Translate.vc / Portugais → Turc / Benefit
Benefit traduction Turc
51 traduction parallèle
Vários planetas poderão beneficiar do meu conhecimento e experiência.
Entire worlds can benefit from my knowledge and experience.
Outra é uma questão com uma companhia de seguros.
Bir sigorta davası. Great Benefit.
Great Benefit.
Onları duymuşsundur.
Prepara o processo contra a Great Benefit em meu nome.
Yapmanı istediğim, Great Benefit aleyhine bir dava dosyası hazırlayıp, üstüne ismimi yazman olacak.
Trato do seu caso contra a Great Benefit.
Great Benefit aleyhine olan davanıza bakıyorum.
A Great Benefit começou por negar o vosso pedido em Agosto quando o Donny Ray foi diagnosticado.
Great Benefit ilk olarak geçen Ağustos ayında Donny Ray'e teşhis konulduğunda sigorta ödemesini reddetti.
Disse que vai processar os sacanas da Great Benefit.
Great Benefit'teki bu piçlerin aleyhine dava açacağını söyledi.
Vamos discutir a moção de dispensa da Great Benefit.
Great Benefit'in teklifini reddetmek amacıyla kapışacağız.
Venho para a audição do caso Black contra Great Benefit.
Black-Great Benefit duruşması için buradayım.
Chamo-me Leo F. Drummond da firma Tinley Britt, advogado da Great Benefit.
İsmim Leo F. Drummond, Tinley-Brit Hukuk Bürosu
O que eu digo é que se este jovem passou o exame permita que ele argumente o caso.
Great Benefit'in avukatıyım, ve diyorum ki eğer bu genç adam baro sınavını geçtiyse, Sayın Yargıç, davaya müdahil olmasına izin verelim.
Considero ter boa pontaria e disse ao meu cliente, Great Benefit, que o custo neste caso ia ser elevado.
Dart tahtasının merkezine çok yakın atış yapabilirim, ve müvekkillerim olan Great Benefit'e dedim ki, bu davadaki masraflar tek başına büyük bir miktar tutacaktır.
Adivinhe quem é o juiz que o vem substituir?
Tahmin et, yargıç ne yaptı, Great Benefit davasında kendi yerine kimi atadı.
É a sede da Great Benefit.
Great Benefit'in ana merkezi orada.
Represento a Great Benefit e lamento muito estar aqui nestas circunstâncias.
Great Benefit'i, temsil ediyorum ve gerçekten de çok üzgünüm... bu koşullar altında, burada olmaktan dolayı çok üzgünüm.
Parabéns, Sr. Lufkin, por ter sobrevivido à recente carnificina na Great Benefit.
Tebrikler... Bay Lufkin Great Benefit'te son zamanlardaki kıyımdan, mucizevi kurtuluşunuzdan dolayı.
É sobre o rapaz que morreu de leucemia porque a companhia Great Benefit não lhe deu o dinheiro para a operação.
Bakın, Great Benefit Sigorta Şirketi'nin ameliyat için gerekli parayı ödememesi nedeniyle oğlu lösemiden ölen, bayanın avukatlığını yapıyorum.
A Sra. Black é a mãe de Donny Ray Black que faleceu de leucemia aguda porque Great Benefit...
Bayan Black, siz Donny Ray Black'in annesisiniz, oğlunuz geçenlerde lösemiden vefat etmişti çünkü davalı taraf, Great Benefit...
" 7 de Julho de 1966.
Great Benefit. 7 Temmuz 1996.
Por que é que processou a Great Benefit em 10 milhões de dólares?
Bayan Black, neden Great Benefit'i 10 Milyon Dolar'lık istemle dava ettiniz?
Sr. Lufkin, o senhor é vice-presidente da Great Benefit?
Bay Lufkin, Great Benefit'te Başkan Yardımcısı konumundasınız, değil mi?
Quando saiu ela da Great Benefit?
Ne zaman Great Benefit'te çalışmayı bıraktı?
Quanto tempo esteve na Great Benefit?
Bayan Lemancyzk, Great Benefit için ne kadar çalıştınız?
Sim, é o manual dos pedidos da Great Benefit.
Great Benefit Şirketi'nin Hakedişler Kılavuzu.
Era suposta estar coberta pela minha apólice na Great Benefit mas eles negam o meu pedido.
Great Benefit'teki grup poliçem ile masrafların karşılanması gerekirdi, ama tabii ki onlar bunu reddediyorlar.
