Translate.vc / Portugais → Turc / Cruz
Cruz traduction Turc
3,540 traduction parallèle
Certo, Cruz, Mouch, vamos montar os calços no lado do motorista.
Tamam. Cruz, Mouch sürücü tarafından başlayarak takozları yerleştirin.
22 de Junho de 1992, o Supremo Tribunal de Minnesota contra os crimes de ódio, violou a liberdade de expressão de um réu que queimou uma cruz no jardim da casa de uma família afro-americana que morava em frente.
22 Haziran 1992 Yüksek Mahkeme kuralları Minnesota nefret suçları kanununun serbest konuşma özgürlüğü haklarını ihlal etti. Davalı yan komşuları olan Afro-Amerikalı bir ailenin evinin önünde bir haç yakmış...
Não, mas a cruz fez-me pensar.
Evet ama haç aklıma bir fikir getirdi.
Este é um fragmento da verdadeira Cruz Sagrada.
Bu gerçek çarmıhın bir parçası.
Os abrigos para tempestades da Cruz Vermelha também vão estar em alerta.
Kızıl Haç'ın fırtına sığınakları da gözlerini açık tutacaklar.
Obrigado, Cruz.
Teşekkürler, Cruz.
Deus sabe a cruz que cada um tem de carregar.
Tanrı hiçbirimize taşıyamayacağı yük vermez.
Não me interpretes mal, Schneider, estás mesmo interessado em conseguir uma Cruz de Ferro, não é?
Sen Demir Haç kazanmak konusunda bu kadar istekliyken bana laf düşmez tabii Schneider.
- Claro. Cruz, vira à direita aqui.
Cruz, buradan sağa dön.
É uma coisa redonda pequena com uma cruz, vê se consegues encontrar.
Eğer bulabilirsen bir haç ve küçük yuvarlak gibi bir şey. Burada, bu alanın içinde bir yerde.
Sim, sabe, é um grande prédio pontiagudo com uma cruz no topo.
Bilirsiniz işte, tepesinde çan kulesi olan büyük, sivri bir bina.
Acuse-me erroneamente, outro corpo aparece, e carregará essa cruz.
Beni haksız yere yargılarsanız bir başka ceset daha bırakılır o da sizin sorununuz.
Cruz e Mills, precisamos de um macaco e calcos. Todos os que tivermos.
Cruz ve Mills silindir kriko ve kalasları alın.
Cruz, vai buscar um 2,5.
Cruz, 2 buçukluğu kap.
Tenho que ganhar o teu dinheiro quando acabares com o Cruz.
Cruz'la işim bitince senin paranı alacağım.
Cruz, Herrmann, Mills, deixem os ferros.
Tamam, Cruz, Herrmann, Mills, zincirlerinizi bırakın.
Cruz, limpa a grelha da ventilação.
Cruz, yolu boşalt.
Deixa a Santa Cruz ser minha luz!
İstavroz ışığım olsun.
Não me interessa se foram dadas por Jesus Cristo na cruz.
Emirleri İsa'dan alıyor olsan bile umrumda değil.
Uma Cruzada segue uma cruz cristã, Excelência.
Haçlı seferleri Hristiyan haçını takip eder ekselansları.
Mas Roma segue uma cruz cristã e os judeus querem negociar com Roma.
Roma Hristiyan haçını takip eder. Ve siz Yahudiler, Roma'yla iş yapacaksınız.
A lança que perfurou o flanco de Cristo quando estava na cruz?
Mesih çarmıha gerildiğinde onu delip geçen mızrak mı?
A Cruz vermelha também te ajudará.
Kızılhaç da yardım edecektir.
É a cruz que carrego.
Bunu kabullenmem gerek.
As pessoas interpelam-me a toda a hora para me perguntar se sou a Penélope Cruz.
İnsanlar sürekli beni durdurup Penelope Cruz olup olmadığımı sorarlar.
Bem-vindo de volta, Dr. Cruz.
- Tekrar hoş geldiniz, Dr. Cruz.
O Dr. Cruz.
- Dr. Cruz.
Respeito e distância, é o que o Dr. Cruz merece da nossa parte.
Dr. Cruz'un bizden hak ettiği iki şey saygı ve mesafe.
É o Charlie Cruz.
Charlie Cruz'u aradın.
E, finalmente, os pregos que prenderam Jesus à cruz e, possivelmente, algumas partes da própria cruz.
Son efsaneye göreyse İsa'yı çarmıha bağlayan çiviler ve çarmıhtan da birkaç parça.
Enfim, fomos a uma festa em Santa Cruz e assim que entrámos, um cão enorme vem a correr na minha direcção.
Neyse, sonra Santa Cruz'da bir partiye gittik ve tam biz girerken, devasa bir köpek tam üstüme doğru koşmaya başladı.
Cruz, Herrmann, Otis, façam a ventilação.
Cruz, Herrmann, Otis, merdiveni çatıya yükseltin.
Este é o Joe Cruz e o tenente Casey.
Bunlar da Joe Cruz ve Başçavuş Casey.
Qualquer um, menos o Cruz, por favor.
Cruz dışında herkes olur, yalvarıyorum.
Podes vir a ser uma cruz cor-de-rosa.
Pembe bir haça dönebilirsin.
É a Cruz do Calvário, a Árvore da Vida. E o Ouroboros.
Bu haç işareti, yaşam ağacı ve ouroboros.
Só falta a tua cruz.
Tam çaprazında kaldı.
- Somos amigos de Carlos Cruz.
Carlos Cruz'un arkadaşlarıyız. Ne? Dur dur hayır.
Então, o que há em Vera Cruz, além de marisco?
Eee, veracruz'da taze deniz yemeklerinden başka ne var?
Os nomes com cruz, estão de volta ao trabalho?
Üzeri çizilenler işe geri dönenler mi?
Os nomes com cruz, são os mortos.
Üzeri çizikler ölenler.
O nome dela é Maya Carcani, e o marido é o Eric, ele é o vice-presidente da Cruz Negra.
Adı Maya Carcani ve kocası Eric, adam Black Cross'ta başkan yardımcısı.
Bem, a "Cruz Negra" é conhecida por ser obscura.
Black Cross namussuzluğu ile bilinir.
E, tem trabalhado para a "Cruz Negra" desde que se formou.
Ve mezuniyetinden beri Black Cross için çalışıyormuş.
Dadas as ligações da "Cruz Negra", ele tinha os meios e o acesso a centenas de assassinos contratados.
Black Cross ortaklığını düzenlemiş yüzlerce kiralık katil için parası ve bağlantısı varmış.
Os nativos desenhavam símbolos como nós fazemos o sinal da cruz para espantar o mal.
Yerli Amerikanlar, sembolü bizim kötülüğü... uzak tutmak için haç resmettiğimiz şekilde çizerlerdi.
Sabes que o Cruz está a fazer-se ao piso com a tua prima, não é? Sim.
- Cruz'un kuzenine sarktığını biliyorsun, değil mi?
É uma cruz.
O bir artı.
Obrigado, meu.
Teşekkürler, Cruz.
Cruz?
- Cruz?
Parece que estão encostadas numa cruz.
Dini bir şeydir belki.