gidemeyecek.
Encontramo-nos com os outros, e, quando o momento for oportuno, afundaremos aquele navio.
Diğerleriyle buluşacağız. Vakit gelince de gemiyi batıracağız.
Tenho mais inimigos a aproximarem-se da vossa posição. Muitos!
Batıdan yaklaşan çok sayıda düşman var!
Preparem-se para disparar sobre a vossa posição.
Batınıza atış hazırlığı yapıyoruz.
Precisam de libertar su-sudeste.
Güneyi ve güney batıyı temizlemeniz gerek.
É da organização Save The West Side.
Batı Yakası'nı Kurtarın isimli bir organizasyondan.
Estavam a manifestar-se e o líder deles agrediu um dos funcionários.
Batı Yakası'nı Kurtarın eylem yapıyordu, liderleri ise pankartla bir çalışanıma vurdu.
Procuramos o Save The West Side.
Batı Yakası'nı Kurtarın'ı arıyorduk.
Várias pessoas da Save The West Side viram o Derek com um desconhecido.
Batı Yakası'nı Kurtarın grubundan birkaç kişi Derek'in tanımadıkları biriyle görüştüğünü görmüş.
As provas sugerem que Busquet terá entrado na Save The West Side para recuperar os documentos, não fosse o erro dele ser descoberto.
Kanıtlara göre Busquet Batı Yakası'nı Kurtarın grubunun ofisine girip sızan belgeleri alarak hatasının bir gün açığa çıkmasını önlemek istedi.
Sabes, eu alistei-me para afundar barcos alemães.
Ben Alman gemilerini batırmak için orduya yazıldım.
Vamos duplicar o que nos lixou da primeira vez.
Batırdığımız işi ikiye katlayalım.
Fiz merda.
Sıçtım batırdım adamım.
Devias ter mantido o mesmo método.
Cinayet usulüne bağlı kalmalıydın. Ortalığı daha az batırmalıydın.
- Está bem. Até já.
Sola dönüp batıya doğru yürürsen kuaförün önünde buluşmuş oluruz.
Mal posso esperar por ver o pôr do sol sobre os Andes, hoje.
Bu akşam And Dağları'ndaki gün batımını görmek için sabırsızlanıyorum.
- Ela era tudo para ele.
Güneş ona doğup, ona batıyordu.