Translate.vc / Portugais → Turc / Bibliotéca
Bibliotéca traduction Turc
4,238 traduction parallèle
- Escreve isto no Skype. - Isso é um livro da biblioteca.
Skype'den ara.
- Na biblioteca.
- Kütüphanede.
Pena que eu tivesse perdido demasiado tempo na biblioteca.
Ben hemen hemen tiyatroda yaşadım.
Eles dizem-me onde pôr os livros na biblioteca.
Kütüphanede kitapları nereye koyacağımı söylerler.
Encontrámos piolhos no cabelo do Johnny. Mas fui buscar um livro à biblioteca.
Johnny'nin saçında bit bulduk, ama kitaplıkta bir kitap buldum.
O portátil da biblioteca foi dominado por um torneio 24 horas de Starcraft.
Kütüphanedekini 24 saatlik bir Starcraft turnuvası için uçurmuşlar.
Se a Bíblia estivesse na biblioteca, acha que Irving a teria entregado?
İncil hâlâ arşivlerde olsaydı Irving verir miydi sence?
Sala de leitura da Biblioteca Central, amanhã às 17h.
Yarın saat 17.00. Ağ ismi : Kingfish.
A Biblioteca Central é a localização perfeita.
Merkez Kütüphanesi harika bir yer.
Quando soubemos que a escola dele tinha perdido a biblioteca... tornou-se nosso dever construir-lhes uma nova.
Okulunuzun kütüphanesini kaybettiğini öğrendiğimiz zaman yenisini yapmak görevi bize düştü.
Esta biblioteca vai precisar de livros novos, sabes.
Kütüphanenin yeni kitaplara ihtiyacı olacak.
Bem, quero agradecer a todos por terem vindo e levantarem o dinheiro para os livros da nova biblioteca.
Hepinize geldiğiniz için ve yeni kütüphaneye kitap almamıza yardım ettiğiniz için teşekkür ederim.
E não me faça começar a falar sobre o raio da biblioteca Nixon.
Siktiğim Nixon kütüphanesine başlatma bile.
E então, no mês passado, no primeiro dia de volta das férias de inverno, eu estava a ler na biblioteca e cruzei-me com ela na secção de literatura russa.
Sonra geçen ay, kış tatilinden sonraki ilk sabah kütüphanede bir şeyler okuyordum, sonra onu Rus edebiyatı bölümüne girerken gördüm.
E olhem isto. Lembram-se que a Jordan disse que os problemas com a Madison começaram quando recomeçaram as aulas e se esbarraram na biblioteca?
Şuna bakın, Madison'ın Jordan ile sorunu okulun ilk günü sabah onu kütüphanede gördükten sonra başladığını hatırlıyor musunuz?
Mas porque é que ela ficaria fora a noite toda e depois iria para a biblioteca?
Ama neden tüm gece dışarıda kalıp sonra da okulda sabah kütüphaneye gitsin ki?
Está bem. Cada uma das visitas matinais da Madison à biblioteca aconteceu depois de uma das suas noites fora.
Pekâlâ, Madison'ın sabah erken saatte kütüphaneye giriş kayıtları tüm gece dışarıda olduğu günlere denk geliyor.
Mas encontramos algo na biblioteca da escola.
Ama okulun kütüphanesinde bir şey bulduk.
Estava no fundo da prateleira da biblioteca.
Kütüphanedeki rafın arkasındaymış.
Também explica as visitas matinais à biblioteca.
Ayrıca sabah erken saatte kütüphane ziyaretlerini de açıklıyor.
Milhares de acres, uma casa ancestral, veados e galos, uma biblioteca...
Binlerce dönüm, atalardan kalma ev geyik ve tavuklar, bir kütüphane... Neresi orası?
Dava-lhe um abraço, mas cheira a biblioteca pública.
Sana sarılırdım ama halk kütüphanesi gibi kokuyorsun.
Posso direccionar-te para a secção de mitos japoneses na biblioteca.
Seni kütüphanedeki Japon mitolojisi bölümüne yönlendirebilirim.
Está na lista da biblioteca dos mais lidos no inverno.
Kütüphanede kış mevsiminin en çok okunan kitabıydı.
Os Ptolomeus, os reis gregos que herdaram a parte egípcia do império de Alexandre, construíram esta biblioteca e o instituto de investigação a ela associado.
Batlamyuslar, yani İskender'in ülkesinin Mısır kısmının mirasçısı Yunan krallar bu kütüphaneyi ve onun bünyesindeki araştırma müessesesini kurdular.
Todos os navios que chegavam ao porto de Alexandria eram revistados, não em busca de contrabando, mas de livros que pudessem ser copiados e armazenados aqui, na que era então a maior biblioteca da Terra.
