English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Célebre

Célebre traduction Turc

253 traduction parallèle
Um casal célebre de Nova Iorque.
Toast of New York.
" Rocky Sullivan, o célebre bandido, efectuou o rapto e recebeu o dinheiro.
" Ünlü gangster Rocky Sullivan... ... avukatı kaçırdı, parayı aldı.
Amanhã deixaremos o castelo chorando este amigo extraordinário, este companheiro de qualidade que soube tão bem fazer-nos esquecer que era um homem célebre.
Yarın şatoyu terk ediyoruz, arkadaşımızın yasını tutacağız. Hepimize ünlü olduğunu unutturan... harika bir arkadaştı.
Lembro que quando eu era mais jovem, havia um célebre escritor... que apanhava o caminho de volta quando me via a chegar.
Hatırlıyorum da, ben gençken, ünlü bir yazar vardı ne zaman geldiğimi görse, arka kapıdan kaçardı.
RECOMPENSA DE $ 10000 POR WILLIAM CLARKE QUANTRILL ou por qualquer informação que conduza à captura ou morte do célebre criminoso e destruidor da cidade de Lawrence no Kansas, William Clarke Quantrill, e de qualquer membro de seu exército. que se encontre com ele.
"Kansas Lawrence'i yok eden" William Clarke Quantrill "ve adı kötüye çıkmış gerillalarını" ve onunla birlikte olan çetenin her üyesini "yakalandığı ve öldürüldüğü haberini getirene" yakalayana veya öldürene, $ 10,000 ödül verilecektir. "
Erwin Johannes Eugen Rommel, comandante supremo do exército inimigo e o soldado alemão mais célebre desde a la Guerra Mundial.
Erwin Johannes Eugen Rommel... Alman Ordusu Komutanı ve... 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanların en ünlü askeri...
Quanto a Rommel, recuperando-se em Herrlingen de ferimentos que teriam matado qualquer um, toda menção pública de seu nome havia cessado de repente, e um silêncio total e oficial caiu sobre o soldado mais célebre da nação.
Rommel'e gelince, neredeyse ölümün eşiğine geldiği kaza sonrası Herrlingen'de... nekahat dönemini geçirip sağlığını yeniden kazanmaya çalışıyordu. Adı hakkında gazetelerde çıkan haberler aniden kesilmişti. Alman halkının bu en ünlü askeri hakkında..
O desconhecido Cícero e a célebre Condessa célebre pela sua grande germanofobia.
Bilinmeyen Çiçero ve iyi bilinen Kontes Almanya karşıtı görüşleriyle iyi bilinen.
- Marida da célebre Iris Denver?
- meşhur Iris Denver'in kocası?
Mas ela já falava acerca duma esposa célebre.
Ama meşhur bir kadından bahsediyordu.
O grande e célebre Richard Wagner. O ainda maior e mais famoso Frédéric Chopin... cai de joelhos por ela.
Harika ve tanınmış Richard Wagner daha da harika ve ünlü olan Frederic Chopin onun önünde diz çöktüler.
- Você não é a célebre Jo Conway?
- Siz Jo Conway'siniz, o Jo Conway?
É verdade que é a célebre Jo Conway?
Sizin ünlü Jo Conway olduğunuzu duydum, hanımefendi?
No passado, foi uma célebre cantora de ópera.
Bir zamanlar meşhur bir opera sanatçısıydı.
Pois ele tem as ambições políticas desse molusco bivalve, a glória de Arcachon Bay, que são nosso bárbaros ancestrais, o célebre Rei dos Franks.
Çünkü politik hırsı Arcachon körfezinin gururu olan çift valfli yumuşakçalar kadardır. Barbar ecdadımız Ren sakinleri Frank'lar...
Aqui Del Moore, com o carro da NBC, em Bel Air, Los Angeles, em frente à célebre mansão Kingston, aguardando a chegada da Princesa Encantada da Moróvia.
NBC mobil ünitesiyle ben Del Moore, Los Angeles Bel Air'de, Kingston malikanesinin önündeyiz. Morovia prensesinin gelişini bekliyoruz.
J.L. Grant é o cidadão mais célebre.
J.L. Grant buralarda en çok tanınan kişidir.
És muito célebre no segundo ano.
İkinci sınıflar, seni göklere çıkardı.
Num caso célebre, Melinda Tentrees foi condenada por conspirar com inimigos da Coroa... e foi executada um ano após a sentença.
Meşhur davada Melinda Tentrees tahtın düşmanları ile işbirliğinden suçlu bulundu ve mahkumiyetinden bir yıl sonra idam edildi. "
É estrela da TV - é célebre.
TV yıldızı, meşhur biri.
Mohamed Larbi Slimane, o célebre líder do terceiro mundo, raptado ontem no meio de Paris, continua desaparecido.
Ünlü lider Mohamed Larbi Slimane, dün Paris'te kaçırıldı.
"Um filósofo célebre em toda a Europa".
"Avrupa'yı bir uçtan bir uca bilen bir filozof"
Com a ofensiva alemã definitivamente travada, os americanos a sul e os britânicos a norte pressionaram a bolsa formada nas Ardenas, a bolsa que deu a esta batalha específica o seu célebre nome.
Alman ilerleyişinin durdurulmasıyla Amerikalılar güneyden İngilizler kuzeyden Ardenler cephesinin önünde oluşan çıkıntıya baskı yapmaya başladı. Çıkıntı tabiri, sonraları savaşa adını veren bir ifade hâlini aldı.
"Um historiador célebre" A ferocidade dos insultos franceses apanhou-o totalmente desprevenido.
Fransızların aşşağılamalarının şiddeti onu tamamen şaşırttı.
