English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Cé

traduction Turc

450 traduction parallèle
- "Qu'est-ce que c'est"?
- Nasılsın?
O ambiente é muito Macbethiano.
Genel atmosfer çok Macbeth'çe.
Isto nao é mais do que um negocio para ti, Laurie?
Sence bu, bir çeºit anlaºmadan öte bir ºey degil mi?
Pourquoi goudronneux...
Je le parle le fleur ce magnifique, le romantique..
Há dois tipos de amor.
Iki çeºit sevgi vardir Jed.
Receberao ordens ao longo do caminho.
Yol boyunca çeºitli emirler alacaksiniz.
Vieste tarde ce soir.
Bu gece geç kalmışsın.
Por favor respon...
Lütfen ce...
Est-ce qu'il y a un... campo de aterragem em Calais?
Uh, est-ce qu'il, uh, um... iniş pisti...
Pelo contrário, existe um precedente histórico.
Tam tersine. Geçmişte örneği var. - N'est-ce pas?
- N'est-ce pas, chérie? - Traga o cesto da cozinha.
Mutfaktan sepeti al.
O fundamento teórico a partir do qual se QUE O nosso pensamento marxismo leninismo!
Dü şün ce mi ze rehber lik eden kuram sal dayanak Leninizm'dir.
Quando se retirarem estas precauções primitvas de segurança a primeira vez que falarem em público, devem falar com o que primitivamente chamamos as pessoas certas.
Yani, sanırım bizim'ilkel'güvenlik önlemlerimiz kaldırıldıktan sonra... ilk defa halkın huzurunda bir şey söyleyeceğiniz sırada... bizim'ilkel'ce doğru insan dediğimiz kişilerle konuşmanız önemli bir şey.
Mao Tse-Tung tinha razão. Não, não.
Mao Çe Tung haklıydı, sizin gibi pislikleri acımadan yok etmek gerek.
Tendes portais de êxtase, não?
Vous avez des portes de l'extase, n'est-ce pas?
Não é, Elisabeth?
N'est-ce pas, Elisabeth?
O flautista nas ameias do Castelo de Edimburgo tinha a silhueta contra o ce...
Yalnız gaydacının Edinburgh Kalesi'nin mazgallı siperlerindeki silüeti kızıla boyalı gök... Göküyü...
Ela parece ter alguma anatomia.
Yapýsýnda çeþitlilik gözleniyor. - Arex, biz bu görüntünün neresindeyiz?
Mais vale tarde que nunca, "n'est-ce pas"?
Geç olsun, güç olmasın, değil mi?
TAMBÈM NÄO sei LER INGLÊS.
INGILIZ CE DE OKUYAMAM
Como näo pudemos chamar um médico preciso de uma compressa fria e chocolate quente, n'est-ce pas?
Doktor çagïramadïgïmïza göre soguk kompres ve sütlü kakao istiyorum, n'est-ce pas?
Näo temos n'est-ce pas, sir.
N'est-ce pas, yok mösyö.
Veneno, n'est-ce pas?
Zehir, n'est-ce pas?
Näo n'est-ce pas.
N'est-ce pas degil.
Sua Majestade, a Imperatriz, está aguardando.
Majesteleri, İmparator, çe bakliyor.
"Papas e Ce..."
"Ranch..."
- Um ce... ce...
- Elektronik se -
Che Guevara, o líder da guerrilha boliviana, e Mao Tse-tung, secretário-geral do partido comunista chinês desde 1949.
Bolivyalı gerilla lideri. Ve Mao Çe Tung, 1949'dan beri Çin Komünist Partisi... M.Ç. TUNG... başkanı.
O homem dos seus sonhos também é um charmoso maquiavélico.
Düşlerinin adamı aynı zamanda Makyavel'ce çekici biri.
Olá, gato.
Merhaba. Ce-e!
" Bem, ce soir, para variar vai ser tudo clarificado
" Neyse, bu gece her şeyi açıklayacağız
- Hum. Oui. On a tout ce que vous voulez.
Mmm.
Depois dos giroscópios estarem travados, qualquer movimento do controlo de mão é duplicado pelo Prowler.
Cayrolar kilitlendiğinde, kumandadaki her hareket Prowler'ce taklit edilir.
Quer dizer que o Bud inventou aquilo da pastora e do polícia?
Peki o zaman Bud Küçük Ce-e ve polisi uydurmuş mu?
- Reduzir o teu planeta insignificante ".
- Küçük fabrikanı moloz yığınına çe, çe, çe...
- Duas sílabas.
- İki he-ce-li?
Uma Mademoiselle encantadora, n'est ce pas?
Gözalıcı bir bayan değil mi?
Parece, então, que este Sr. Jonh Fraser foi descuidado, n'est ce pa?
Anlaşılan, bu John Fraser pek dikkatsiz biriymiş, değil mi?
Wayne, n'est-ce pas?
Wayne, değil mi?
Parece muito mal, n'est-ce pas?
Kulağa çok kötü geliyor.
Ele quer casar-se consigo, não é?
Onunla evlenmenizi istiyor, n'est-ce pas? ( değil mi? )
- E chegou mesmo na altura certa.
Tam da doğru anda, n'est-ce pas? ( değil mi? )
"Freddie." Ce n'est pas joli para uma jovem senhora.
Freddie? Genç bir bayana hiç yakışmıyor.
É por isso que ela queria o relógio, n'est ce pas?
Saatini bu yüzden istedi, değil mi?
Disfarçada para que todos pensassem que era um homem vestido de mulher, n'est-ce pas, Mlle.
Hayır. Herkesin kadın kılığına girmiş bir erkek olduğunu düşünmesini istemişti.
- É melhor assim, n'est-ce pas?
- Böylesi daha iyi, değil mi? - Kesinlikle.
Vejam a CE-856.
CE-856 numaralı delile bakın.
Mas isso também é motivo para comemorar, n'est ce pas?
Bu da kutlamamız gereken bir şey, öyle değil mi?
N'est-ce pas?
Haksız mıyım?
Monsieur Harrison é um escritor de alguma reputação, n'est-ce pas?
Mösyö Harrison'ın kendisi de ünlü bir yazar.
Eis que a previsão de Poirot se torna verdadeira, n'est-ce pas?
Poirot'un tahmini gerçek oldu, öyle değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]