Bower traduction Turc

David Bower.

David Bower.

Era a mulher do Jim Bower.

Jim Bauer'ın karısıydı.

Tu sabes... eu poderia ter-me casado com o bill Bower.

Biliyormusun... BiII Bower ile evlenebiliridim.

- Rich Bower.

- Rich Bower, evet.

O gajo que vem ter aqui é o Rich Bower?

Buluşacağımız adamın adı Rich mi?

Diz-lhe, Rich Bower.

Ona Rich Bower de.

- Andas a foder com o Rich Bower?

- Rich Bower'la yatıyorsun, değil mi?

- Andas a foder o Bower, não é?

- Bower'la yatıyorsun, değil mi?

Última chamada para o Sr. Bower.

Bay Bower için son çağrı.

Aceitem-na. O Bower está gravemente ferido.

Bower kötü vuruldu.

Bower.

Bower.

- Sou o Bower.

- Ben Bower.

Cabo Bower, meu Tenente.

Onbaşı Bower, efendim.

Bower?

Bower?

- Bower?

- Bower...

Bower, o que aconteceu?

Bower, ne oldu?

Bower, estás ferido?

Bower, yaralandın mı?

Bower, estás bem?

Bower, iyi misin?

Bower, estás a ouvir-me?

Bower, beni duyuyor musun?

Bower, estás a receber?

Bower, duyuyor musun?

Bower, tens a certeza que é boa ideia?

Bower, bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?

Bower diz a esse imbecil que é a cadeia de comando e que lhe foi dada uma ordem directa.

Bower oradaki göt oğlanına söyle, bir emir komuta zinciri ve verilmiş kesin bir emir var.

És tu, Bower?

Bower, sen misin?

Cabo Bower, engenheiro mecânico da nave.

Onbaşı Bower, geminin makine mühendisiyim.

Bower, estás a ouvir?

Bower. Duyuyor musun?

O Bower estava certo numa coisa...

Bower bir konuda haklıydı :

- O Bower vai reiniciar o reactor.

- Bower reaktörü yeniden başlatacak.

- O Bower virá para aqui.

- Bower buraya dönecek.

- Bower!

- Bower!

Entretanto, isso não coloca a arma na mão do Bower, mas pode ter sido.

Eğer silah Bowers'ın elinde değildiyse, ama bu, oldukça kesin.

Só pergunto, porque encontramos lama dentro da casa dos Bowers.

Soruyorum ünkü Bower'ların evinde çamur bulduk.

É a Allyson Bower, do Departamento de Adopção de Crianças de Ohio.

Ben Ohio Çocuk Servisi bölümünden Alyson Bower.

Agradeço Sra. Bower, mas isso não muda nada.

Saygı duyuyorum bayan Bower, ama bu, belgede sahteciliği değiştirmez.

Allyson Bower, Jack Campbell a ligar de volta.

Allyson Bower. Jack Campbell, beni aramıştınız

Ensinaram-lhe a dizer isso, Sra. Bower?

Bunu size eğitimde mi öğrettiler, bayan Bower?

A senhora tem filhos, Sra. Bower?

Sizin çocuğunuz var mı, Bayan Bower?

Sra. Bower, eu sei porque Rip Porter foi para a prisão.

- Bayan Bower. Rip Porter'ın neden hapse girdiğini biliyorum.

Sra. Bower, se alguma coisa acontecer ao meu filho, enquanto tentar clarificar esta confusão, vou considerá-la

Bayan Bower. Ben bu karışıklığı düzeltmeye çalışırken oğlumun başına bir şey gelirse bundan sizi sorumlu tutacağım.

O que aconteceu, Sra. Bower?

- Karışmış derken, bayan Bower? - Bilmiyorum.

Allyson Bower.

- Allyson Bower'ı.

Podes prender o Porter para o resto da vida e ainda assim o Joey não vai ser nosso.

Porter'ı ondan uzak tutarlar, o kadar. Joey yine de bizim olmayacak. - Ben Jack Campbell, Allyson Bower'ı arıyordum.

É Alison Bower, Sra. Porter.

Ben Allyson Bower, bayan Porter.

- Liguei à Allyson Bower.

Allyson Bower'ı aradım.

O jogador de futebol que teve uma overdose.

Ben Bower'a satmışsın. Aşırı dozdan ölen liseli futbol oyuncusuna.

Boa noite aqui de Boise, em Idaho. Sou a Patricia Bower.

Ben Patricia Bower.

Sra. Bower.

Bayan Bower.

Pode sair agora, Sra. Bower.

Çıkabilirsiniz, bayan Bower.

Quero falar com Allyson Bower

- Jack.

Sra. Bower, não fizemos nada errado.

- Bayan Bower, biz yanlış bir şey yapmadık.

Então, quatro meses depois você foi encontrado novamente, desta vez acreditando que era Jonathon Bower, um estivador.

Dört ay sonra tekrar bulundun.

E então, você desapareceu de novo.

Bu sefer de bir nakliye işçisi olan Jonathon Bower adında biri... olduğunu söyledin, ve sonra yine ortadan kayboldun.