Translate.vc / Portugais → Turc / Carla
Carla traduction Turc
2,313 traduction parallèle
Carla, eventualmente vai-se saber, por isso vou contar a todos Tenho um C.S.I.
Bak, Carla, önünde sonunda insanların diline düşecektir, bu yüzden herkese AMK'dan ceza aldığımı söyleyeceğim.
Acabamos de contratar uma nova babá e ela é muito gostosa. Por favor, não faça escândalo. Senão a Carla fica doida.
Yeni bir dadı tuttuk, acayip çekici lütfen abartma yoksa Carla çıldırır.
- Dá pra notar.
- Belli oluyor. Hey Carla!
Sabe o que é chato em ter uma babá gostosa? Eu não posso nem olhar para a Heather sem a Carla brigar comigo.
Seksi bir dadı tutmak berbat bir şey, ona her baktığımda Carla psikopata bağlıyor.
- Vocês viram a Carla?
- Carla'yı gördünüz mü?
Ele tinha 41, Carla.
- 41 yaşında, Carla.
Me apaixonei por Carla... e ela ficou grávida.
Carla'ya aşık oldum... ve hamile kaldı.
Os últimos 20 anos da minha vida, tem sido... uma marca de desapontamentos e repetição sem fim,... pontuada apenas pelo fato de Carla me deixar.
Tamam. Hayatımın son 20 yılı, hayal kırıklıklarıyla doluylu ve Carla'nın beni terketmesiyle kesildi.
Vou ver Carla.
Carla'yı göreceğim.
Lembra-se de Carla?
Carla'yı hatırladın mı?
Está um pouco mudada, Carla?
Salla biraz, Carla?
Carla, você nunca se importou com o que eu sentia, não é?
Carla, nasıl hissettiğimi hiç umursamadın, değil mi?
Carla, eu sempre amei você.
Carla, seni hep sevdim.
Elliot e Carla estavam se divertindo, dividindo as coisas deixadas para trás quando um paciente morre...
Elliot ve Carla, ölen bir hastanın ardında bıraktığı eşyaların taksimine katılmışlardı...
Você viu o que você consegue, Carla?
Ne olduğunu gördün mü?
Você viu o que você consegue puxando briga com o guerreiro?
Savaşçıya bulaştığında ne olduğunu gördün mü, Carla?
Sabes, tu és uma mulher especial, Carla.
Carla, sen çok özel bir kadınsın.
A Carla tem uns movimentos valentes.
Carla'da iyi numaralar var.
Carla, está tudo bem com a bebé...
Sakinleş, tatlım. Bebeğin iyi, bebeğin..., o da ne?
O teu tem uma fotografia da Carla como fundo?
Seninkinin arka planında Carla'nın resmi var mı? - Evet.
Provavelmente era da Carla, a cara dela era um acidente de comboio.
Büyük ihtimalle Carla'nındır. Yüzü tren enkazı gibiydi.
O que a Carla não sabia era que algumas pessoas já tinham levado a peito a lição de vida da Laverne.
Carla'nın bilmediği bir şey ise bazı insanların şimdiden Laverne'in hayat derslerini uygulamaya başladığıydı.
Sabes, se aprendêssemos linguagem gestual, podíamos falar nos filmes sem a Carla gritar connosco.
Eğer işaret dili öğrenirsek, sinemada Carla bize kızmadan konuşabiliriz.
Sabes, Carla, algumas vezes consegues ser uma real cambada-furada.
Carla bazen kabonganın teki olabiliyorsun.
E assim, a Carla sabia que a enfermeira Ruberts ainda estava em todas as nossas cabeças.
İşte o anda Carla, Hemşire Roberts'ın hâlâ aklımızda olduğunu anlamıştı.
Carla teve o trabalho dificil de falar com a familia da Laverne.
Carla Laverne'ün ailesiyle konuşmak zorundaydı.
Olá Carla, eu posso... arranjar alguém que te substitua se quiseres tirar algum tempo para te despedires.
Hey Carla, eğer hoşça kal demek istersen, yerine birisini bulabilirim.
Turk, a Carla está a passar um mau bocado com tudo isto e penso que ela precisa de apoio.
Turk, Carla bunu atlatmakta zorluk çekiyor, sanırım yardıma ihtiyacı var.
Sabes, Carla, quando tinha 12 anos, tinha este professor de matemática, Sr. Crane.
Carla, ben 12 yaşındayken bir matematik öğretmenimiz vardı, Bay Crane.
E foi quando a Carla sabia o que tinha que fazer.
İşte o anda Carla ne yapması gerektiğini anladı.
Carla, podes dar-me um ficheiro?
Carla, bana bir dosya çıkarır mısın?
Carla, acho que devias reconsiderar o abrandamento.
Carla, bence iş yavaşlatmayı bir kez daha düşünün.
A Carla precisa de acabar com esta lentidão mas ela não me ouve, as pessoas raramente o fazem, poderias tu falar com ela?
Carla'nın iş yavaşlatma eylemine son vermesi gerekiyor, ama beni dinlemiyor insanlar nadiren dinlerler zaten, onunla konuşur musun?
Foi assim que a mãe da Carla morreu.
Carla'nın annesi böyle öldü.
Sabes que mais, Keith? A Carla tem razão.
Keith, Carla haklı.
Carla?
Carla?
Carla, sua malandrinha, eu noto que você adora fazer piadas.
Değil mi? Carla, seni kerata, küçük kur yapan esprilerini fark etmemezlik yapamadım.
O suficiente para saber que você precisa peidar. E que a Carla não é engraçada.
- Osurmak istediğini bilecek kadar ve Carla komik değil...
- Dr. Cox, fui eu quem trocou a sua foto.
Dr. Cox, fotoğrafınızı ben değiştirdim. Carla!
E nós nunca olharíamos para Carla do mesmo jeito novamente.
Hiçbirimiz Carla'ya bir daha aynı gözle bakamayacaktık.
Carla protegeu nossa confiança nela, confessando.
- Evet. Carla ona olan güvenimizi, her şeyi itiraf ederek korudu.
Carla, ficas encarregada da minha lista de convidados.
Carla : Sen de konuk listesini hazırla.
Ok, vou ter com a Carla.
Tamam, ben Carla'yla buluşmaya gidiyorum.
Senhoras e senhores, a minha musa, a minha luz brilhante... Senhora Carla Turk.
Bayanlar ve Baylar, ilham perim, parlayan ışığım, Bayan Carla Turk.
Além disso, o Turk é o teu melhor amigo e a Carla é a minha melhor amiga.
Ayrıca Turk senin en iyi arkadaşın, Carla da benim.
Então, esqueci-me de cuidar da roupa esta manhã, mas enfrentei a Carla na mesma.
Bu sabah çamaşırları yıkamayı unuttum ama yine de Carla'ya kafa tuttum.
Está bem, é a Carla.
Sorun Carla.
Elliot... eu não consigo fazer a Carla sair daqui.
Elliot, Carla'yı buradan ayrılmaya ikna edemiyorum.
Carla!
Carla!
- Ei, Carla. Saca só.
Şuna bak!
- Carla, está tudo bem.
- Carla, sorun değil!