Translate.vc / Portugais → Turc / Caído
Caído traduction Turc
2,123 traduction parallèle
Significa que não estou caído no tapete do meu apartamento.
Ki bu da demek ki, dairemdeki halının üzerinde değilim.
Eu não teria caído.
Ben düşmezdi.
Depois de dispararem nele, quando estava caído cheio de sangue. Disse-lhe que sentia muito, ele ainda era o meu bom menino. E eu iria amá-lo para sempre.
Onu vurduktan sonra, o kan gölünde yatarken onun için üzgün olduğumu, hâlâ benim uslu çocuğum olduğunu ve onu sonsuza kadar seveceğimi söyledim.
- Um homem caído. - Levante-se!
Biri düştü.
Só o chinês que está caído.
Sadece Çinli adam kaldı.
Ele estava caído no chão.
T.J.! Yerdeydi.
Eu sei que não acreditas em mim, mas acho mesmo que alguém me drogou, e depois talvez tenha caído.
Bana inanmadığını biliyorum ama birinin bana uyuşturucu verdiğini düşünüyorum sonra da düşmüşümdür belki. - Gözünün üstüne mi?
Acho que ele está caído por ti. Achas?
- Bence sana yazılıyor tatlım.
Podia ter caído do céu.
Gökten düşmüş olabilir.
É, caído do...
Evet, gökten...
Se eu não me tivesse segurado, haveria uma boa chance de eu ter caído no abismo, ter puxado o Leo da montanha e cair 2.100 metros pelo glaciar Rongbuk.
Tutunamasaydım yamacın kenarından düşerken kendimle birlikte Leo'yu da çekip 2100 metre aşağıya Orta Rongbuk buzuluna beraber düşebilirdik.
Pareceu-me que tínhamos caído uns 15 metros.
10-15 metre çöktük sanırım.
Deve ter caído.
Düşmüş olmalı.
A chamada deve ter caído.
Hat kesildi sanırım.
Diz que lhe roubei o anel. Talvez tenha caído durante a noite.
Boynundan düşmüş olabilir.
O meu rosário... Deve ter caído quando tive de despir o hábito.
Cübbemi çıkarırken düşmüş olmalılar.
A abóbada pode de facto ter caído por não ter sido bem construída e por ter sido feita à pressa,
Tonoz, gerçekten de yanlış inşa edildiği ve aceleye geldiği için çökmüş olabilir.
Estou a falar da cicatriz com que fiquei depois de teres caído e me deixares cair.
Kendinle birlikte beni de düşürdükten sonra aldığım yarayı kastetmiştim.
Depois de Aydindril ter caído, reunimos os sobreviventes que conseguimos encontrar e trouxemo-los para aqui... para construirmos uma última resistência.
Aydindril düştükten sonra hayatta kalanlardan bulduklarımızı toparlayıp son direnişimizi yapmak için buraya getirdik.
O Islão ensina-nos que Shaytan não era um anjo caído, mas um jinn.
İslam, bize Şeytanın yeryüzüne inmiş bir melek değil, bir cin olduğunu öğretir.
Tinha caído de uma plataforma.
Platformdan düşmüş.
Então, talvez tenha caído da pasta.
Belki dosyadan düşmüştür.
Não sei. Devemos ter caído entre 12 e 15 metros.
Bilmiyorum. 10-15 metre kadar sürüklenmişiz gibi geldi.
O corpo não podia ter caído por aqui.
Ceset, buradan atılmış olmalı. Evet, pekâlâ.
É uma hipótese remota, mas talvez isto tenha caído do bolso do assassino.
Bu, çok düşük bir ihtimal ama bu ruj, katilin cebinden düşmüş olabilir.
Quando eu tinha três anos e estava sem visitas num hospital? Ou dois anos depois disso, quando a minha mãe adoptiva atirou-me contra a parede, e disse à assistente social que eu tinha caído do balancé? Onde estavas?
Üç yaşındayken kimsenin ziyaretime gelmediği bir hastaneye tıkılıp kaldığımda ya da ya da bundan iki yıl sonra koruyucu annem beni duvara çarpıp sosyal çalışanlara da salıncaktan düştüğümü söylerken neredeydin?
O exército grego dispersou-se e o governo tinha caído.
Yunan ordusu bozulmuş, hükümet düşmüştü.
Tenente, a amolgadela é um pouco grande para um tipo ter caído de uma árvore, se quer que lhe diga.
Efendim, bana sorarsanız göçük, ağaçtan düşen biri için biraz büyük.
Era como uma espiral e eu tinha caído nela!
Sanki bir hortumdu ve ben de tam ortasına düşmüştüm.
Como se tivesse caído.
- Suya düşmüş gibi.
Pois, o mais estranho é que os buracos não eram suficientemente grandes para poder ter caído neles.
- Evet, ama garip olan deliklerin onu sığmayacağı kadar küçük olması.
Ter caído da escada, não teve nada a ver com isto.
Merdivenden düşmesinin bununla hiçbir ilgisi yok.
E usamos o herói caído da cidade como inspiração.
İlham kaynağı olarak da şehrin kaybettiği kahramanını kullanacağız.
Deve ter caído quando a largou.
Onu attığında düşmüş olmalı.
Ele ainda está caído lá fora, Sargento.
Hala orada yatıyor topçu.
Vi onde a arma tinha caído durante a luta, por isso fui buscá-la, mas depois ele voltou.
Kavga ederlerken silahın düştüğü yeri görmüştüm, Tam alırken geri geldi.
À primeira vista parece ter caído dali de cima, mas o corpo está demasiado afastado da base.
İlk bakışta şuradan düşmüş gibi gözüküyor ama cesedi kayalığın dibinden çok uzakta.
Talvez ele tenha caído de um piso mais alto.
Belki daha yüksekten düşmüştür.
Pode ter caído. Parece que teve a ajuda de alguém.
Belki de birinin yardımıyla olmuştur.
O queixo tinha-lhe caído ao chão.
Julie'nin yüzünden düşen bin parçaydı.
O governador está caído.
Vali yerde. Vuruldu.
Quem está caído?
Oradaki kim?
Bem, talvez tenham caído todas em cima dele e foi apenas um acidente.
Belki de bütün bunların üstüne düştü, yani bir kazaydı.
Estava caído na gravilha, mas fiquei chocada com a conversa que ouvi ao entrar.
Kumların üzerinde buldum. Ama... İçeri girdiğimdeki konuşmaya şok oldum.
Isto podia ter caído do fato, porque é novo.
Ceketten düşmüştür belki?
Entendo segurança possivelmente caído dentro.
Muhtemelen, içerde vurulan bir güvenlik görevlisi var,
Talvez ele tenha caído inconsciente mais tarde.
Belki de daha sonra bilincini yitirdi.
Isso não me surpreende, depois de Atlanta ter caído.
Atlanta'nın haline bakılacak olursa bu gayet normal.
Dada a quantidade excessiva de estimulantes e álcool... é possível que Ritchie "o V" tivesse apenas caído... fracturando o cerebelo no cimento.
Hadi! Bu kadar yüksek miktarda uyarıcı ve alkol aldığını düşünürsek V Ritchie'nin bildiğin düşmüş olduğu ve betona çarparak beyinciğindeki çatlaklara neden olduğunu düşünebiliriz bence.
Caído aqui no chão.
- Yerdeydi
Deve ter caído quando subíamos.
Havada düşürmüş olmalıyız.