Por estar zangada com a Great Benefit?
Great Benefit'e karşı kızgın olmanız mı?
Odeio a Great Benefit e a maioria dos vermes que lá trabalham.
Bayan Lemancyzk? Great Benefit'ten nefret ediyorum ve de orada çalışan bir sürü aşağılık kişiden.
Desde que fizesse amor com certos directores da Great Benefit tinha aumentos de ordenado e era promovida.
Great Benefit'teki bazı yöneticilerle bir ilişki yaşadığım sürece maaşım artırıldı, ve terfi ettirildim.
Menina Lemancyzk, como empregada da Great Benefit prometeu não divulgar informação confidencial, não é verdade?
Great Benefit'in bir çalışanı olarak, gizli kişisel sigorta bilgilerini ifşa etmeyeceğinize dair bir vaatte bulunmuştunuz. - Evet mi?
De facto, está muito zangada com a Great Benefit e com o Sr. Lufkin, não está?
Gerçekte, Great Benefit ve Bay Lufkin'e karşı çok kızgındınız, değil mi?
O chefe da Great Benefit vem amanhã.
Yarın Great Benefit'in CEO'su ile görüşmen var.
Esta brochura da Great Benefit... É o senhor?
Bay Keeley, bu Great Benefit broşüründeki, siz misiniz?
Íamos falar do manual da Great Benefit.
Great Benefit'in Sigorta Ödentileri Kılavuzu hakkında konuşmak üzereydik.
Esse manual de pedidos está completo?
Great Benefit'in tam ve eksiksiz kılavuzu mu, efendim?
Diga-me, Sr. Keeley, quantas apólices teve de facto a Great Benefit no ano de 1995?
Pekala, Bay Keeley, 1995 yılında Great Benefit'te kaç poliçe vardı?
Um relatório da Comissão Médica da Great Benefit.
Bu, Great Benefit'in sağlık komitesine ait bir rapordur.
É um relatório da Comissão Médica da Great Benefit a que o senhor presidia.
Bay Keeley, bu başkanlığını yürüttüğünüz Great Benefit Sağlık Komitesi'nin bir raporudur.
"Seria financeiramente vantajoso investir em clínicas de medula óssea."
Great Benefit, kemik iliği kliniklerine yatırım yapmak üzere finansal olarak hazırlanmalıdır. "
É o que conta para a Great Benefit.
Great Benefit'le ilgili olanların hepsi bu, değil mi?
A Companhia Great Benefit negou o pedido.
Great Benefit Sigorta talebimizi geri çevirmişti. Haydi.
Se não punirem a Great Benefit podem ser a sua própria vítima.
Eğer Great Benefit'i cezalandırmazsanız... sonraki kurbanları siz olabilirsiniz.
'Wilfred Keeley, director da Great Benefit, "foi ontem detido no JFK " após ter embarcado num voo para Heathrow. "
" Bay Wilfred Keeley, Great Benefit CEO'su, dün öğleden sonra JFK'den, Heatrow'a kalkan bir uçağa bindikten hemen sonra gözaltına alındı.
Hoje, pelas 17 horas, a Great Benefit apelou à protecção segundo o código das falências.
Avrupa'da herhangi bir otelde isim kayıtlarına rastlanamadı... " Bugün Saat 17 : 00'de, Cleveland Federal Mahkemesi'nde sigorta şirketi Great Benefit'e iflas istemiyle dava açıldı.
A companhia está a ser alvo de investigações e tem muitos processos pendentes.
Pekçok eyalet şu an Great Benefit'i inceliyor, ve birçok dava dosyası mahkemelerde açıldı.
A Great Benefit é como uma má máquina de moedas. Nunca paga.
Great Benefit aynen, hiç ödeme yapmayan bir kumar makinesiydi.
A Great Benefit foi à falência.
Great Benefit iflas etti.
Um saco grátis da Rain Forest Benefit.
Yağmur Ormanı'na Bağış torbası.
"PERSON OF INTEREST" - S03E20 - Death Benefit -
Çeviri : nothingbutnet.
Uso o conhecimento das ervas e das dádivas da natureza para beneficiar os atormentados da nossa bela cidade.
I use knowledge of herbs and gifts of nature to benefit the afflicted of our fair city.
Ótimo. Já sabem do Biafra Benefit?
Biafra etkinliğinden haberiniz var mı?