English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / D

D traduction Turc

227,860 traduction parallèle
A resposta é óbvia, não é? Dinheiro não é muito bom se eles não podem tirá-lo.
Dışarı çıkaramazlarsa, para o kadar da iyi bir plan değil.
Isso é o que o impede os sequestradores de fazer ligações externas.
Rehinecileri dışarıyla görüşmekten alı koyan buydu. Bir kilitleyicinin ne olduğunu biliyorum.
Eu digo que nós deveríamo entrar em contato com eles lá fora.
Dışarıyla temasa geçelim diyorum.
Um lugar chamado Shiloh nos arredores de St.
St. Louis'in hemen dışında Shiloh adlı bir yer.
Eles estão rindo de nós lá fora.
Dışarıda bize gülerler. Karşılık vermemiz lazım.
É impossível ficar casada com você, mas você ainda é o pai da nossa filha e o melhor homem que já conheci.
Senle evli kalmak imkansız, ama hala kızımın babasısın ve tanıdığım en iyi insansın.
Eu, tentando expressar as emoções. Lição aprendida.
Duygularımı dışa vurmaya çalıştım.
Deixem isso comigo e com a Rainha.
Herkes dışarı çıksın. Bu Kraliçeyle beni ilgilendiriyor.
Ou irei ao Rei e direi o quão bem conheço sua esposa.
Yoksa krala gider ve karısını ne kadar iyi tanıdığımı anlatırım.
O poder pode ser perdido, desaparecer durante séculos, e aparecer nos lugares mais improváveis.
Güç taşı kaybolabilir yüzyıllarca kayıp olabilir, sonra en ihtimal dışı yerde ortaya çıkabilir.
Eles saltaram para fora quando chutaram?
Tekmelediğinde dışarı fırladı mı?
Excepto por serem imãs de monstros.
- Canavarları kendine çekmesi dışında.
Não importa o que faças, assegura-te de que ele não sai.
Ne yaparsanız yapın dışarı çıkmasın.
Deveria desactivar.
- Bu devre dışı bırakmalı.
Procura um mapa com GPS da área da Capital.
D.C. bölgesinin mevcut GPS haritasını çıkarın.
Deve ser onde encontraremos a última parte.
Muhtemelen, son parçayı bulacağımız yer burasıdır.
Quando ficámos fora de alcance, ele deixou-nos ir.
Menzili dışına çıktığımızda, kaçmamıza göz yumdu.
Parecido àquele em D.C.?
D.C.'deki gibi?
Está a dizer que não acha esta gravura na pedra familiar de alguma forma?
Yani bana bu taşı hiçbir türlü tanıdık bulmadığını mı söylüyorsun?
Sangue de um homem fora do seu tempo que desafiou o alcance do tempo.
Çağlara meydan okuyan, kendi zamanının dışında bir adamın kanı.
Portanto mudei-me para Washington, D.C.
ve bende Washington D.C'ye taşındım.
A razão pela qual não conseguem localizar o Sr. Thawne e seus parceiros durante todo este tempo é porque eles - tem estado a operar fora dele.
Bunca zaman boyunca Bay Thawne ve ortaklarını bulamamanızın sebebi zamanın dışında olmalarıydı.
Qual é o único lugar que existe fora do Tempo?
Zamanın dışında var olan tek yer neresi?
Há uma guerra a ocorrer, seus tolos!
Dışarıda savaş var aptallar!
Porque não há razões para ter uma.
Gerçeklikteki değişiklikler ise kalıcıdır.
Bom, o Sr. Thawne pode ajudar-me a corrigir isso.
Aşırı aptal olmanızın dışında çok da tahmin edilebilirsiniz.
Permitam-me... demonstrar os meus superpoderes.
Gidemeyiz. Geçmişteki hallerimiz şu an dışarıda bulunuyor. Eğer çıkarsak bizi görürler.
Ele tinha um plano para entrar, sair, e cobrir o seu rasto.
İçeri girecek, dışarı çıkacak ve izlerini yok edecek bir planı vardı.
Deixe-me ser clara, se não tiver um álibi sólido, vou pedir ao agente lá fora para entrar e prende-la.
Açık konuşacağım. Eğer sağlam bir bahanen yoksa dışarıdaki ajan içeri girip seni tutuklayacak.
Mas nada fora do comum. Excepto, é claro, todo o ódio da internet.
Ama sıradışı bir şey yokmuş, Internet'teki nefret dışında.
E também conhecia a vítima, ou pelo menos pensava que conhecia.
Kurbanı da tanıyordu ya da en azından tanıdığını sanıyordu.
Dos 2 funcionários que saíram do teatro, 1 chamou-me a atenção, então comparei o rosto dele do crachá de trabalho com todos os seguidores da Felicia, e tenho uma correspondência.
Tiyatrodan ayrılan iki kişiden birinin adı tanıdık geldi, kimlik kartındaki resmiyle Felicia'nın takipçilerini karşılaştırdım ve kim olduğunu buldum.
- Clara, saiam dai agora!
- Clara, hemen dışarı çıkın!
Jack, todos foram localizados menos o Ryan.
Jack, Ryan dışında herkesin yeri belli.
Ela ainda pode estar lá fora a ouvir.
Sessiz ol! Dışarıda bizi dinliyor olabilir.
O corpo do Findley foi encontrado a 16km da cidade num estaleiro de obras abandonado. Muito longe dos lugares onde geralmente vai.
Findley'nin cesedi şehrin 15 kilometre dışında terk edilmiş bir inşaatta bulunmuş, her zaman takıldığı yerlerin çok uzağında.
Todos eles podiam ser nomeados a Cidadão do Ano, menos a Beth.
Beth dışındaki tüm kurbanlar yılın vatandaşı ödülü alabilirmiş.
E todas as vítimas tinham um desenho de tinta, menos a Beth.
Ve Beth dışındaki tüm kurbanlarda mürekkeple yapılmış şekil var.
Tens razão, ele podia ter ido a áreas de menor risco, se ele apenas quisesse abandona-los fora da cidade.
Sadece şehir dışına çıkacaksa daha az riskli alanlara da bırakabilirdi.
O grupo de estrelas Ophiuchus é a constelação do Diabo.
Yılancı takımyıldızı şeytanın takımyıldızıdır.
Saia!
Dışarı çık!
Tens de deixar-me sair.
Beni dışarı çıkarmanız gerekiyordu.
Mas talvez se me ajudar a perceber porque tinha narcóticos na sua posse, eu possa ajuda-lo a avisar alguém.
Ama belki neden uyuşturucu taşıdığını açıklarsan birine haber vermeni sağlayabilirim.
Talvez tenha algum contacto lá e lhe tenham emprestado um carro.
Belki orada tanıdığı biri vardır ve arabasını ödünç almıştır.
Como demora anos para ser aprovada pela FDA, grande parte da medicina holística é praticada fora dos EUA.
FDA kriterlerini geçmek yıllar aldığından pek çok holistik tedavi ABD dışında deneniyor.
- As regras são diferentes aqui.
- Burada kurallar farklıdır.
Não sei se ele nos reconheceu.
- Bizi tanıdığını sanmıyorum.
A Garcia rastreou-a até um motel fora da cidade.
Garcia şehir dışında bir motelde kaldığını buldu.
Vimos a SWAT do lado de fora.
SWAT'ı dışarıda gördük.
Adeus.
Sizce dışarı çıksak nereye kadar varabiliriz?
Mãe, sai...
Hadi dışarı çık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]