Translate.vc / Portugais → Turc / Benjamín
Benjamín traduction Turc
57 traduction parallèle
Benjamín e Angela, viestes cá contrair matrimónio de vossa livre vontade?
Benjamin ve Angela, Kendi özgür iradenizle hiç bir baskı altında olmaksızın... bu evliliği kabul ediyor musunuz?
Eu, Angela, quero-te a ti, Benjamín, para meu esposo, entrego-me a ti e prometo ser-te fiel nas alegria e nas tristeza, na saúde e na doença, até ao fim dos meus dias.
Ben Angela, sen Benjamin'i... kocam olarak kabul ediyorum. İyi günde, kötü günde... hastalıkta ve sağlıkta hayatımın her anında, sana sadık kalacağıma söz veririm.
Na verdade, pega neste Benjamín e diz ao Jeff que fizeste o teu trabalho.
Çık diyorum.
Este verão é o Bar Mitzvá de Benjamín.
Benjamin'in bar mitzvah'ı bu yaz olacak.
Benjamín, estás assim pelo Bar Mitzvá de Zachary?
Benjamin, bunun Zachary'nin bar mitzvah'ıyla bir ilgisi var mı?
Mas põe-me contente que tenham vindo ao Bar Mitzvá. Após tudo, é o avô de Benjamín.
Bar mitzvah için burada olmalarına sevindim, çünkü o Benjamin'in büyükbabası.
- E tu és Benjamín.
- Seni de, Benjamin.
Benjamín tem muita sorte.
Benjamin çok şanslı.
- Benjamín está muito alterado.
- Benjamin çok üzüldü.
Benjamín se intoxicou com atum.
Benjamin bozuk ton balığı yedi.
A Irwin encantar-lhe-ia levar a Benjamín à escola hebraica.
Lrwin Benjamin'i İbranice dersine götürmek istiyormuş.
Vim a vê-lo porque Benjamín está a estudar a Haftará, mas não tem nem ideia do que significa.
Sorunum şu, Benjamin Haftorah'ını çalışıyor, ama ne anlama geldiğini bilmiyor.
Vou só porque mo pediu Benjamín.
Benjamin için geliyorum.
Bem-vindos ao Bar Mitzvá de Benjamín Fiedler.
Benjamin Fiedler'in bar mitzvah'ına hoş geldiniz.
E para continuar com este rito de passagem a adulto, Benjamín cantará a Haftará.
Şimdi de Benjamin'in kabul törenine Haftorah'ının ilahisini söyleyerek devam ediyoruz.
Por isso Benjamín se atirou à piscina.
Benjamin havuza bu yüzden atladı.
- Sou Benjamín...
- Ben Benjamin...
Agora que estamos outra vez todos juntos, prometo esforçar-me para ser uma pessoa tão admirável como o meu filho Benjamín.
Yeniden bir arada olduğumuza göre, oğlum Benjamin gibi bir mentsh olmak için bunu halledeceğime söz veriyorum.
Benjamín. Estamos orgulhosos de ti.
Seninle gurur duyuyoruz.
Apresento-te o Sr. Benjamín Espósito, reformado recentemente, "Honoris Causa" do Palácio, e um velho amigo.
Bay Benjamin Esposito'yla tanış. Kendisi yeni emekli oldu, çok değerli bir çalışanımızdı. Çok da eski dostumdur.
O seu primeiro oficial, Benjamín Espósito.
Bu da yardımcınız Benjamin Esposito.
Acontece, Benjamín, que tu vês-me aqui, vestido de sapo, mas na verdade sou um príncipe encantado!
Kurbağa gibi giyiniyor olabilirim. Ama aslında cazibe prensiyim.
- Benjamín, Pablo...
Benjamin. Pablo.
Benjamín, para veres a boa vontade da Secretaria 18... lembras-te que no outro dia ficaste chateado, porque deram o caso a vocês?
- Merhaba. Benjamin, 18. mahkemenin iyi niyetli olduğunu göstermek için diyorum... Geçen gün alacağın bir dava konusunda canın sıkılmıştı ya?
Benjamín...
Benjamin.
Benjamín...
- Benjamin.
Acabou de chegar o Ministro da Corte, Sr. Benjamín Espósito. Saúde!
Mahkeme başkanı Benjamin Esposito kapıdan girmiş bulunmakta.
- Benjamín Espósito.
- Benjamin Esposito.
Vim ajudar, Benjamín!
Sana yardım etmeye geldim.
Benjamín, do momento em que fomos buscar as cartas, cedo ou tarde ela vai saber.
Benjamin, mektuplar için geldiğimize göre bunu er ya da geç anlayacaktı zaten.
Temos que negar, Benjamín.
İnkâr etmek zorundayız Benjamin.
- Benjamín, por favor!
- Benjamin.
Jovem... jovem, Benjamín!
Genç. Gençtim Benjamin, gençtim.
- Mas Benjamín chamou-me.
Gelmemi Benjamin istemişti.
- Está tudo sob controle, Benjamín.
Her şey kontrol altında.
Sabes por que não o conseguimos encontrar, Benjamín?
Onu neden bulamadığımızı biliyor musun, Benjamin?
A cabeça está a explodir, Benjamín.
Beynim infilak etti. Duramadım bir türlü.
Tu sabes por que, Benjamín?
Neden biliyor musun Benjamin?
Contigo é a mesma coisa, Benjamín.
Senden bir farkım yok Benjamin.
Ela ficou noiva, com festa e tudo o mais. Mas tu ainda estás à espera de um milagre, Benjamín.
Nişanlandı, parti yapıldı, daha neler neler ama sen hâlâ bir mucizenin olmasını bekliyorsun Benjamin.
Entendeste, Benjamín?
Görüyor musun Benjamin?
Mas há uma coisa que não se pode mudar, Benjamín.
Ancak değiştiremeyeceği tek bir şey vardır.
O que tens, Benjamín?
Ne oldu Benjamin?
Corre, Benjamín!
Acele etsene Benjamin!
Não dou mais para isto, Benjamín.
Dayanamayacağım Benjamin.
Escute Benjamín : a fractura do osso parietal direito, demonstra uma grande força nas extremidades superiores do agressor.
Dinle Benjamin. "Yan kafa kemiğine alınan darbe saldırganın üst vücudunun çok kuvvetli olduğunu göstermektedir."
- Largue-o! Benjamín, por favor!
Bırak gitsin Benjamin.
Benjamín.
Benjamin.
Não, Benjamín, algo longe daqui.
Hayır Benjamin. Buradan uzak bir yer olsun.
Benjamín, não!
Hayır Benjamin...
Eu disse-te mil vezes, Benjamín...
Sana bin kere söyledim Benjamin.