Translate.vc / Portugais → Turc / Bô
Bô traduction Turc
2,778 traduction parallèle
Procuramos os $ 20.000 que os Marshals deram ao seu pai para ele dar a Bo Crowder.
Federal Şerif teşkilatının Bo Crowder'a vermesi için babana verdiği 20,000 doları arıyoruz.
- O Raylan matou o Bo Crowder.
- Bo Crowder'ı sen hakladın.
Seja como for, o Bo desapareceu.
Öyle veya böyle, Bo öldü.
Parece que o Bo Crowder lhe tirou o gosto pelos gringos.
Evet, görünüşe göre Bo Crowder Amerikalılarla iş yapma zevkini kaçırmış.
Bom, Arlo, estamos aqui por haver partes do negócio do meu pai que até aqui o Johnny desconhecia. Coisas que o Bo pode ter deixado antes de atingirmos a maioridade.
Pekâlâ, Arlo, burada olmamızın sebebi şöyle babamın bazı işlerinden Johnny'nin bile haberi yoktu bizler rüştümüzü kazanmadan önce Bo'nun vazgeçmek zorunda kaldığı şeyler...
Pelo que percebo, Arlo, antigamente, quando isto era um verdadeiro faroeste, a única forma de alguém de fora vir cá fazer negócio, como comprar uma colheita de erva, era se o Arlo e o tio Bo andassem sempre com os compradores.
Anladığım kadarıyla Arlo, eskiden burası vahşi batı gibiyken kasaba dışından birinin buraya bir anlaşma yapmak için gelebilmesi ancak mesela, büyük meblağda ot almak için sen ve Bo Amca'nın onları kasabaya getirip, götürmesiyle mümkün olurdu.
O Bo e o meu pai vinham brincar de vez em quando, até o Bowman ficar tão grande ao ponto de atropelá-los.
Bo ve babam, bazen onlar da gelir bizimle oynarlardı ta ki Bowman büyüyüp onları yıkıp geçene kadar.
- Espero que consigas compreender que imaginar o Bowman e o teu tio aqui não é coisa que me encha o coração.
- Umarım Bowman ve amcan Bo'yu hayal etmenin mutluluktan uçmama neden olmadığını anlayışla karşılarsın.
Deram-mos para os entregar ao Bo.
Bo'ya vermem için bana vermiştiniz.
Eu sou bom. Eu sou bo...
Kalsın.
Bo?
- Kim? Bo mu?
Claro que se chama Bo.
- Ah, eminim adı Bo'dur?
O Bo gostou do pôr-do-sol e a massagem de casais e de dar uma queca contigo?
Zevk aldımı Bo gün batımı ve masajdan - ve seninle seks yapmaktan?
Nunca te traí. O Bo não foi comigo.
Seni asla aldatmadım, ve Bo benimle gelmedi.
A morte verdadeira para salvar a Bo Peep?
Şeker Kız Candy'yi kurtarmak için gerçek ölümü mü göze alıyorsun?
- És homem suficiente, Jay-bo?
- Yeterince erkek misin, Jaybo?
Bo? Bo?
Bo?
Bo?
Bo?
Bo, querido, Estás bem?
Bo, tatlım, iyi misin?
Cala-te, Bo.
Kes sesini, Bo.
Bem, Bo, quero que tu... vás atrás do balcão... Esvaziar a caixa registadora e arranca o telefone.
Pekâlâ, Bo, senden barın arkasına geçmeni kasayı boşaltmanı ve telefonu koparmanı istiyorum.
Bo, cala-te e vai fazê-lo. Já que estás ai, trás uma garrafa de whisky.
Bo, kes ve dediğimi yap!
- Chama-se Bo.
Adı Bo.
- Bo Bazinski. - É o nosso homem!
Bo Bazinski.
Voava até à casa do Bo em cima de uma águia. Partia a janela da frente e arrancava-lhe a garganta, e usava-o como pegador de sonhos e cavalgaria num urso polar.
Bo'nun evine bir kartalın üzerinde uçar ön camdan içeri dalar, boğazını deşer ibret-i alem yapar sonra da bir kutup ayısına binip kaçardı.
Bo Bazinski, prepara-te para conheceres o criador.
Bo Bazinski, yaratıcınla tanışmaya hazır ol!
O Bo está?
Bo burada mı?
O Bo não recebe visitas há tanto tempo.
- Bo'nun çok uzun zamandır arkadaşı yoktu.
- Bo?
- Sizi tanıyor muyum?
Se o Sam não o levar para o BO em breve, ele vai morrer.
Sam onu hemen ameliyata almazsa, Ölecek.
Reservem um BO.
Ameliyat gerekiyor.
Este prendedor de ouro está num BO de itens roubados pelos piratas tonganeses.
Bu... Bu altın para klipsi, Tongalı korsanlar tarafından çalınmış eşyaların polis raporunda bulunuyor.
Estou certo que o Bert já fez o BO.
Bakın, eminim Bert şu ana kadar polise ihbarda bulunmuştur. Gidip kontrol edin.
O Bo deu-Ihe um sopapo na cara e rebentou-Ihe o olho.
Bo adamın suratına diz atınca gözü patladı.
- Escuta. Foi o Bo que fez tudo.
Bo yaptı.
Foi o Bo e o Luffe.
Bo ile Luffe.
E eu coloquei um localizador por rádio frequência do BO na tua televisão portátil.
Ben de portatif televizyonuna acilden aldığım vericili süngerlerden yerleştirdim.
Sim, em Delaware. O nome da Tracy apareceu num BO da polícia estadual.
Tracy'nin adı eyalet polis kayıtlarında ortaya çıktı.
Coisas "Bo".
Sopa mınçıkalar, iyodin. Bence gitmeye hazırız.
Merda acont...
Böyle bo...
Procurei o seu carro até uma morada em Bo-Kaap.
Kiraladığı aracın izini Bo-Kaap bölgesinde bir adreste buldum.
- Ganhei!
Bö!
Sei que amas o BO.
- Kapatın dedim, tamam mı?
Ei esses Benjamins são meus, "pat bo."
Onlar benim paralarım "pis zenci".
O Duncan estava de turno, mas ficou preso no BO com uma válvula aórtica.
Geldiğin için teşekkürler. Nöbetçi Duncan'dı ama aort kapağı ameliyatından bir türlü çıkamadı.
Perdemos pulso. Temos de ir para o BO,
Nabzını kaybettik.
O Sam levou-o para o BO, vão fazer um bypass.
Sam baypas yapmak için ameliyathaneye götürdü.
Cirurgião de trauma, BO 1.
Bak, burada kalamam.
- Tudo a rolar.
Bo-ob-bomba gibi.
Força, Bo!
Hadi Bo!
O sénior Bo Bloch.
Son sınıf öğrencisi, Bo Bloch.