Um pintor célebre, encarregado de fazer uma Vénus com belas nádegas, pediu-lhe que posasse como modelo, depois de ter consultado todas as "madames" de Itália sem encontrar um que o igualasse.
Ünlü bir ressam, güzel bir kıçı olan bir Venüs tablosu yapmakla görevliymiş. İtalya'nın tüm kadınlarına baktıktan sonra bir eşini daha bulamadığı için, kendisinden model olmasını istemiş.
No dia previsto, e no espaço de algumas horas, a célebre capa vermelha e azul surge nos escaparates de todas as livrarias.
Meşhur kırmızı ve mavi renkli kapağı tüm kıtapçılarda yer alacak hem de bir kaç saat içinde.
Mas todos, famosos ou não, sem excepção, temem a inesperada visita de algum dos misteriosos inspectores do célebre Guia...
Ancak bazıları, ne kadar ünlü olurlarsa olsunlar ünlü rehberin gizemli müfettişlerinden biri tarafından teftiş edilmekten korkarlar.
Director do célebre Guia Duchemin, perdeu o gosto...!
Eğer herkes Duchemin'in, gurme prensinin... Duchemin Rehberinin Yöneticisinin, tat alma duyusunu kaybettiğini öğrenirse...
À direita, irão ver em poucos segundos, o director do Guia... que traz o seu nome, o célebre e crítico temido : Charles Duchemin!
Sağda ise, kendi ismiyle çıkan rehberin yayıncısı, yazarı ve korkulan eleştirmen Charles Duchemin var.
Um dos homens mortos era Klaus Szell, irmão do célebre nazi Christian Szell, e que se julga ter morrido ao fugir de Berlim no fim da Segunda Guerra.
Ölenlerden biri Klaus Szell "di, 2. Dünya Savaşı sonunda Berlin" den kaçarken öldüğü sanılan ve kötülükleriyle meşhur bir Nazi olan Christian Szell " in kardeşi.
Sim. Deve saber que é o atirador existente mais célebre.
Takdir etmelisiniz ki efendim, siz yaşayan en tanınmış silahşörsünüz.
Escolheu a célebre Academia de Friburgo.
Bu iş için Freiburg'daki ünlü akademiyi seçti.
Sim, ele é tristemente célebre...
Evet, maalesef çok ünlü oldu zaten.
Parece que um grupo de pessoas, muito iradas... lideradas pelo célebre, Sr. Carl Reiner... está movendo uma ação judicial contra o Sr. Johnson e seu Fixa-Opti.
"Çok kızgın bir güruh"... "ünlü yönetmen Carl Reiner'in önderliğinde"... Bay Johnson ve optik tutacak hakkında "toplu dava açmış bulunuyor".
Mas o interior das suas casas, célebre por uma geração de pintores Holandeses, sugeria reserva e discrição.
Hatta evlerinde dönemin Hollanda'lı ressamlarının sosyal içerikli tablolarına yer verdiler.
A célebre Biblioteca de Alexandria no Egipto, tinha quase um milhão de rolos de papiros.
Mısır'daki İskenderiye kütüphanesi bir milyon papirüs yazıt barındırıyor.
E depois de deixar aquele velho senhor delicioso, que está convencido de que o filho célebre ainda está vivo, comecei a pensar : útero possíveis.
Böylece meşhur oğlunun hala hayatta olduğuna inanan, zevkli ihtiyar adamdan ayrıldıktan sonra, düşünmeye başladım "bu mümkün olabilir mi?"
O célebre Tenor, Aureliano Fuciletto...
Ünlü tenor Aureliano Fuciletto
Eu era o compositor mais célebre da Europa.
Avrupa'daki en ünlü besteciydim.
" Torna-me mundialmente célebre, meu Deus.
Beni bu dünyada ünlü kıl, sevgili Tanrım.
Indiana Jones, o célebre arqueólogo.
Bu da lndiana Jones, ünlü arkeolog.
"É célebre na comunidade de surdos."
Sağırlar arasında çok iyi tanınan biri.
Relcordam-se? O nosso programa conseguiu recuperar dois dançarinos... que nos anos 40, pelos palcos de revista... e, com os nomes de Ginger e Freld, se fizeram famosos... imitando a célebre parelha americana.
Şovumuz, Ginger ve Fred takma isimleriyle meşhur Amerikalıları taklit ederek 40'lı yıllarda sahnelerde dans eden ikiliyi buldu.
Numa nota mais triste, Pizza, o Monstro o célebre meio-homem, meio-pizza foi hoje encontrado morto no banco traseiro do seu espadalhão.
Üzücü bir not, yarı insan, yarı pizza olarak bilinen Pizza Hutt, bugün erken saatlerde limuzininin arka koltuğunda ölü bulunmuştur.
uma lista de gente célebre.
Ünlüler listesi.
O Longfellow é célebre.
Longfellow meşhurdur.
MADAME POMPONI, CÉLEBRE CANTORA LÍRICA,
MADAM POMPONI, ÜNLÜ OPERA ŞARKICISI,
Não quero que se celebre nada de especial, Desejo manter isto num pequeno círculo de pessoas da sociedade E ela não faz essa distinção.
O davete katılmayacak, mürebbiyesiyle kalacak ve sosyeteden özenle uzak tutulacak.
Não há palavras, minha senhora que descrevam minha alegria de que esta cerimônia se celebre em sua presença.
Bu seremoninin sizin huzurunuzda gerçekleşmesinden dolayı ne kadar kıvançlı olduğumu anlatamam, leydim.
Bem, vamos conseguir nossas roupas de maldição fora de e celebre esta coisa.
Hadi lanet giysilerimizi çıkarıp... bu şeyi kutlayalım.
Foi um célebre cirurgião... que era astrônomo amador.
Tanınmış bir cerrah, Amatör bir astronommuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]