İskenderiye limanına giren her gemi aranırdı fakat kaçakçılık sebebiyle değil burada, zamanın en büyük kütüphanesine kopyalanıp saklanabilsin diye.
O conhecimento coletivo da nossa espécie, a nossa própria Biblioteca de Alexandria eletrônica, pode ser acedido por quem tiver um dispositivo e interesse e liberdade para fazê-lo.
Türümüzün müşterek bilgisi kendi elektronik İskenderiye kütüphanemiz bir cihazı, merakı ve yapabilme özgürlüğü bulunan herkesçe erişilebilir.
Por isso, no século IV d.C., quando a multidão veio destruir a biblioteca e a genialidade da civilização clássica, não havia gente suficiente para defendê-la.
Bu yüzden milattan sonra dördüncü yüzyılda istilacılar kütüphaneyi ve klasik uygarlığın dehasını yok etmeye geldiğinde onu savunmaya yetecek kadar insan yoktu.
Bem... ok, comecei minha ilustre carreira na internet da biblioteca, porque os computadores e a Internet são de graça.
Ünlülük kariyerime kütüphane bilgisayarında başlamıştım çünkü bilgisayar ve internet bedavaydı.
Que merda de biblioteca está cheia de livros?
Hangi tür boktan kütüphane kitapla dolu olur ki?
Uma biblioteca de merda.
Bir boktan kütüphane.
Para a biblioteca de merda.
Boktan kütüphaneye.
E eu adoraria dar-lha, mas, infelizmente, tenho de ir à biblioteca de merda.
Ve bende size duyurmak isterim ama ne yazık ki boktan kütüphaneye gitmeliyim.
E havia um pormenor interessante na foto da biblioteca, vocês estavam afastados dos outros.
Ve kütüphanenizde bunun hakkında ilginç bir fotoğraf vardı. Siz ve Baş komiser köşeye atılmıştınız.
Passei 200 anos na biblioteca do Rumplestiltskin. A assistir a mais magia negra e feitiçaria que qualquer criatura.
Rumplestiltskin'in kütüphanesinde geçirdiğim 200 yılda yaşayan herhangi birinin gördüğünden daha çok kara büyü ve sihre şahit oldum.
O Rumple construiu aquela biblioteca para mim. Pouco tempo antes da maldição.
Rumple bu kütüphaneyi lanetten kısa bir süre önce benim için yaptırmıştı.
A biblioteca de Sleepy Hollow tem a maior colecção de fontes.
Sleepy Hollow Kütüphanesi kaynak konusunda en geniş koleksiyona sahip.
Como eu disse na biblioteca, munição também é prevenção.
Kütüphanede sana söylediğim gibi... önden uyarı alınca hazır olman gerekir.
A que eu perdi na biblioteca.
Kütüphanede kaybettiğim.
Quando ela me puxou na biblioteca eu vi a Ponte da Balsa Dobbs, onde o corpo da Caroline foi encontrada.
Dobbs Ferry Köprüsü'nün altında olduğumuzu görmüştüm. Caroline'nın cesedinin bulunduğu yer.
Ouvi na biblioteca.
Kütüphenede vardı.
A biblioteca tem uns geradores que estão à volta do prédio.
Kütüphanenin elektriği birkaç gaz jeneratörü tarafından sağlanıyor.
Vão para a biblioteca.
Kütüphaneye gidin.
Um rufia perseguiu-me na biblioteca da escola e acertou-me na cabeça com o maior livro que encontrou.
Kabadayının biri beni okul kütüphanesinde kovalıyordu ve bulabildiği en büyük kitapla kafama vurmuştu.
O nosso primeiro encontro foi na biblioteca de direito.
İlk randevumuz kütüphanedeydi.
- Eles podem usar a biblioteca.
- Kütüphaneyi kullanabilirler.
- Depois de a mulher o deixar e perder a casa, atirou o carro contra uma biblioteca.
Karısı onu terk edip, evini kaybetmesinin ardından arabasını kütüphaneye sürdü.
Oh, eu fui à biblioteca e peguei num livro de biologia para ver o que as prostitutas faziam.
Kütüphaneye gidip, fahişeler ne yapıyor diye biyoloji kitabına bakayım dedim.
Na verdade, se vai ficar a mergulhar nos seus sentimentos de culpa durante os próximos 20 minutos ou assim, seria óptimo se ficasse fora da biblioteca enquanto faz isso.
Aslında, eğer önümüzdeki 20 dakika boyunca kendi suçluluk hislerinle yuvarlanmaya devam edeceksen, kütüphanenin dışında yaparsan oldukça işe yarayacaktır.
Fui à biblioteca e encontrei uma cópia dos regulamentos.
Ben de kütüphaneye gittim ve tüzüklerin bir kopyasını buldum.
É para angariar fundos para a nova biblioteca.
Yeni kütüphane için bağış toplama etkinliği.