Translate.vc / Portugais → Turc / Buggy
Buggy traduction Turc
99 traduction parallèle
É um buggy lunar.
Bu bir ay böceği!
Eu conduzi um buggy uma vez.
Bir kere ufak bir araç kullanmıştım.
Bem, Mr buggy, Estás pronto para conduzir?
Pekala Bay Küçük Araç, gitmeye hazır mısın?
Aqui vamos nós, capitão buggy.
Tamam. İşte gidiyoruz Kaptan.
Serviço Rubber Baby Buggy Bumper Baby-sitting. Estou.
Aman Bebek Aklım Sende Bebek Bakıcılığı Şirketi?
Eu terei meu dinheiro de cavalo e buggy antes do inverno chegar,
Kış gelmeden at ve araba alabileceğim.
Júnior ir bicicleta!
Junior buggy gidiyor.
Agora em movimentos circulares, esfrega o teu estômago e bate na tua cabeça... enquanto dizes "Rubber baby buggy bumpers."
Şimdi dairesel hareketlerle karnınızı kaşıyın ve kafanızı okşayın. "Rubber baby buggy bumpers." derken
Rubber baby buggy bumpers.
Rubber baby buggy bumpers.
Lembras-te daquele velho "buggy" lá fora?
Pekâlâ, şu eski çöl aracını hatırlıyor musun?
- Buggy Ding Dong?
- Böcek Ding Dong?
Ir lá com o Buggy Ding Dong foi um erro!
Böcek Ding Dong'la çalışmak hataydı.
Estás com um bom aspecto, Buggy.
İyi görünüyorsun, Böcek.
Buggy?
- Böcek?
- O Buggy Ding Dong vai reerguer-se novamente.
- Böcek Ding Dong yine yükselecek.
- Deixa-me mostrar-te o pára-choque Buggy.
- Sana küçük Böcek'i göstereyim.
O Stokes fez um negócio com o Buggy pelo tempo de antena do Smoochy.
Stokes, Smoochy programı için Böcek'le anlaşmış!
Buggy Ding Dong, o Anfitrião do Buggy's Bumpy Railroad?
Böcek Ding Dong, Böcek'in Engebeli Demiryolu'nun sunucusu mu?
- Buggy.
- Böcek.
- O Buggy esteve aqui.
- Böcek buraya geldi.
É o Buggy! - O que fazemos agora?
Bu Böcek!
Soco "Buggy" azul!
Mavi kum torbası!
Buggy, por outro lado, puz a Vivi em penitência durante um mês.
Buggy, diğer taraftan, Vivi'yi bir aylığına cezalandırdı.
Querida, a tua avó Buggy era a pessoa mais infeliz que vi na minha vida.
Tatlım, büyükannen Buggy bu güne kadar gördüğüm en mutsuz insan.
Porque não está a avó Buggys nesta festa?
Neden büyükanne Buggy'nin adı bu davetiyede yok?
Buggy não queria esse baile.
Buggy dans etmek istemiyordu.
Fá-lo agora, Buggy!
Yap hadi, Buggy!
Queres entrar no meu buggy e dar uma volta pela praia?
Plaj aracıma atlayıp kumun tozunu toprağa karıştırmak ister misin?
Muitos idosos, e quando tiverem a licença, vamos, tipo, alugar um buggy para as dunas e passar o dia lá a ficar bêbedos.
Senyorların çoğu izin belgelerini aldıktan sonra kum aracı gibi araçlar kiralayacaklar ve sadece günü oradaki çöpleri atmakla geçirecekler.
O meu Buggy ganhou-o para mim numa feira.
Benim elma kurdum fuarda onu benim için kazandı.
O teu Buggy ganhou um Fuzzy para ti? Sim.
Senin elma kurdun Bay Fuzzy'yi mi kazandı?
Sabes, tipo um buggy.
Bir tür... Çöl aracı gibi mesela.
Assim, podíamos ir de buggy ou...
Bu şekilde buradan rahatça gideriz veya...
Foi atropelado por um buggy em Fire Island.
Fire Island'da bir kum aracının altında kaldı.
O trilho do buggy termina na estrada principal, o que quer dizer que pode vir de qualquer lado do campo.
Golf arabasının izleri ana yolda bitiyor ki bu da sahanın herhangi bir yerinden gelmiş olabileceğini gösterir.
As tuas impressões foram encontradas numa bola de golfe num buggy onde o Russell Huntley foi encontrado morto.
Parmak izlerin bir golf topundan çıktı. Top da Russel Huntley'in cesedinin bulunduğu bir golf arabasındaydı.
Mesmo assim não explica como é que a bola de golfe foi parar ao buggy.
Onunla elimden geldiği kadar az görüşürdüm.
De acordo com a rapariga do laser, as bolas de golfe da Fuschida no buggy do Russel pertencem ao Danny.
Lazerci kızımıza göre, Russel'ın arabasındaki Fuschida marka toplar, Danny'ye aitmiş.
As impressões do Danny não estavam nas bolas nem no buggy, só as do seu caddy.
Toplarda veya arabada Danny'nin parmak izi yoktu. Sadece taşıyıcısının parmak izleri vardı.
O centro de massa da bola do buggy do Russel é quase 20 % mais rijo do que devia ser.
Russel'ın arabasındaki topun çekirdek sertliği olması gerekenden neredeyse yüzde yirmi daha fazla.
Ele vai para o buggy para ter ajuda e não sobrevive.
Russel arabaya binip, yardım bulmaya çalıştı ama başaramadı.
Assumindo que o Russell foi esfaqueado com um taco partido no driving range, então o esguicho de sangue no telhado do buggy deve de ser de quando o tirou do pescoço.
İhtiyacımız olan şey cinayet silahı. Pekala, Russel'ın antrenman alanında kırık sopa başıyla öldürüldüğünü dikkate alırsak o zaman golf arabasının tavanındaki sıçrama büyük olasılıkla yaradan çıkışta olan sıçramadan kaynaklandı.
E como é aí que a minha memória pára, parece-me que aquele espírito começou a guiar este buggy.
Hatırlamadığım zamanlarda sanırım bu hayalet işini yapıyordu.
- Não gostas do fusquinha dos beijos?
"Öpücük Buggy" i * sevmiyor musun?
Mais uma promoção e vou ser um detective a sério, como o Sherlock Holmes ou o Speed Buggy.
Bir terfi daha alırsam, gerçek bir dedektif olabileceğim, tıpkı Sherlock Holmes veya Speed Buggy gibi.
Por isso montamos esta armadilha, baseada num episódio do Speed Buggy.
Bu yüzden bizde bu küçük saçmalığı planladık Speed Buggy'ın bir bölümüne dayandırdık.
Buggy?
Böcek?
É o Buggy!
Bu Böcek!
Quero dizer, podias ter arranjado o teu próprio buggy.
Kendi arabanı alabilirdin.
Homem morto num buggy
Ama bu yeni. Golf arabasında ölü bir adam.
Isto é o seu buggy pessoal.
Bu golf arabası da kendisine aitmiş.