English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Chardonnay

Chardonnay traduction Turc

244 traduction parallèle
Chardonnay, creio eu.
Chardonnay şarabı, sanırım.
Um Chardonnay nada mau.
Fena değil.
Nada de Chardonnay, nada de águas dos franciús.
Ucuz şarap yok, kurbağa suyu yok.
Um bom Chardonnay da Califórnia, uma garrafa de Dom.
İyi bir California Chardonnay, bir şişe Dom.
Não são os presentes, as viagens e o Chardonnay, que te fazem estar com ele.
Hediyeler, geziler, pahalı şaraplarla yenen yemekler ; bunları sana yapmaya zorluyor.
- Chardonnay está bom?
- Chardonney mi?
Um copo de Chardonnay?
Bir kadeh Chardonnay ha?
- Ah, sim. Um Chardonnay bem seco.
Güzel bir Chardonnay olabilir.
Que trouxesse um Chardonnay.
Chardonnay almasını söyledim.
Somos o quê? Europeus? Com o Beaujolais e o chardonnay?
Ne o, Avrupalı mıyız, kırmızı şarap ve şamdanlarla?
Foi bem mais caro que aquele chardonnay barato.
Birkaç şaraptan çok daha değerliydi.
Porque entornei um bocado de chardonnay.
- Neden? Birkaç şarap kırdım.
Acredite, depois de alguns anos a frequentar... jantares políticos com um sorriso falso estampado na cara, a única coisa que ela saberá fazer é emborcar uma garrafa de Chardonnay, com um catálogo da Neiman Marcus e um frasco gigante de Valium.
Ve inan bana, yüzünde sahte gülümsemeyle seninle bir kaç yıl resmi davetlere katıldıktan sonra tüm yapacağı şey bir şişe beyaz şarap Neiman Marcus katalogu ve kafan büyüklüğünde Valium kutusuyla takılmak olacak.
Dá-me outro copo de Chardonnay, por favor.
bir Chardonnay bardağı daha alabilirmiyim lütfen
Eu ofereci um copo de chardonnay, e tu devolveste.
Ben size bir bardak şarap göndermiştim, Ve siz kabul etmemiştiniz.
Eu sei que tu pensas o contrário por causa do que aquele diretor com roupinha Armani viciado em Chardonnay te disse, mas...
- Ooo senin başka düşündüğünü sanıyordum çünkü bu bir Armani chardonnay-slugging sana anlatmıştım güven birikimi fakat
Duas horas e quatro chardonnays depois, eu estava a dormir com o inimigo.
İki saat ve dört kadeh chardonnay sonra, düşmanın kollarındaydım.
Estás a beber um bom Chardonnay.
İçtiğin kaliteli bir şarap.
Não te quero embebedar mas... isso que não estás a beber, é um óptimo Chardonnay.
Sarhoş olmanızı istemem ama içmediğiniz kaliteli bir şarap.
Desde que não seja Chardonnay.
Chardonnay şarabı olmasın ama mümkünse.
Tenho de ir tratar de umas coisas, à vinda trago um Chardonnay.
Yapacak birkaç işim var. Gelirken bir şişe beyaz şarap alırım.
Vou querer outro copo do chardonnay.
Ben bir bardak beyaz şarap alayım.
Conheceu um tipo numa Pottery Barn... Tomou um copo de Chardonnay com ele e...
Pottery Barn'da * bir çocukla tanıştı, bir kadeh şarap ve pof!
Eu levo as trufas e o Chardonnay, e tu levas esse teu rabinho apertadinho!
Chardonnay ve çikolatalı tatlı getireceğim. Sende sıska kıçını getir.
Há chardonnay no frigorifico.
Dolapta chardonnay var.
E para comemorar... Uma garrafa de Chardonnay pré-Pulse.
Ve kutlamanın şerefine Puls'tan önce yapılmış bir şişe Chardonnay.
Beberam um bom chardonnay, com um belo bouquet.
Güzel de bir şarap yudumladık.
Estou farto de "chardonnay" e "merlot".
Chardonnay ve Merlot'tan bıktım artık.
- Chardonnay.
- Chardonnay.
- Chardonnay.
Beyaz şarap, lütfen.
Estes gajos fazem "Pinots" e "Chardonnays" de primeira.
Pinot ve chardonnay'leri ünlü.
Pensei que tu odiavas "Chardonnays".
- Hani chardonnay sevmiyordun?
Eu só, geralmente, não gosto da maneira que manipulam o "Chardonnay" na Califórnia.
Sadece California'daki chardonnay üretimi kötü.
Lamento estragar as tuas ilusões, mas o mundo não é um mar de rosas à espera de serem colhidas ou, como disse, um copo de chardonnay, num bar de tapas.
Hayallerini yıkmak istemem, ama dışarıdaki dünya toplanmayı bekleyen bir gül bahçesi değil. Yada senin dediğin gibi, bir Tapas Bar'da yudumladığın bir bardak Chardonny.
O almoço está confirmado para as 2 horas com o Sr. Gibbs no "Chardonnay".
2'de Bay Gibbs'le öğle yemeği... - Chardeney'de.
Traga-me um copo do vinho da casa.
Bir bardak chardonnay istiyorum.
É um óptimo Chardonnay, Caitlin.
Bu çok güzel bir Chardonnay, Caitlin.
- Pensei num Chardonnay para o jantar.
Akşam yemeği için Chardonney düşünüyordum.
Um bom chardonnay pode durar...
- İyi bir Chardonnay o kadar dayanır...
Posso ao menos acabar o meu Champanhe?
- Chardonnay şarabımı tazeleyebilir miyim?
Quem é que temos de convencer para ter champanhe?
- Tanrım, buralarda bana Chardonnay getirecek birileri yok mu?
- Smith, não sei se é do champanhe, Mas acho que esse é o local ideal para discutirmos a sua promoção
Smith, Chardonnay şarabı yüzünden böyle konuşuyor olabilirim ama bence terfini tartışmak için banyo mükemmel bir yer.
Salpico de Chardonnay a alta velocidade.
Yüksek hızlı Chardonnay sıçraması.
Talvez um bom Chardonnay?
Meşede beklemiş Chardonnay nasıl?
O Chardonnay é melhor com lagosta.
Chardonnay, istakozla daha iyi gider.
Ao menos, eles que digam do género, prefere o Chardonnay, ou o Merlot?
Şöyle bir konuşma geçmediği sürece " Chardoney mi yoksa Merlot mu tercih edersiniz?
Um lindo chardonnay, um bonito pouilly fuissé, n'est pas?
Beyaz Şordoney, şöyle güzel dinlendirilmiş.
Estes barris levam 130 litros do nosso mundialmente famoso Chardonnay.
Bu konteynırlar bizim dünyaca ünlü'chardonnay'lerimizden 60 galon alır.
Estou pronto para casar contigo!
Seninle evlenirdim. Chardonnay?
Este é o nosso "Chardonnay".
Bu kendi chardonnay'imiz.
Um Chardonnay, por favor.
Bir Chardonnay alabilir miyim, lütfen?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]